Bundan tam otuz dört yıl önce, Çeçenistan mücahidleri; Rus moskofuna karşı vermiş oldukları cesurane bağımsızlık mücadelesinin meyvesini almış ve seçimlere gidilmişti! Savaş ve barış hukukuna riayet etme konusunda sınıfta kalan batı dünyası gibi Rusya’da, emsalleri gibi; diri insanlara karşı hürmeti olmadığı gibi, ölmüş insanların cansız bedenlerine bile saygı ve hürmet ahlakından yoksun kalmıştı. Tıpkı bu gün, İsrail terör şebekesi ile Sudan'daki çetelerin yaptıkları gibi!
Evet, tarihler 27 Kasım 1991; İÇKERYA ÇEÇENİSTAN CUMHURİYET’NİN BAĞIMSIZLIK YILI olmuştu… Çeçenistan’da seçimler yapılmış ve Cevher Dudayev (Şehid komutanGeneral ve Pilot) İçkerya Çeçenistan Cumhuriyeti’nin, % 99,9 oy ile Cumhurbaşkanı seçilmişti. Konuşmasını yapmak üzere kürsüye geçen Efsane komutan Cevher Dudayev, çok ateşli ve etkileyici bir konuşma yapar. Salonun hemen ön saflarında oturan yaşlı bir amca, Cevher Cevher! Diye seslenir...
Peki, Rusya ve Amerika bizi (yani devlet olarak) tanımazlarsa ne yaparız? Cevheri’n gözleri parlar, hafifçe üzerine eğilmiş olduğu kürsüsünün ardından birden doğrulur. “Onların tanımasını ne yapacağız! Atalarımız binlerce yıl dağlarda onların haberi olmadan özgürce yaşadılar. Bizde Atalarımız gibi yapacağız! –Onların bizi tanımalarını bırakın bir yana, Biz onları tanısak lütfetmiş oluruz! Diye haykırmıştı.(Alla Dudayev. Milyon birinci isimli eserinden sh: 115)
Evet, 2009 Nüfus sayımı itibariyle, Nüfusu 1 milyon 200 bin olan Çeçenistan; kahraman mücahid halkının, Sovyet Rusya’sına karşı büyük bir zafer kazanarak, bağımsızlıklarını ilan etmesiyle savaşın fitili ateşlenmişti. Ve akabinde yıllarca devam eden savaş ve binlerce Şehid! Ama yılmayan ve korkmayan Çeçenistan’ın cengaver halkı; düşmanlarının kabusu olmayı başarmış ve onları bozguna uğratmışlardı…
1990’lı yıllarda, dünyanın gündeminden düşmeyen Çeçenistan Müslümanları; günümüzde nerdeyse kendilerinden pek fazla söz edilmemekte, mevcut dünyanın trajedik hadiseleri sanki onları unutturdu gibi.Hâlbuki Onlarda Ümmetin bir parçası, Kafkas dağlarının kartalları ve düşmanlarının korkulu rüyası olan yiğitlerin yaşadıkları diyarın sakinleri olan kardeşlerimizdir!
1990 ve 1991 yılları, SSCB’nin çözülmeye ve dağılmaya yüz tuttuğu yıllardır. Hatırlanacağı gibi, o yıllarda; Türki Cumhuriyetlerinin yanı sıra, Afganistan ve Çeçenistan'da Hürriyet meşalesini yakmış ve büyük bir Cihad hareketini başlatmışlardı. Diğerleri, zikredilen ruha pek aşina olmasalar da; özellikle Afganistan ve Çeçenistan’ın, kahraman Mücahitleri, adeta birer zafer destanları yazmış ve düşmanlarını hezimette boğmayı başarmışlardı. Ne ki, Afganistan’ın sevinci pek fazla sürmedi. Zira Gülbeddin Hikmetyar ile Burhaneddin Rabbani arasında baş gösteren gerginlik hadiseleri; Afgan halkını haliyle iki bölmüş ve düşmanlarını sevindirecek zeminler hazırlamışlardı.
Sonrası malum, ABD’nin sudan bahanelerle; El-Kaide ve Taliban üzerinden, Afganistan’a girmesinden bu güne, Afgan halkının yüzü bir türlü gülmemişti. (Mevcut durumu istisna) Ama Çeçenistan’ın imanlı halkı, Cevher Dudayev, Şamil Basayev ve Aslan Masadov gibi kahramanlarının önderliğinde, (Şehid verdikleri halde) asla düşmanlarına prim vermediler Çeçenistan’ın o destansı günlerini hatırlatmak sadedinde; Şehid Komutan Cevher Dudayev ’in muhtereme eşi Alla Dudayev ‘in, Efsane eşi için yazıp ithaf ettiği Şiirinin bir kısmıyla sizleri baş başa bırakıyorum:
Yakışıklı bedevim benim, Hangi çöl ve ovaları,
Uçurur sıcak rüzgârın.
Örter zamanların günü.
Şehvetli seslerin sözü, Dudaklarının özlemi bende. Gecelerinin hatırları da bende, Tenin bronz rengi,
Güllerin kokusu-Kafkasya’nın vergisi,
Doğulu gözlerinin hüznü.
Kum hışırdıyor saatler,
Hayat kılıcının ucunda. Zamanını alıyor akıntı, Özgürlüğün ifritli çağrı. Konuşmaların ateşi ve kederi, Patlamanın siyah dalgası, Hayatının son sözlerini.
Duymuş rüzgâr-getirmiş buraya. Özgürlüğe, güneşe şarkı söylüyor,
Sıra dağlar onu tekrarlıyor. İbadetleri doğu okuyor,
Halk diyor ALLAHU EKBER” Seni çağırıyor “dön”, ya Cevher!...
Ruhun şad, makamın ali ve mekanın Cennet olsun Mücahid Komutan!…