Bazen sadece durursun, öylesine durursun, hiçbir şey yapamazsın, hiçbir şey düşünemezsin, hiçbir şey konuşamazsın, hiçbir şey yazamazsın. Öylesine manasız bir durgunluk hali içinde bocalarsın. Ölümden pek farkı yoktur. Sadece henüz yaşadığını biliyorsun o kadar. Aynı günler, aynı güneş, aynı şehir, aynı dünya, aynı yaşam… Bu tekdüzelik içinde garip bir şekilde ölümü özlersin, yani o son bilinç halini dahi yitirmeyi. Yaşamamayı, var olmamayı, hiçliği. Bütün ızdırap yaşamakta ve var olmakta çünkü.
Ama tam o anda sana doğru koşan ve “baba” diyen çocuğunu görürsün ve “yaşamak ne kadar güzel" dersin, yaşadığına şükredersin. Sonra yine başlar tekerrür. Her şey sonsuz bir döngüden ibaret gibi. Bir gün içinde bir ömür yaşar insan. Bir gün yetmiş yıllık bir hayatın hulasası gibi. Sabah doğum, öğle gençlik, ikindi orta yaş, akşam yaşlılık, yatsı ölüm. Bir gün içinde bir ömür yaşamak. Manalı bakınca manalı, manasız bakınca manasız. Bazen halet-i ruhiyen tanrısızlık dahil her türlü hale muntazırdır. İnsan neye şartlanırsa odur.
Hariçte hiçbir şey yok belki, her şey kuvvelerde daha doğrusu bilkuvvelerde. Bu şartlar altında binlerce yıl yaşamayı hiçbir akl-ı selim istemez. Eğer tanrı yoksa gerçekten de anlam yoktur. Var olan anlamların ise hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur. Son tahlilde anlama anlam veren tanrının varlığıdır. Eğer tanrı yoksa, ahiret yoksa erdemlilik budalalıktır. Tanrı ölürse anlam da, yaşam da ölür. Tanrı olmayınca ahlaki davranmanın da bir anlamı kalmıyor. Ahlakın altını tanrıdan başka hiçbir şey dolduramıyor.
Milyarlarca yıl yoktun, bir saniye var oldun ve yine milyarlarca yıl yok olacaksın. Bu durumda tek akıllıca hareket o bir saniyenin içine olabildiğince haz doldurmak, lezzet doldurmak. Uzlet, riyazet, istiğna, bilgelik bunlar aptallıktan başka bir şey değil. Sonsuz yok olacağını bildikten sonra bunlara katlanmak neden? Onun için “tanrı yoksa her şey mübahtır” sözü baştan sona bir hakikate işaret ederken; “tanrı varsa her şey mübahtır” sözü sade bir abesliğe işaret eder.
Gerçi "tanrı yoksa istediğim her şeyi yapmamam için hiçbir neden yok" önermesi ile "tanrı varsa ne yaparsam yapayım sonunda belki affeder" önermesi arasında nitelik farkı pek yok sanki. Bu hayatta ikisinin de doğurduğu neticeler aynı çünkü.
Reklam Alanı
Diğer Yazıları
- SAKINCALI MEALLERİN YAKILMASI 11 Haz 2025, 09:20
- NECİP FAZIL 28 May 2025, 09:18
- NİÇİN MÜSLÜMANIM? 22 May 2025, 10:02
- KİTAPLARIM ARASINDA 07 May 2025, 09:44
- FELSEFECİ DEĞİL, VAİZ 30 Nis 2025, 09:34
- KENDİNİ YAPAY ZEKADAN OKUMAK 23 Nis 2025, 09:15
- DİLDE DİN, KALPTE KİN 16 Nis 2025, 09:29
- YOL AYRIMI 10 Nis 2025, 09:31
- SADECE BİR GÜN... 26 Mar 2025, 09:37
- RAMAZAN, KURAN, MÜŞRİKLER VE AHLAK 19 Mar 2025, 09:56
- KUR'AN VE ÇOK EVLİLİK 12 Mar 2025, 09:39
- UMUDUN DİLİ 05 Mar 2025, 09:36
- KURAN, DARABE VE ÜMMÜLKURA 26 Şub 2025, 09:22
- NANKÖR OLMA, ŞAKİR OL! 17 Şub 2025, 09:23
- BİTMEDİ Mİ BU CEMİL MERİÇ! 12 Şub 2025, 09:27
- İKTİDAR, BEKA VE KUTSAL 05 Şub 2025, 09:18
- MİZACINIZ MÜSAADE ETMİYOR 29 Oca 2025, 11:31
- NURCULUK İLE BURUK BİR HESAPLAŞMA 22 Oca 2025, 11:40
- AÇILIM, ÖDÜLLER, TAHRİFAT VE SELİM İLERİ 15 Oca 2025, 09:29
- İNSAN İLTİFATA SUSUZ 08 Oca 2025, 09:32
Popüler Haberler
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum