NEYSE Kİ “NEYSE” VAR

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“’Neyse’ diye bir kelime bulmuşlar, her yere yakışıyor. 
İnsan bazen tüm kırgınlıklarını, öfkesini, kavgasını bazen de koskoca bir ömrü “NEYSE”ye sığdırıyor. 
Söyleyecek çok şey var da “NEYSE”…”

Bazı kelimeler çok uzun. Bazı kelimeler çok öfkeli. Bazı kelimeler çok hüzünlü. Bazı kelimeler çok umutlu. Bazı kelimeler çok karamsardır. Bazı kelimeler çok güçlü. Bazı kelimeler çok aciz. Bazı kelimeler çok dokunaklıdır. Bazı kelimeler çokça mazidir. Bazı kelimeler çokça gelecek. Bazı kelimeler çok nettir. Karmakarışıktır bazı kelimeler. Bazı kelimeler şifadır. Yaradır bazı kelimeler. Bazı kelimeler yalnızlıktır, kimsesizliktir. Daha da uzata biliriz aslında ya. Çok mu anlam yükledik acaba? “Neyse”…

Neyse ki ‘neyse’ var. Yoksa ne yapardık kelimelerin kifayetsiz kaldığı zamanlarda? Hangi kelimeye sığınırdık? Sizin de aranız iyi midir ‘neyse’ kelimesiyle? Evet, bu yazımızda “neyse” diyeceğiz. Çokça kullandığımız, çokça sığındığımız, bazen yalnızlık, bazen umut, bazen umutsuzluk, bazen hüzün, bazen yara olan çok uzun bir kelimedir ‘neyse’.

“'Neyse' demek iyidir, 'bu da geçer' demek gibidir, geçmez, herkes bilir geçmediğini, geçmiş gibi yapılır. Bazen 'gibi' yapmak da iyidir, bazen öyledir, bazen geçer, hiçbir zaman geçmez. İnsan 'Neyse' demeyi hayli güç öğrenir; belki de geç değildir, tam vaktindedir. Kimi bunda bir olgunluk bulsa da bulunan şey zorunluluktan başka bir şey değildir... Hiç bir şey 'Neyse' demenin niye bunca dokunaklı olduğunu o ıssızlık anı kadar iyi anlatamaz...” (Haydar Ergülen; Derdini Anlatamayanlar İçin Ansiklopedi)

Ardı, arkası kesilmeyen bir kelimedir ‘neyse’. Uzun uzadıya anlatamayacağınız şeyleri yükleriz ‘neyse’ye. Öfkemizi yüklenir, hafifletir bizi, hıncımızı dindirdiğimiz kelimeye dönüşür, neyse der ve geçer gideriz. Sadece öfkemizi mi, hüzünlendiğimizde hüznümüzü yüklediğimiz de ‘neyse’ olur. Yarınlar gelir aklımıza, umudu taşımak isteriz yarınlara. Şairin, “Neyse ki yarın var, umutların en sevdiği gün” der, çıkarız karanlıklarımızdan. Sadece umudumuza değil, umutsuzluğumuza, karamsarlığımıza da ‘neyse’ deriz.  

Bazen, ‘neyse’ bir güce dönüşür, güç devşirilir ‘neyse’den. Bir özgüven olur, karşısındakine, “ne yaptığının farkındayım” mesajı için de “kibirle bir ‘neyse’ denilir, gülüp geçilir.  Bazen müthiş bir güçsüzlük, çaresizlik halidir; ne yapacağınızı bilemez insan, nereye gideceğini, nasıl edeceğini bilemez; çaresizliğin, aczin ve de fakrın ifadesi olarak, “Allah Kerim” makamında ‘neyse’ye sığınır insan, inşirahı arzular. 
Bazen mazinin ardında burnu sızlatan bir duygudur ‘neyse’, bazen geleceğe dair düşlerdir.  Bazen ne dediğinin, ne düşündüğünün, ne yapacağının belirsizliğinde karmakarışık bir duygudur ‘neyse’. Bazen yaradır, yanılgıdır belki ‘neyse’ ama yaraya, yanılgıya şifa makamında bir duadır da ‘neyse’…
Belki’lerin keşke’lerin, eğer’lerin yerini bıraktığı güçlü bir kelimedir ‘neyse’… İnsana iyi gelen, iyi şeyler arzusudur ‘neyse”, güzel şeyler, baharlar talebi içeren kocaman bir kelimedir ‘neyse’. Bazen de kötülüklerden, çirkinliklerden kaçış imkânıdır. Dedik ya ‘neyse’ çok uzun bir kelimedir; ardında upuzun cümleler olan, upuzun hikâyeler olan. İyisi mi biz de daha fazla uzatmayalım ve söyleyemediğimiz, ifade edemediğimiz, yapamadığımız her şey için kocaman bir “NEYSE” diyelim... 

NEYSE Kİ “NEYSE” VAR

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.