De ki: “İşte bu benim yolumdur. Ben, ne yaptığımı bilerek Allah’a çağırıyorum; ben ve bana uyanlar (bunu yapıyoruz). Allah’ı ortaklardan tenzih ederim! Ve ben ortak koşanlardan değilim. (Yusuf/108)
Aziz ve Celil olan Rabbimiz, insanı/insanlığı hakkın yoluna çağırırken; insan, nisyana teslim olup isyan cephesini tercih ederse; sonucuna katlanacaktır.
Bugün, kim hangi yolun yolcusu, kim kimin safında, kim kimi neden seviyor veya buğz ediyıor; belirsizlik içinde. Muğlak ve kaygan bir zemin üzerinde at koşturan; modernitenin tilmizleri, sağa sola yalpalayarak, çoğu yerde ateizm, Deizm gibi batıl yollara saplanıyorlar. Bundan dolayı, bilmemiz gereken tek hakikatin; Hak yolun bir, batıl yolların çok olduğudur. Kafirun suresinin son ayetindeki;' Leküm diyniküm Veliye-diyni, gerçeği biz inananlara bu hakikati bize hatırlatmaktadır.
Son bir asırdır, İslâm ümmetinin dağınık ve başsız olması hasebiyle, geldiğimiz durumun vehameti içimizi yakmaktadır... Müslümanların gayri müslimlere rehberlik yapmaları, haklarını aramaları gerekirken; içine düştüğümüz duruma bakın ki, onlar bu gün Ümmetin hakkını arar hale gelmişler. Sumud gibi.
Allâh bizi uyandırsın, bu gaflet uykusundan.
Yolcu yolu terk edince, yol yolcusuz kalınca; düşman pusuya yatınca, kurtlar tilkilerle iş tutunca, garipler yalnız kalınca, yeni yetmeler başa geçince; Gazze'de, Sudan'da, Mora'da, Eritre'de, Arakan'da; hasılı kelam, dünyanın dört bir tarafında, zulüm gören, katledilen, hakları gasp edilen, sürülen, ezilen, aç ve açıkta kalanların yüzde doksanı Müslümanlar ve mazlum insanların olması kaçınılmaz oldu.
Emperyalist devletlerin, yüz yıl önce Ümmet'in başında bulunanları satın aldıktan sonra; suni sınırlarla ümmet parçalara bölündü. Bölündü ne demek, bölüştürüldü adeta. Öyle ki, eğitim ve öğretimden, kılık kıyafete, ahlaktan hukuka, alışverişten aile müessesesine kadar; büyük tahribatlara gidildi.
İstikamet bozuldu, rota Avrupa'ya evrildi ve nesil yozlaştı... Şimdi birçok aile, türlü zorluklarla büyüttükleri evlatlarının kafeslerden uçup giden kuşlar misali kayboluşunu izler hale geldiler.
Neden peki? Zira, yolcu yolunu kaybedince, veya yolun dışına çıkınca; yolun sağına ve soluna oturup pusu kuran haramiler, şeytanın muvazzaf tilmizleri saldırya geçmekle bir çoğunu rehin aldı.
Uyuşturucu, kumar, içki, tecavüz, taciz, cinayetlerin bu kadar çoğalması ve alıp başını gitmesinin sebebi nedir? Bu meselelerin üzerinde, hakkaniyetle, manevi bir perspektifle düşünen kaç tane idareci veya yönetici gösterebilir bugün?
Uyuşturucu ile mücadele kapsamında, gelinen noktada; her gün bu ölümcül kafileye yeni genç dimağların katıldığı gerçeğini kim inkar edebilir ki?
İnsan ya yola girip, fıtratın ön gördüğü menzile ulaşacak, ya da yolsuzlar kervanına katılmakla; bir'in arkasına bir sıfır daha ekleyecektir.
Allah bizi istikametten ayırmasın.
Davamızın sonu Rabbimize Hamd etmektir.
3 Kasım 2025
Mısır/Kahire