YAP-YIK BELEDİYELERİ

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

1983 yılına kadar Balıklıgöl’ün sırtını yasladığı Mance Bağı ve dere vadisinde fıstık ağaçları, üzüm bağları vardı…
Top Dağı, dağ falan değildi; yüksek sayılmayacak, çıplak kayalık bir tepeydi…
Bu iki tepe de, altı dünyanın en büyük nekropolü diye hava bastığımız; sayısız mezarın, mozaiklerin bulunduğu bakir bir arkeolojik alandı.
Segal’in kitabında Hz. İsa’nın Edessa’yı kutsadığı kitabenin buradaki mağarada olduğunu fotoğraflamıştır.
1984’ten sonra burası hızla gecekondulaştı.
Tarihi kaya mezarlar fosseptik çukuru olarak kullanıldı.
Kim bilir hazine avcıları buralardan neler kaçırdı…
Bugün Büyükşehir Belediyesi bölgenin kuzeybatı kısmında dönüşüm başlattı…
O bölgede gecekondu olan dev bir yapı, lokanta-otopark tesisiyle başladı.
Helal olsun…
O lokantayı ancak Kasım Başkan yıkardı.
İsim ve yer sormayın; ama iki işgal girişimini sessiz sedasız yerinden kaldırdı.
Öyle sıradan adamlar değildi işgalciler; çift isimli, kabarmasın diye susulan dayılardandı.
Sanırım Kasım Başkan, Yakubiye bölgesinden Top Dağı tepesine kadar tüm gecekonduları istimlak edip yıkacak…
Yani Balıklıgöl platosunun çehresi değişecek.
En son Justinyen Su Kemeri, Hızmalı Köprü civarındaki bir adaya girdi…
Kentsel dönüşüm değil ha!
Tarihi köprüleri, Millet Hastanesi’ni, Kurtuluş Müzesi’ni biblo gibi ortaya çıkaracak bir rekreasyon alanı yapılacak…
Şimdi bu satırları okuyanlar “methiyeler diziyor” diyecek.
Dünde, bugün de; hele bu yaştan sonra kimseye hak etmediği takdiri dizmem!
Yıllar önce Kurtuluş Müzesi ve Millet Hastanesi yapılarının ortaya çıkması için yazdığım yazıyı eklersem konu uzar…
Eleştiri mi istiyorsunuz?
Haşimiye Meydanı’na yükseltilmiş tuvalet çok gereksizdi…
Tramvay düzenlemesiyle başlayan şu kaldırım taşları…
Sultanahmet Meydanı aynı taştanmış da, yok dayanıklıymış da…
Urfa’nın taş ocaklarına ne olmuştu?
Hani biz taşların, taş tepelerin şehriydik?
Yarı kayalaşmış nahit taşları yok mu?
Teknolojik taş döşemek nedir?
Şu Haşimiye, Yıldız Meydanı çarşı büyüsüne kapılmayan bir başkan var mı?
Bir belediye başkanı desin ki: “Ben Divanyolu’na kendi projemi yapmadım.”
Her gelen esnafı kan ağlattı.
Yine de belirteyim…
Divanyolu’nu trafiğe kapatmak son 40 yılın en büyük dönüşümüdür.
Fakıbaba kapatmak istedi, kıyamet koptu.
Bu büyük dönüşümün, değişimin üzerine; o teknolojik kaldırım, o tuvalet kalın bir gölge olarak düşmüştür.
Koruma Kurulu’nun da üst kurulun da proje itirazımızı reddettiğini belirteyim.
ŞEHRİN İHANET YAPILARI
Bir şehre nasıl ihanet edilir?
Çok değil, 25 yıl geriye gidelim…
Misal Özdiker Kuyumcular Çarşısı…
Veya Özdiker Pasajı…
Ne kadar sevinmiştik…
Urfa’ya döner merdivenli, daha doğrusu yürüyen merdivenli çarşı yapılıyordu…
Dönemin Belediye Başkanı Halil Çelik’ti; yanlış hatırlamıyorsam hukuk işleri müdürlüğünde Zeynel Beyazgül vardı…
Sonra Beyazgül o pasajı yıktı…
Aynı kafa yapısından çıkan onlarca örnek var…
Ahmet Bahçıvan İş Hanı…
Yine bir yıkım macerasıyla bugün önümüze servis ediliyor.
Eski Hal Pazarı 36 yıl içinde üç kez kamulaştırıldı mı?
Sanırım 1987 yılında ilk olarak Halil Çelik döneminde kamulaştırıldı.
Kimden?
Buluntu Hoca’nın varislerinden…
Bu arada vakıf arsaları yapım alanına katıldı…
Sonra Ahmet Bahçıvan dönemi…
Beş kuruş para belediyeye gelmiyordu.
İşçiler 7-8 aylık alacaklıydı.
İşçiler öylesine zor durumdaydı ki; fırınların camına “Belediye işçilerine veresiye verilmez” diye yazı asıldı.
Bahçıvan, dükkânları 5-6 belediye işçisine alacak maaşlarına karşılık sattı…
İşçiler parayı tahsil etmek için bazıları yarı fiyatın biraz üzerine haklarını dükkân sahiplerine devretti…
Fakıbaba döneminde TOKİ aracılığıyla, dükkân karşılığı veya bedelli karşılığında Hal Pazarı tekrar kamulaştırıldı…
Yeni Hal Pazarı güya şehir dışına taşınacaktı; kuş uçuşu sadece 2 km uzağa, tarım arazisine yapıldı.
Nihayetinde Zeynel Beyazgül döneminde bazı dükkânlar kamulaştırıldı veya kiralandı.
Bugün Büyükşehir Hizmet Binası’na dönüştürüldü.
Dönüşüm için ne kadar harcama yapıldı?
Onarım-yapımın bir yıl sürdüğünü baz alırsak; yeni bir Büyükşehir Belediyesi binasının kabası biterdi.
Ödenen kira bedeliyle Çevik Kuvvet Kavşağı’nda yeni bir bina yapılırdı.
Yazıyı örneklerle uzatmak mümkün…
Misal Karakoyun peyzaj projesi; ÇEKÜL Vakfı’nın Urfa’ya attığı, tabir yerindeyse büyük bir kazığın anıtıdır.
Yine Karakoyun’dan su akıtılacak diye plasman edilen milyon dolarlar toprağa gömülmüş; çıkış ağzından basılan su belirsiz bir alana akmıştır.
Bu ihaleyi alanlar, hak ediş ödemesi yapan yönetim baş tacı edilmiştir.
Abide Kavşağı’nın yapımı; maharetli bakan Faruk Çelik’in seçmene dönük kifayetsiz projesinin bedelini bugün belediye bütçesinden çıkan Köprülü 2 Kavşak’la ödetmiş, güzelim Abide yok edilmiştir.
Oysa yapılırken yırtındık…
Yetersiz dedik!
Sonuç olarak; şehre ihanet edenlerin yaptıkları onlarca esere rağmen, ihanet anıtlarıyla anılacakları kesindir.
Aynı kafa yapısı yapıyor, göz yumuyor; gecekondu yapımından teberru alıyor.
Çimento, demir bile gönderiyor.
Yine aynı kafa yapısı yıkıyor.

YAP-YIK BELEDİYELERİ

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.