Reklam Alanı

SİNİRLER GERGİN URFA BAHANEYE BAKIYOR!

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
Eskiden beri özellikle de kavurucu sıcakların yaşandığı yaz aylarında kavgalar çok fazlaydı Urfa’da. Pandemi sürecinde insanların içeri kapanması, bu sebeple aile ve akrabalık bağlarının kopması, dayanışmanın ve karşılıklı iyiliklerin azalması, ekonomik krizin hemen hemen herkesin cebini hatta canını yakması iradesi zayıf insanları adeta pimi çekilmiş bomba haline getirdi. Artık yaz kış fark etmeksizin olaylar meydana gelmeye başladı. Daha önceleri bir trafik kazası meydana geldiğinde gazeteciler olarak hemen olay yerine ulaşırdık. Asıl sebebi kazanın haberleştirilmesi değil, kaza sonrası kavganın çıkmasına kesin gözüyle bakıldığı içindi. Şimdi bırakın kazalara, kavgalara bile yetişemez olduk gazeteciler olarak. Bir hafta içerisinde bir-iki kavga, bir-iki intihar, günde birkaç kaza oluyordu. Son aylarda bunların hepsi bir gün içerisinde yaşanır oldu. İntiharsız, kavgasız, ölümsüz gün yok neredeyse. Geçtiğimiz Cumartesi günü sadece bir gün içerisinde trafik kazaları hariç kavgalarla birlikte 50’ye yakın yaralı, 4 de ölüm gerçekleşti. Ruhsatlı-ruhsatsız herkeste silah var. Herkes gergin ve en küçük bir tartışmada silah kullanılmaktan çekinilmiyor. Taziyede hatta hastane içerisinde bile silahlar konuştu geçtiğimiz hafta. Ulusal haber bültenlerinde, Urfa bu haberlerle sürekli gündem. Peki çözüm nedir? Urfa’nın bu hali ne olacak? Kim buna “dur” diyebilir? Kuşkusuz diğer şehirlerden çoğunun durumu aynı ama Urfa’nınki biraz daha fazla… ülke genelinde ve kentimizde alınacak bir dizi önlemler var.   Öncelikle silaha sarılanlar ve birilerinin ölümüne, yaralanmasına sebep olanlar kahramanlaştırılmamalı. Maalesef bu güç gösterisi olarak görülüyor ve Urfa’da bu duruma karşı gizli bir hayranlık yatıyor. İlk saldırıyı gerçekleştiren hemen ziyaret edilip, övgüler dizilebiliyor. Tüm akrabalar sakinleştirmek yerine adeta galeyana getiriyor. Diğer tarafta da durum aynı oluyor. Kanı kanla temizlemek, ölenin taziyesi intikamı alıncaya kadar yapmamak Urfa’ya özgü bir gelenek olarak sürüyor. Kanaat önderleri ve kentin diğer ileri gelenleri bu tür olayları kınamalı ve bir daha yaşanmaması için her türlü önlemin alınmasını sağlamalı. Bunca olaya rağmen kentte ölüm sessizliği var adeta. Maalesef kimsede yaprak kıpırdamıyor. Ne konuşan ne nasihat eden ne de vaaz eden hocalar var. Yapılan tek şey kan davasına dönen olaylarla ilgili “barış yemekleri”nin düzenlenmesi ve burada da kelle sayılarıyla övünülürcesine gövde gösterilerinin yapılması ve siyasi rant edilmeye çalışılması. Buna zaman zaman biz gazeteciler de alet oluyoruz. Barış yemeğine 2 bin, 3 bin aşiret üyesi katıldı gibi haberlerle. Diğer bir önlem de arazi anlaşmazlıklarına sonrasında da kavgalara sebep olacak “hazine” ve “mera arazileri”yle ilgili kanun değişikliği yapılması. Muhtar tüzel kişiliğine veya birilerinin inisiyatifine bırakılmayacak şekilde kanuni boşluk ortadan kaldırılmalı. Çünkü kırsaldaki kavgaların yüzde 90’ının nedeni devlet arazilerinin paylaşılamaması. Ayrıca silah taşımak bu kadar kolay olmamalı. Abdullah Erin’in valilik döneminde mümkün mertebe siyasilerin baskısı olmadığı durumlarda ruhsat verilmemeye çalışıldığına hep birlikte şahit olduk. Ancak daha önceki dönemlerde binlerce insan çok kolay silah sahibi oldu. Hatta “koruculuk” adı altında uzun namlulu silahı olmayan köy yok neredeyse. Suriye savaşı ile birlikte kaçak silah da çok fazla yaygınlaştı. Bir kısmı güvenlik güçlerince ele geçirildi, bir kısmı da sahiplerini bulup zulalandı. Bunların da toplanması gerekiyor. En önemli tedbir de ekonomik hamleler olacaktır. Ekonomik buhrandan çıkılması için kente yatırımcılar çekilmeli. İstihdam için adeta seferberlik ilan edilmeli kentte. İntiharların çoğunun altında işsizlik yatıyor. Kızların intihar gerekçelerinin altında bile, sevdikleri kişilerin işsiz veya evlenememelerinin ileri yaşlara kadar beklemek zorunda kalmalarının nedeni damat adaylarının iş bulamaması yatıyor. Son olarak da uzmanların buhranda veya sinirleri normal olmayan insanlara tavsiyelerde bulunması, intihara meyilli olanların da tek tek dinlenmesi, yalnız olmadıklarının yansıtılması gerekiyor. Ben bir anda aklıma gelenleri sıraladım. Bunca ağır bilançoya rağmen ne yetkililerin ne akademisyenlerin ne de sivil toplum kuruluşlarının bu durumu dert etmemesi, bu konuyu masaya yatırmaması gibi bir acı gerçeğimiz de gün gibi ortada. Önlem alınması için acaba daha kaç annenin ağlaması, kaç evladın babasız-annesiz kalması ve kaç kan davasının ortaya çıkması gerekiyor? Artık duyarsızlığın bir erdem gibi görülme başlanır hale geldiği bu şehirde yaşamak istemeyen insan sayısı her geçen gün artıyor. Özellikle yabancı memurlar başta olmak üzere kim konuşmaya başlasa bu şehri terk etmekten bahsediyor. Bu çok vahim bir durum.
SİNİRLER GERGİN URFA BAHANEYE BAKIYOR!
Reklam Alanı

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.