Toplumun en hassas ve en korunmasız kesimi olan çocuklar, zaman zaman çeşitli sebeplerle suça sürüklenebiliyor. Oysa bir çocuğun işlediği suç, çoğu zaman kendi tercihi olmaktan çok, çevresinin, ailesinin, ekonomik koşulların ve psikolojik etkenlerin kaçınılmaz bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Çocukların suça karışması, yalnızca bir adli vaka değil, geleceğimiz için çalan bir tehlike sinyali oluyor.
Her çocuk doğuştan masumdur, onu yönlendiren, şekillendiren ve bazen de yıpratan, içinde bulunduğu sosyal çevre oluyor. Sağlıklı aile ilişkilerinden yoksun büyüyen, ebeveyn şiddetine maruz kalan, ilgisizlik içinde tek başına hayata tutunmaya çalışan çocukların davranışları zamanla tehlike sinyalleri verebiliyor.
Psikolojik araştırmalar, aidiyet duygusundan yoksun çocukların yanlış gruplar içinde kendilerine değer aradıklarını gösteriyor. Çünkü çocuk için kabul görmek, kimi zaman kuralları çiğnemek pahasına da olsa, en temel ihtiyaçlardan birisi haline geliyor.
Bu noktada sosyal medyanın etkisini göz ardı etmek büyük bir hata olur. Bugünkü çocuklar, dijital dünyanın içinde büyürken gerçek ve sanal arasındaki çizgileri çoğu zaman ayırt edemiyor. Şiddetin, zorbalığın, yasa dışı davranışların özendirildiği içerikler kötü niyetli kişilerin kolayca ulaşabildiği platformlar, çocukları suça sürükleyen yeni bir yol haline geliyor. Beğeni uğruna yapılan tehlikeli davranışlar, anlık cesaretle işlenen hatalar, bir çocuğun hayatını geri dönülmez bir yola itebiliyor.
Peki ne yapmalı?
Aile desteği güçlendirilmeli, ebeveynlere bilinçlendirme programları uygulanmalı.
Okullarda rehberlik hizmetleri daha aktif ve erişilebilir hale getirilmeli.
Çeşitli projelerle risk altındaki çocuklara erken müdahale etmeli.
Sosyal medya denetimi artırılmalı, çocukları koruyan filtreler ve raporlama sistemleri daha etkili kullanılmalı.
En önemlisi, çocuklara güvenli bir gelecek umudu sunulmalı.
Suça sürüklenen çocuk, yalnızca suç işlemiş bir birey değil, ihmal edilmiş bir ruhun yansımasıdır. Onları yargılamadan önce anlamaya, cezalandırmadan önce korumaya ihtiyacımız var. Çünkü bir çocuğu kaybetmek, aslında bir geleceği kaybetmektir.
Ve unutmayalım suça sürüklenen bir çocuk hepimizin sorumluluğundadır. Ona uzatılan bir el, belki de karanlıktan aydınlığa açılan tek kapıdır. Bir çocuğun karanlığa düşmesi bir toplumun ışığının dönmesi demektir.
Kendinize nazik davranmayı unutmayın!