ZAMANIN KALBİNE DOKUNAN DERS

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Profesör sınıfa girip karşısında duran öğrencilerine kısa bir süre baktıktan sonra,
“Bugün zaman yönetimi konusunda deneyle karışık bir sınav yapacağız.” dedi.

Kürsüye yürüdü, altından kocaman bir kavanoz çıkardı. Ardından yumruk büyüklüğünde taşlar alıp dikkatle kavanozun içine yerleştirmeye başladı. Kavanoz dolduğunda öğrencilere dönüp sordu:
“Bu kavanoz doldu mu?”
Öğrenciler hep bir ağızdan “Doldu!” diye cevap verdiler.

Profesör gülümsedi. “Öyle mi?” dedi ve kürsünün altından bir kova mıcır çıkararak kavanoza döktü. Kavanozu hafifçe salladı; mıcırlar taşların arasına yerleşti. Yeniden sordu:
“Peki şimdi doldu mu?”
Bir öğrenci tereddütle, “Herhâlde dolmadı hocam.” dedi.

Profesör başını salladı, bu kez bir kova kum çıkarıp kavanoza boşalttı. Kum, taşların ve mıcırların arasındaki tüm boşlukları doldurdu.
“Şimdi doldu mu?” diye yeniden sordu.
Sınıfın tamamı artık temkinliydi: “Hayır!” diye bağırdılar.

Profesör gülümsedi ve son olarak bir sürahi su alıp kavanozu ağzına kadar doldurdu. Ardından ciddileşerek sordu:
“Bu deneyin amacı neydi?”

Bir öğrenci atılarak, “Zamanımız ne kadar dolu görünürse görünsün, her zaman bir şeylere yer açabiliriz,” dedi.
Profesör başını iki yana salladı.
“Hayır,” dedi. “Bu deneyin asıl amacı şudur: Eğer büyük taşları en başta yerleştirmezseniz, küçükleri koyduktan sonra onları bir daha kavanoza sığdıramazsınız.”

Sonra sınıfa dönüp devam etti:
“Hayatınızdaki büyük taşlar nelerdir?
Çocuklarınız, sevdikleriniz, dostlarınız, sağlığınız, hayalleriniz, eğitiminiz, bir eser bırakmak, başkalarına fayda sağlamak…
Bunlar sizin büyük taşlarınızdır.
Bu akşam uyumadan önce düşünün; hayat kavanozunuza önce hangilerini koyuyorsunuz?”

Profesör sınıftan çıktı, öğrencilerse sessizlik içinde düşüncelere daldı…

Zaman, Yüce Rabbimizin insanoğluna verdiği en büyük nimetlerden biridir.
Zamanın kıymetini kavradığımız gün, aslında zamanı yaratan Rabbi de tanımaya başlarız.
Allah’a ve ahirete inanan kimseler, aynı zamanda zaman bilincine sahip olanlardır.

Asır, yıl, ay, hafta, gün, saat, dakika, saniye, hatta bir an…
En uzunundan en kısasına kadar her zaman dilimi geçer gider ve bir daha geri dönmez.
Onu değerlendirebilenler içinse zaman, en büyük servettir.

İnsan, zamanı etkili, faydalı ve önceliklerini belirleyerek yaşamalıdır.
Hiçbir şey için “keşke” dememeli; her anın değerini bilmelidir.
Çünkü zaman sadece iki olay arasındaki mesafe değildir; o, nefes aldığımız her andır.
Biz durduğumuzda bile akmaya devam eder.
Uyurken bile yaşlanırız. Her saniye ömürden bir nefes eksilir.

Zaman, kimimizin bilinçle kullandığı; kimimizinse koşuşturma içinde tükettiği, geri getiremeyeceği tek hazinedir.
Onu nasıl kullandığımız, aslında kim olduğumuzu da gösterir.

Bu yüzden “zaman, çok kıymetli bir sermayedir.”
Ama çoğumuz bu sermayeyi farkında olmadan harcarız.
Geçmiş artık yoktur, gelecekse henüz gelmemiştir.
Bizim sahip olduğumuz tek şey “şimdi”dir.
Ve o an, bütün zamanları içinde taşır.

O hâlde, hayatımızı yaşarken yapacaklarımızı öncelik sırasına koymalı, büyük taşlarımızı en başta yerleştirmeliyiz.
Çünkü kumlar ve sularla dolan bir ömrün içine, ne yazık ki bir daha hiçbir büyük taş sığmaz.

Ve unutma:
Zamanla yaş alalım, ama zamanla yaşlanmayalım.
Kendine merhamet et…

ZAMANIN KALBİNE DOKUNAN DERS

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.