Bu eseri duymuşsunuzdur. Klasik korsan hikayelerinden. İşte Trump/ABD için günümüzde uygun bir tabir de bu olabilir. Zira Venezuela’nın petrol gemisine denizde el koyup petrolüne çökme korsanlığını başarı ilşe icra etti ve görüntüleri de sunarak beğenilerimize sundu… Bu soygun işinde ve üstelik Karayipler’de gerçekleştiğine göre bu paye de uygun düşer herhalde…
Küresel Haydutluk
Bölge olarak sonunu bilerek adım adım son çıkmaza/kavşağı gelmiş bulunuyoruz. Sorun şudur, şu yanlış yaptı, bunlar bunlar yapılmalı demenin hiçbir fayda sağlamayacağı bir aşamadayız.
‘Önce Amerika’ sloganı ile baş korsan ABD ve ‘önce İsrail’ ya da ‘sadece siyonizm’ şiarıyla İsrail ve destekçileri yani küresel sistemin ve hegemonyanın kurucu ve sürdürücüleri/efendiler/haydutlar sadece korsanlık değil soykırım bile yapsalar bir cezaya, bir yargılanmaya maruz kalmıyorlar ve herşey an itibariyle gözlerimizin önünde gerçekleşmekte. Gizlemiyorlar yaptıklarını, kendileri servis ediyor, itiraf ediyor tüm iyilere cürümlerinin görüntülerini, sonuçlarını. Böylece hem korkutup itaati dayatıyor hem de meydan okuyorlar. Yargılanacaklarına inansalardı; hiç ifşa ederler miydi suçlarını?
Modern korsanlar/küresel haydutlar dünyaya bir dayatmada bulunuyorlar; bunu diplomatik bir dille talep etme gereği duymuyorlar. Utanma, çekinme, gizlenme gereği duymuyorlar. Bir ülkeye çökmeyi, zengin ülkelerden haraç almayı, ülkelerin kaynaklarına resmen el koymayı; direnen olursa işgal ve soykırıma başvurmayı, terör ihraç etmeyi açıkça yapıyor; teröristleri ülkelerin başına getirmeyi de birine ‘ülkeni terk et ve bize bırak’ demeyi de doğal hakları gibi görebiliyorlar. Maduro’ya söyledikleri gibi, Esad’a söyledikleri gibi…
Şehirleri, ülkeleri ekonomik yaptırımlar ve on yıllar süren ablukalarla aç ve ilaçsız bırakabiliyorlar.
Nobel Barış Ödülleri de veren küresel sistem bu ödülü verdikleri teröristlerin bunların korsanlığını övmesi (Maria Corina), desteklemesi küresel bir tepkiye nedense neden olmuyor.
Böylesi bir manzara karşısında, bu kolektif kuşatılmışlık karşısında mutlak kötülüğün tehdit, şantaj, dayatma ve saldırılarla meydan okumalarına, hiçbir anlaşmaya ve kurala uymamalarına, adeta bela aramasına karşı gelebilecek, onları durdurabilecek bir güç yok. Bu durumda bu tehlike ancak kolektif bir karşı duruşla önlenebilir. İnsani ve dini değerleri henüz ölmemiş toplumlar bunu başarabilirler ve bu mümkün.
Soykırımcı küresel korsanların bölgemiz sözcüsü “Barış Planları”nı açıkça ve her fırsatta dile getiriyor, dayatıyor ve ancak ‘bunları yapın yoksa… Yoksa “İsrail ile savaşırsınız” ifadesini aynen kullanıyor, kullanabiliyor…
YENİ BÖLGESEL CEPHE
Bu cephe İsrail etrafında ve İsrail için geliştirilen bir proje. İsrail burada tüm batı sömürgeciliğinin bölgesel üssü/aparatı/önmeli ve vazgeçilmez aktörü demek…
Mesela son Doha Formu’nda yaptığı konuşmada Lübnan ve Suriye’nin birleşmesi iması (yakınlaşması) ilgi çekici. https://ydh.com.tr/d/33115/abd-nin-ankara-buyukelcisi-barrack-suriye-ve-lubn Yani İsrail merkezli, her ülke ve grubun/kesimin birbiri ile ve İsrail ile birleştiği/yakınlaştığı/normalleştiği/İsrail için feda olmaya programlandığı sürekli bölgesel bir cephenin inşasından bahsediyor. Bunu gizleme gereği duyulmuyor ve adım adım uygulayarak gösteriyor.
