GENÇLİK ALARM VERİYOR

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sokakta, okulda, kütüphanede, toplu taşımada… Gençlerin yüzlerinde benzer bir ifade var: yorgunluk.
Bu yalnızca uykusuzluğun değil; derin bir kırgınlığın, tükenmişliğin yorgunluğu.

Hayatlarının başlangıcında olmalarına rağmen çoğu, bitiş çizgisine çoktan ulaşmış gibi hissediyor.
Peki biz nerede yanlış yaptık? Onları çok mu özgür bıraktık, yoksa fazla mı sıktık? Yoksa ikisinin arasında sağlıklı dengeyi yakalayamadık mı?

Sonsuz bir yarışın içinde doğdular
Bugünün gençleri, bitmek bilmeyen bir yarışın tam ortasında gözlerini açtı.
Bir sınavı kazanırsınız; yetmez. Dil öğrenmelisiniz; o da yetmez. Sertifika, staj, portföy, gönüllülük, sosyal aktiviteler…
Liste uzadıkça uzuyor.

Hiçbir zaman “Artık yeter, tamamdır.” diyemiyorlar.
Çünkü ne mola var, ne ödül, ne de net bir bitiş çizgisi.
Biz ise hâlâ “Daha fazlasını yapmalısın” demeyi sürdürüyoruz.
Peki kim bu tempoya dayanabilir?

Sosyal medya gerçeği çarpıtıyor
Sosyal medya, gençlerin dünyasında bir ayna değil, bir büyüteç.
Herkesin yalnızca en mutlu, en parlak anlarını gördükçe kendi hayatlarını eksik sanıyorlar.

Mükemmellik baskısı, gerçeklikle aralarına duvar örüyor.
Oysa huzur, insanın kendi olabilmesinde saklıdır.
Ancak bugün kendin olmak bile risk, hatta çoğu için bir lüks hâline geldi.

Gelecek soruları değişti
Ekonomik belirsizlikler, hızlı değişen meslekler, sürekli gündem karmaşası…
Gençler artık “Ne olmak istiyorsun?” sorusuna yanıt aramıyor.
Asıl soruları şu:
“Bir şey olabilecek miyim?”

Bu, geleceğe duyulan güvenin ne kadar zayıfladığının en açık işareti.

Başarıya giden yol sadece çalışmak değildir
Gençlere dinlenmenin de bir ihtiyaç değil, bir hak olduğu anlatılmadı.
“Çalış, daha çok çalış” kültürüyle büyüyen bir nesil, durmanın bile suç sayıldığı bir dünyada ayakta kalmaya çalışıyor.

Oysa beden yorulur, ruh kırılır, umut incinir.
Fırsat eşitliği sağlanmadan başarı beklemek adil değildir.
Ve şartlar eşit değilken gençlerden aynı özgüveni, aynı gücü istemek gerçekçi değildir.

Aileler ve toplum aynı sınavdan kalıyor
Her gün öğretmene şiddet, arkadaşına hakaret, dijital zorbalık haberleriyle karşılaşıyoruz.
Gençlere ne oluyor?
Belki de asıl soru şu olmalı:
Biz onlara neyi veremedik?

Aile içinde sağlıklı iletişim kurulmadan, değerler öğretilmeden, dijital dünyanın dili çözülmeden gençlerden sorumluluk, empati ve ahlak beklemek haksızlıktır.
Değerler kendiliğinden oluşmaz; ilgiyle, rehberlikle ve en önemlisi örnek olarak gelişir.

Çözüm: Daha fazla baskı değil, daha fazla nefes alanı
Bugünün gençleri tembel değildir; hatta çoğu kapasitesinin çok üzerinde yük taşımaktadır.
Sorun isteksizlik değil; tıkanmışlık, yönsüzlük ve tükenmişliktir.

Çözüm, daha fazla görev yüklemek değil; gençlere nefes alabilecekleri güvenli alanlar açmaktır.
Kendilerini ifade edebilecekleri, hata yapabilecekleri, dinlenip güç toplayabilecekleri ortamlar yaratmak zorundayız.

Ancak o zaman gençler, kendi yollarını bulabilir.

O yüzden gençler…

Her zaman başarılı olmak zorunda değilsiniz; ama her zaman huzuru aramak zorundasınız.

Sadece bir çocukluk yaşamadınız; çocuklukta yaşadıklarınız ve yaşayamadıklarınız bugün hayatınızı şekillendiren görünmez taşlardır.
Aynı şekilde, yalnızca bir ergenlik dönemi yaşamayacaksınız; çünkü bu bir yaşam döngüsüdür.

Bugün yaptığınız her doğru, her yanlış; aldığınız ya da ertelediğiniz her sorumluluk yarınki yetişkinliğinizi belirler.

Kaçtığınız her şey bir gün karşınıza çıkar, ama üstesinden geldiğiniz her şey sizi güçlendirir.

Kendinize merhamet edin.
Çünkü büyümek, iyileşmek ve güçlü bir birey olmak önce içten başlar.
 

GENÇLİK ALARM VERİYOR

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.