ŞANLIURFA'DA NELER OLMAKTA

Bir şehri bir memleketi ayakta tutan temel taşlar o şehrin kültürel mirası ve sosyokültürel yapısıdır. Kaotik bir ortamın olmaması o şehrin dostane ve hümanist bir yaşam kültürü takındığını gösterir. Şehirden kasıt içinde yaşayan insanlardır. Şehir, taş, toprak, tarih, lezzet, kültür gibi çeşitli faktörlerle örtüşen bir cevherdir. Bu cevherin enverli haliyse “İnsandır.”  İnsan, şehirleri, sokakları, evleri, tarihi, kültürü etkileyen en büyük varlıktır. Günümüz coğrafyasında betonlaşan şehirlerin içerisinde en büyük olumsuzlukları insan eliyle yaşadığımız şehir ŞANLIURFA almıştır. Urfa, tarihin başlangıç noktasına yaptığı ev sahipliğinin yanı sıra kültürel olarak ta ülkemize büyük katkılarda bulunan bir medeniyet beşiğidir. Maalesef ki bu beşiğin içinde yaşayan insanlarımız o beşikten düşerek beşiğin adını kirletip büyük zararlar vermeye başlamıştır. 
On beş yaşındaki çocuğa ustası tarafından envai işkenceler yaparak çocuğu komaya sokan, on altı yaşında çocuk işçiler çalıştırıp yıkılan inşaat göçüğünün altında kalmasına sebep olan bir düğünde park yeri muhabbetinden etrafa rastgele ateş açıp on yedi yaşındaki bir çocuğun hayatına son veren Türkiye’de en çok çocuk işçinin bulunduğu şehir olarak verilere işlenen ve gün geçtikçe kendi kültürüne yakışmayan olaylarla gündeme gelen Şanlıurfa insanı bir eleştiriyi çoktan hak etmektedir. 
Neler oluyor sizlere?
Nedir bu dünya malının yarışı? 
Nedir içinize korkutucu vahşiliği yerleştiren etkenler?
Neden doyumsuz bir hale bürünmeye başlandı?
Neden kimsenin kimseye tahammülü kalmadı?
Neden misafir perverliğiyle anılan şehrin insanları komşusunun üstüne kurşunlar yağdırmakta?
Hepsinin umuyorum ki bir cevabı vardır?
Şimdi dönüp çeşitli kötü yorumlara cephe olacağımı bilerek şunu da söylemek istiyorum. bizler Şanlı adıyla akıllarda kültürel miras ve kardeşlik duygusuyla bütün ülkeye ve dünyaya iz bırakan bir şehrin insanlarıyız. Başkalarının yapması bizi üzdüğü kadar şehrimizin insanının yapması bizleri daha da üzmektedir. 
Sebebi ne olursa olsun ekonomik olsun, menfi olsun, ferdi olsun ne olursa olsun fark etmemekle beraber bunların hiçbiri yapılan yanlışların ardına sığınılacak bahaneler olamaz. 
Bana göre en büyük sebepse ahlak ve insanlık duygularımızı yitirdiğimiz için son dönemde yaşanan olaylarla hafızalarda yer edinmekteyiz. 
Bizler Hz. İbrahim’in hemşehrileriyiz. Hz. Şuayb’ın toprağıyız. Hz. Eyyüb’ün kardaşıyız. Yapılan hiçbir eylem bizlere yakışmamaktadır. 
Yetkililer bu hususta büyük önlemler alıp şehrimizde var olan şiddet ve usulsüz eylemlerin hepsine büyük caydırıcı yaptırımlar getirip önünü kesmelidir. 
Nizamülmülk’ün “Siyasetname” kitabında bahsedildiği üzere vatandaşın düştüğü durumun sebebi kuşkusuz vezir ve mutemetlerdir. Vezir görevini dürüst ve iyi yaparsa ceza sistemi doğru işleyip adalet yerini bulursa hiçbir zaman yaşanan olaylar tekrardan gündeme gelmez. Kitapta bahsedilen olay Behram-ı Gur adındaki padişahın veziri Rast Ruşen adlı vezirinin tebaaya müsaade ettiği olaylardan ve kendi menfaatine gerçekleştirmiş olduğu usulsüzlüklerden kaynaklı ülkede büyük olaylar yaşanmış olup Behram-ı Gur adındaki padişah bir çoban tarafından ders verilip vezirin azledilmesine sebep olmuş olması ile ülkede yaşanacak kötü olayların önüne geçilmiştir. 
Bu husustan yola çıkarak görevini yerine getirmeyen ne kadar yönetici varsa görevinden ya azledilmeli ya da adam akıllı görevini yerine getirip peygamberlerin şehri olan Şanlıurfa’mızın bozulan düzeninin yeniden ihya etmelidir.