Tom Barrack, Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara'nın Beyaz Saray ziyareti ile ilgili Kasım 2025’te yaptığı yazılı açıklamasında “ Şam'ın IŞİD, İran Devrim Muhafızları, Hamas, Hizbullah ve ABD'nin "terör örgütü" kabul ettiği başka gruplara karşı Washington'a destek vereceğini söylemesi gayet açık ve anlaşılır bir resmi ortaya koyuyor.” https://www.bbc.com/turkce/articles/cvgmvnkx513o
Sadece Suriye'de değil, başka ülkelerin içinde de ve ülkelerin birbiri ile ve/veya ülkelerin örgütlerle ittifakları, barışma ve barıştırılmaları da Barrack'ın organize ettiği büyük Siyonist Cephe'yi oluşturmaya dönük adımlar. Mesela İran içinde de bu yönde ciddi çalışmaları var. https://x.com/ErhanG73564/status/1999379014465491220?t=5gc6inYQ_D7wYkbC0zioFw&s=19
Manama Diyaloğu’nda yaptığı kunuşmada ‘Hazar'dan Akdeniz’e söylemi ile de cephenin bölgesel ve stratejik haritasını çiziyor. Tek hedef İran değil tüm Avrasya cephesi ama özellikle ve öncelikle İran ve genel anlamda direniş… https://politikaakademisi.org/2025/11/15/abdnin-ankara-buyukelcisi-tom-barrackin-hazardan-akdenize-yeniden-hizalanma-temali-konusmasi/
GAZZE’DE İNSANİ KRİZ DERİNLEŞİYOR
Kimsenin pek bahsetmediği insani kriz, kılın sert şartları ile birlikte daha da derinleşiyor. Bir yandan Gazze yetkililerin açıklamalarına göre Ekim ayından bu yana İsrail'in ateşkesi 700'den fazla kez ihlal etmesi sonucu yaklaşık 400 Filistinlinin öldürülmesi öte yandan fırtına ve yağmurlarla boğuşan https://www.unrwa.org/newsroom/official-statements/unrwa-commissioner-general-gaza-storm-byron-has-gaza-its-grip ve soğuktan çocukların ölmeye başlaması gibi bir tablo ile karşı karşıya Gazze. https://thecradle.co/articles/gaza-officials-reveal-nearly-400-palestinians-killed-since-october-in-over-700-israeli-ceasefire-violations
Sonuç olarak; sadece Filistin ve Gazze’ye değil Lübnan, Suriye, Irak, İran, Yemen, Sudan ve genel anlamda tüm Batı Asya ve İslam coğrafyasına; Tayvan’a, uzak doğuya, Ukrayna’ya, Kafkaslar’a; Venezuela’ya, Güney Amerika’ya yönelik bir müdahale ve korsanlık sergiliyor Atlantik cephesi/Siyonist soykırım cephesi. Tüm dünya, bu mutlak kötülüğün istikrarsızlaştırıcı, imha edici, soykırımcı ve soyguncu politikalarının etkisi ve tehdidi altında ve tüm dünya, yani vicdanlı insanlar, yani imanlı ve erdemli insanlar, yani bozulmamış, kirlenmemiş insanlar, toplumlar bu belaya birlikte karşı koymalı ve cesur olmalı. Rabbim, bizleri iyilerden kılsın…