MAZİ HAL VE İSTİKBAL

Mazi; kısaca geçmiş zaman ve o zaman zarfında vuku bulan hadiseler, Hal; mevcut olan durum yani hâl-i hazır da görülen ve cereyan eden/ etmekte olan d...

5
Mazi; kısaca geçmiş zaman ve o zaman zarfında vuku bulan hadiseler, Hal; mevcut olan durum yani hâl-i hazır da görülen ve cereyan eden/ etmekte olan durumlar, istikbali; ati, gelecek, ileriye yönelik varmak istenilen hedef olarak tarif etmek mümkündür. Peki, Mazi bilinmeden, hâl-i hazır değerlendirilmeden, istikbale emin adımlarla nasıl yürünebilecek fert/toplum ve devletler? Bunun imkân ve ihtimali yoktur. İnsanlık tarihi boyunca bakıldığında; felakete düçar olan toplumların, yıkılan devletlerin, dağılan kavimlerin başına gelenler; maziden ders çıkarmadıkları, hâl-i hazır-ı iyi değerlendirmedikleri ve istikbale dair hedefleri olmadığından dolayı olduğu görülmektedir! Şu hikaye, söz konusu durumu ne kadar da güzel anlatmaktadır: "Dağların kralı Aslan bir gün Kurt ve Tilkiyi makama çağırır. Onlara der ki, yahu nedir aramızdaki bu husumet düşmanlık? Gelin bu işi, barışla, bitirelim der! Tabi Kurt ve Tilki, siz bilirsiniz efendim  kral sizsiniz diye cevaplarlar. Aslan, o halde haydi dağılın bu gün herbirimiz güzel bir av yakalayıp getirelim ki, güzel bir ziyafetle barıştığımızı kutlayalım. Kurt ile Tilki biraz tedirgin ve korkulu olsalar da, şanslarını denemekten başka çarelerinin olmadığını bildikleri için, kabul ettiler. Kurt çöle çıkıp, otlanmakta olan bir sürüye dadanıp bir koyun yaladı. Tilki gariban ancak bir kümese girip bir tavuk yakaladı ve akşam olunca gelip Kral Aslan'ın mekanında toplandılar... Tabi Aslan da, bir inek avlamış. Eh kral olmak kolay değil tabi. Aslan, Kurt'a haydi Kurt kardeş şu avları bir güzel paylaş da şöyle afiyetle yiyelim de barışı kutlayalım diye seslendi. Kurt düşündü, taşında dedi ki efendim; bence herkes yakaladığı avını yerse en iyisi ve adil şekli olur deyince, Aslan'ın gözleri kızardı, kükredi ve bir pençeyle Kurt'un ciğerini söktü. Zavallı Kurt, kuyruğunu sallaya sallaya oracıkta can verdi. Tabi olayı seyreden Tilki, korkudan altına etmemek için kendini zor tuttu. Aslan bu sefer, haydi Tilki kardeş sıra sende, gördüğün gibi Kurt akılsızlık yaptı paylaşımı iyi yapamadı deyince; Tilki, kurnazlık mizacını devreye koydu. Dedi ki kralım, sen kralsın, sana senin şanına layık değil ama şu tavuğu kahvaltı da, şu koyunu öğlen yemeğinde, ineği de akşamleyin yersin. Sofranda geriye artık falan kalırsa, Tilki kardeşin yer, kalmazsa da canın sağ olsun deyince; Aslan ulan Tilki sen bu aklı kimden aldın diye sorunca? Tilki, efendim ben aklımı biraz önce şuracıkta kuyruk sallayan şu akılsızdan aldım diye cevap verince; Aslan ulan Tilki sen o aklına dua et, yoksa senin de işini bitirmiştim der! Tabi, orman dünyasında barış ve dostluğun olup olmadığı da, eskisi gibi havada kaldı??? Kıssadan hisse çıkaracak olursak, "Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı asla unutmaz, darb-ı meselinde geçtiği gibi; her birimizin; mazi, hal, ve istikbal üçlü prensip arasında iyi bir bağlantı kurmak zorundayız. Yoksa yukarıdaki hikayede olduğu gibi, Kurt'un başına gelen acı sonun başımıza gelmesi an meselesi olur! Bilmem anlatabildim mi? Geçmişin tarihini okumadan/ bilmeden, mevcut hal-i'n değer yargılarını fırsata çevirme gayretinde olmayan fert, toplum ve devletlerlerin; istikbali inşa etmeleri mümkün değildir... Bu günlerimiz dünün, yarınlarımızın da bu günlerimizin mirası olacağını unutmayalım! Japonya'da şöyle bir geleneğin olduğu söylenir: Ebeveynler, okula başlayacak olan çocuklarını, önce ABD'nin Hiroşima ve Nagazaki'ye atom bombasıyla tahrip ettiği yerlere götürürler. Ve onlara; buralara iyice bakın derler. Şayet siz, başımıza bunu getiren acımasız düşmanı tanımadan, çalışmadan yaşarsanız, bir gün aynısını size de yaparlar. Yok bunlardan ders alıp, çalışır ve kendi değer yargılarınıza bağlı kalıp; okuyup çalışırsanız, o zaman düşmanlarınızı kahreder ve yenersiniz! Âziz dostlar, insan bilmediğinin cahilidir diye meşhur bir söz vardır, doğrudur! Son yüz yılda, İslâm âleminin başına gelen felaketlerin temelinde; nesillerimizi, kendi değerlerimiz doğrultusunda değil de, İslâm düşmanlarının örf, adet, yaşam tarzı ve dünya görüşlerine göre yetiştirdiğimiz gafleti yatmaktadır. Çocuğumuz doktor, mühendis, pilot, öğretmen, Prof vs. olsun dedik ama; çocuğumuzun, Müslüman imanlı bir doktor, mühendis, pilot, öğretmen ve profesör olmasını hiçbir zaman öncelemedik. Ve hal böyle olunca tabi ki kaybettik. Şimdi dizlerimizi dövmenin ne anlamı, ne manası ne de faydası kalmamıştır! Kısacası, dünün hadiselerine vakıf olmadan; bu günleri inşa etmenin mümkün olamayacağı gibi, yarınlarımızın da meçhul kalacağını bilmeliyiz!!! Vesselam. 01 Mayıs 2023. Pazartesi.