Gerçekten de 2 yılı aşkın bir süredir baş döndürücü gelişmeler yaşanıyor. 7 Ekim 2023'te başlayan Devrim ve hemen ardından başta Gazze ve sonradan tüm bölgeye yayılan soykırım canlı olarak dünya tarafından izlenmeye devam ediliyor. Küresel siyonist hegemonya bölgedeki ortakları ile birlikte ilan ede ede ellerindeki planları aşama aşama uygulamaya devam ediyor; bölge üzerindeki kuşatmak çemberini daraltıyor; soykırım aşaması ve direnişi tasfiye etme, silahsızlandırma, teslim alma, daha doğrusu tüm bölgeyi teslim alma aşaması hep birlikte sürdürülüyor.
Lübnan'ın Gazze gibi olması yönünde büyük baskı var ve Lübnan'ın Gazze olmasının önündeki tek engel olan Lübnan direnişi denizden ve karadan kuşatılmış durumda. İsrail hemen her gün bombalayarak hem zayıflatmaya hem baskı kurmaya hem de kışkırtmaya devam ediyor.
Bölge valisi Barrack, bölgeyi İsrail ile tehdit etmeye devam ediyor. Papa da direnişin silah bırakmasını talep etti… Soykırım ve işgalin değil; direnişin suçlu sandalyesinde olması yönünde kolektif bir çaba bu.
Elbette mutlak kötülük varoluşsal sarsıntı yaşıyor ve tahtını korumaya çalışıyor. Bu yolda her kuralı çiğniyor. Zaten her kuralı çiğnediği için küresel hakimiyet kazanabilmiş.
Bu arada beklenmedik gelişmeler, önemli ve planlarda olmayan ama belki de Allah'ın hesabında olan gelişmeler de yaşanıyor. Elbette verilen bedeller çok ağır; Allah'ın yardımı kesin…
Bazılarını sıralayarak büyük resmi, mevcut durumu okumaya çalışalım
Çin’in hidrojen bombası denemesinin ardından yaptığı bazı açıklamalar. Nükleer olmayan bomba türü ancak en az nükleer silah kadar etkili.
ABD'nin en büyük elçilik ismi ile Erbil’de dünyanın en büyük terör merkezini açmak çalışmaları.
Rusya'nın Ukrayna'da daha etkili bombalar kullanması.
Avrupa’nın ısrarı ve hazırlıkları gölgesinde Putin’in Avrupa ile savaşa hazır oldukları yönünde ki açıklamaları…
Israrlı tehditlere ve baskılara rağmen Lübnan ordusunun Hizbullah'a karşı harekete geçirilememesi…
ŞİÖ’nün İran'da 5 günlük tatbikatla gövde göstersinde bulunması…
Japonya'nın Tayvan ile ilgili açıklamaları ve Çin’in bu açıklanmalarla ilgili daha net açıklama taleplerinde bulunması…
Japonya'da sağın ivme kazanması çabaları…
İsrail birlikçisi Yasir Ebu Şebab’ın Gazze'de infaz edilmesi ile siyonist koalisyonun “alternatif yerel otorite” projesinin neredeyse çökertilmesi…
BAE ve Suudi Arabistan’ın Yemen’i talan ve işgal paylaşımında rekabeti arttırmaları…
İran’ın Fars Körfezi’ndeki bazı adalar ve petrol alanları ile ilgili aldığı kararları ilan etmesi…
Hakan Fidan’ın Tahran ziyareti. bu ziyaretin gerçek mahiyetini kestirmek bu aşamada biraz zor…
Irak seçimlerinin direniş destekli siyasi partilerin lehine gerçekleşen sonuçları…
ABD askeri gücünün Irak'ın Kuzeyine çekilerek Irak’ın merkezinde bulunan üslerini boşaltması…
Daha birçok benzer önemli gelişme yaşanıyor ki; sadece başlıklarını bile saymak çok zor. Tüm bu ve daha da burada zikretmediğimiz benzer gelişmelerin hepsi elbette ki çok önemli olmakla birlikte kuşkusuz en önemlisi Suriye'de israil’e karşı sıkılan ilk kurşun oldu.
NE OLDU?
“İsrail’e onurlu direniş: Suriye’de ilk kurşun atıldı
Bir yıla yakın süredir Suriye topraklarına sürekli baskınlar yapan işgalcilere ilk kez bir sivil bir direniş gerçekleşti. Şam hükümetinden umudu kesen halk kendi milis direnişini başlattı. Siyonist ordunun Suriye'nin güneyinde Şam kırsalı ili Katana bölgesine bağlı Beyt Cin köyüne düzenlediği baskında ikisi çocuk ikisi kadın olmak üzere 13 kişi şehit olurken, çıkan çatışmada 3'ü ağır olmak üzere 6 işgal askeri yaralandı.” https://www.milligazete.com.tr/israile-onurlu-direnis-suriyede-ilk-kursun-atildi
“Arap dünyasının önde gelen gazeteci ve analistlerinden Abdulbari Atvan Suriye'deki son hedefi değerlendirerek, Beyt Cin kasabası İsrail rejimini deliye döndürdü ve bu cephe, Siyonistler için kronik bir başlangıç noktasına dönüşecek, dedi…
Atvan YouTube kanalı “Aynu'l Murakıb'a” yaptığı açıklamalarda şu ifadelerde bulundu: “Geçtiğimiz cuma günü bölgesel önemli bir tarih geldi. Askerleri korkudan ve kayıpları azaltmak için kaçtılar ve yaralılar helikopterle tahliye edildi. Bu olay, Gazze ve Lübnan'daki gelişmelere benziyor.
Bu, İsrail rejiminin Savunma Bakanı İsrail Katz'ın “Cebel eş-Şeyh'ten Eilat'a kadar bizde kontrol edilecek” sözlerine ciddi bir tepkidir. Böyle bir eylem gerçekleştiren güçler, eski devrimin yıkılmasından bir yıl sonra bu rejime karşı yeni bir cephe açtıklarının önemli bir mesajını veriyorlar.” https://hurseda.net/dunya/270907-abdulbari-atvan-suriye-de-israil-e-karsi-yeni-bir-cephe-acildi.html
Malum olduğu üzere Suriye düşmeden önce direniş Golan üzerinden bir cephe atmaya çalışıyordu ancak kimsenin beklemediği şekilde Suriye siyonist işgale yol oldu ve düştü. Mevcut konjonktürde siyonist koalisyon bölge ülkeleri teröristleri ve tüm siyonistlerle Suriye'nin tamamı direnişe karşı bir cepheye dönüştürmeye hız vermiş durumda. Ordusu yok edilmiş, direnebilecek nitelikteki kesimler soykırımlarla sindirime çalışılmış ve ülke işgal edilmiş olmakla beraber halkın ilk ciddi direnişi ve ilk kurşun hadisesinin gerçekleşmesi hem düşmanın uykularını kaçırdı hem de iyiler için bir umut verici bir gelişme oldu.
Şimdi soru şu: Suriye, halkı tarafından kurtarılarak işgalcilerine karşı bir cepheye mi dönüşecek yoksa tüm hızıyla devam eden secdelisi ve orjinali ile tüm soykırım koalisyonu, Suriye’yi iyilere, direnişe, mazlum halklara karşı bir cepheye dönüştürme çalışmalarını başarı ile mi tamamlayacak?
Elbette Allah’ın da bir hesabı var ve bizim de dualarımız.
İlk kurşun atıldı. Allah’ım sen at!