Reklam Alanı

EY İNSAN! NEREYE BU GİDİŞ?

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
Ne çok ölüm var! Zor günlerden geçiyoruz. Bir virüs bütün dünyayı kasıp kavurmaya devam ediyor. Ürküyoruz. Nereye bu gidiş sorusuna verebildiğimiz cevaplar iyiden iyiye korkutuyor bizi. Bir hastalık vesilesiyle ortaya çıkan tablo ve bu tablo sonrasında yeni bir dünyaya dair öngörüler; tedirgin olunmayacak gibi değil doğrusu. Evet, endişeliyiz, endişe bizi tefekküre ulaştırmalı, ana dair, zamana dair, bugüne ve yarına dair bir fikirde buluşturmalı. Yapay zekâ, teknolojik gelişme, bilim ve yenidünya; Dünya ve insan ve insanlık nereye koşuyor? Görünen o ki işin en başında yapılması gereken; insanın teknolojik araçlarla ilişkisi üzerine kafa yormamız gerekiyor. Bilim, teknoloji, makine ve dijital dünya karşısında insan, ne kadar insan kalabilecek? İnsan yükselecek mi, alçalacak mı? Hayatın her alanında büyük değişiklikler gerçekleştirecek olan yenidünya düzenine dair sözümüz olacak mı? Bu yeni sürecin nesnesi mi olacağız, öznesi mi? Sorular ah sorular! Japon asıllı Amerikalı bilim adamı Michio Kaku, insanın robot ve veya yapay zekâlı androidler karşısında acizliğini “kendi yaptığımız mekanik yaratıkların kucağında gezdirilen birer köpek mi olacağız? Cümlesiyle ifade ediyordu. Ne dehşet bir ifade değil mi? Mesele insanın, bilim-teknoloji ve makinenin mahkûmiyetinden kurtulup kurtulamayacağı meselesidir. Sanal bir dünyada yaşıyoruz ve sanal olan dünya gerçek olan dünyaya her geçen gün daha fazla galebe çalıyor. İnsanın ihtiyaçlar hiyerarşisi değişiyor ve yenidünyada yeni insanın ihtiyaçları birçok şeyi tüketeceğe benziyor. Hümanizmle tanrıdan kaçarak “üstün insana” ulaşmaya çalışan insan, yenidünyada bugün kısmen yarın belki de tamamıyla kendi eliyle var ettiği bilim-tekniğin hapishanesine mahkûm olacağa benziyor. İnsanı tanrıdan uzaklaştırarak özgürleştireceğini sanan hümanizm son tahlilde “posthuman” dönem ile “insandan geriye ne kalacak” ürkütücü sorusu karşısında başlı başına bir soru/ndur… “Dzi Gung, Han ırmağının kuzey kıyısına ulaştığında bahçıvanlıkla meşgul olan bir ihtiyar gördü. O zorlukla kuyunun içine ulaşan bir ark yapmıştı. Testisini dolduruyor, suyu arklara döküyor ve bin bir güçlükle bir kıymeti olmayan bir sonuç elde ediyordu. Dzi Gung, ona şöyle dedi: ‘Günde yüz arkı sulayabileceğin ve az bir meşakkatle daha çok sonuç alabileceğin bir alet var. Ondan yararlanmak istemez misin?’ Bahçıvan kafasını kaldırıp ona bir bakış fırlattı ve ‘nasıl bir şeymiş o?’ dedi. Dzi Gung dedi ki: ‘Arkası ağır ve ucu tahtadan bir piramit yap. Bu yolla daha çok su elde edeceksin. Bu yönteme zincirle çekme yöntemi derler.’ Yaşlı bahçıvan önce irkildi, sonra tebessüm ederek şöyle dedi: Hocam dedi ki, kim makineden yararlanırsa işlerini makine gibi yapar ve kim işlerini makine gibi yaparsa kalbi makineye dönüşür. Kimin kalbi makineleşirse masumiyetini yitirir. Kim masumiyetini yitirirse zihni sarsılır ve sarsılmış zihin Tao’ya uygun değildir. Bu işten habersiz olduğumdan değil; ama onu kullanmaktan hayâ ederim.” Çin yazıtlarında geçen, Chang Tzu’nun kitabında da yer alan, M. Ö. iki üç asır önce bir bilge ile bir bahçıvan arasındaki bu hikâye aslında insan ve teknolojiye dair bir yaklaşım sunması açısından oldukça manidar. “Fe Eyne Tezhebun” Yüceler yücesinden, düne, bugüne, yarına dair en kutsal uyarı. “Ey insan! Nereye bu gidiş? Hümanizm insanı yücelteceğim diyerek “Tanrıdan kaçırmıştı.” Tanrıdan kaçan insan, kendi eliyle yarattığı bilim-teknik-sanal dünya tanrılarının elinde neler yaşayacak? “İnsansız Dünya; Transhümanizm” yeni dönemi anlayabilmemiz için üzerinde çokça kafa yorulması gereken bir kavram. Bu konuyu da bir sonraki yazımıza bırakalım.
EY İNSAN! NEREYE BU GİDİŞ?
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.