Reklam Alanı

NEDİR BU URFA’NIN KADERİ?

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
Artık Şanlıurfa lafını duyduğumuzda derin bir nefes alıyoruz… Acaba, bu kent yine hangi sorun ile gündeme geldi? Eğitiminden turizmine, temizliğinden sağlığına sorunlarla donatılmış kent. Yöneticisinden, başkanından, müdüründen zaman zaman yüzü gülmeyen Urfa’nın kentteki çalışanlardan yana da yüzü bir türlü gülmedi. Evet, bu seferki sorunumuz ne başkan ne de müdür. Şahıslardan yana yüzü gülmeyen memleketimizde çığır aşmış ‘sağlık sorunu’nune yazık ki yeterince dile getirmiyoruz. Şanlıurfa, sağlıkta sık sık sistem hataları, istifa eden başhekimler, gelenler, gidenler ile anılıyor. Bir de sağlıkta şiddet olayları ile… Ben de, son 1 ayda yaşadığım 2 olayı anlatmak istiyorum. İkisi de Şanlıurfa’da, ikisi de devlet hastanesinde geçmiş olaylar. Geçtiğimiz haftalarda yaşadığım talihsiz bir olay nedeni ile kentteki bir hastanenin aciline kaldırıldım. Yakınlarımın sedye istemesi ile gelen görevliler, ilk müdahale için beni müşahede odasına aldı. Yaşadığım korku ile acı içinde kıvranırken, yanımda annem ve ablam vardı. Alındığımız odada yanıma gelen acilde görevli olduğunu kaydeden doktor, durumuma baktıktan sonra kenara çekildi. Ailem odada bulunan yaklaşık 4 sağlık çalışanına bakarak bir şeyler yapmalarını bekledi. Ancak, görevlilerin bana çevrilen kafaları tekrar önlerine döndü. Benim o anda haykırışlarıma dayanamayan ailem, doktor çağrılması için ve ilk müdahalenin yapılması için çalışanlara çağrıda bulundu. Ancak başta doktor olduğunu kaydeden hanımefendi, ‘’Zaten ben doktorum’’ dese de, müdahale etmeden bakmaya devam etti. Benim yaşadığım acı sonrası, ‘’Doktor nerede?’’ haykırışım ve ailemin ‘’Bari bir krem sürün, sakinleştirici verin’’ sitemi üzerine sözde doktorumuz, kendisi ve o kadar sağlık görevlisinin bulunduğu ortamda aldığı kremi ablamın eline tutuşturarak, yanığımın bulunduğu bölgeye sürülmesini söyledi. Bir anda ne olduğunu bilmeden eline kremi alan ablam, acımın dinmesi için kremi sürmeye başladı. Evet, yaşadığım bu olay bana bu kentin bir kez daha ne kadar eksik olduğunu gösterdi. Kıyaslanmalara gelemiyoruz, çiğköfte denilince ‘’Bizim!’’ diye sayısız paylaşımlarda bulunuyoruz ancak daha 40 fırın ekmek yememiz gerektiğinin farkına varamıyoruz. Peki, yaşadığım bu olay sonrası ne mi oldu? Tanıdıkların irtibat kurması ve yetkililerin araya girmesi ile sağlık çalışanları ‘bir hastaya göstermesi gereken ilgiyi’ göstermeye başladı. Ha, bu irtibatlar olmasaydı eğer orada öylece saatlerce bekletilecektim demek ki. Hem de, sağlıkta ilk müdahalenin çok önemli olduğu bas bas bağırılırken... *** İrtibatlardan kastım ise İl Sağlık Müdürü Emre Erkuş, Sağlık-Sen Şanlıurfa Şube Başkanı Abdulkadir Yabir ve diğer yöneticiler… Belki birçok ilde, birçok yöneticiye saatlerce aranılmasına rağmen ulaşılamıyor. Ancak, iş Şanlıurfa’da bu kez farklı oldu. Kentteki yöneticilerin desteğini, tek bir telefon araması ile yanımızda hissettik. Şanlıurfa’da her platformda görmek istediğimiz ‘ulaşılabilirliği’, bu kez birçok sorunla gündeme gelen sağlık sektöründe gördük. Burada es geçilmemesi gereken destek için de yöneticilere bir teşekkür borçluyum. *** Yaşadığım bu olay sonrası, tedavi süresi boyunca acile kaldırılan, acile giden diğer hastaları düşündüm. Acaba diğer hastalarımız nasıl muamele görüyor? Yaşanılanlar da tabi ki bununla sınırlı kalmadı. Daha sonra 3 gün kentteki hastanede tedavi gördüm. İmkanlar kısıtlı olduğuiçin ve o anki durumum nedeniyleailem, Malatya’ya sevk edilmemi istedi. Ancak bu noktada da doktor, sevk talebinde bulunmayacağını kaydetti. Mesleki itibarına zarar gelmemesi için imkanların kısıtlı olduğunu bilen doktor, uygulanan tedavi yöntemi ile Türkiye birincisi olan kente sevkime de izin vermedi. Daha sonra karşı hastanedeki doktor ile kurulan iletişim sonrası ve o doktorun talebi sonrası sevk işlemi gerçekleşebildi. Elbette ki bir doktorun mesleki itibarı önemlidir ancak Hipokrat yemini eden bir doktor hastanın sağlığını nasıl göz ardı edebilir? Nasıl yok sayabilir? Evet, bu sorunun cevabını düşünürken diğer bir olaya da kısaca değinmek istiyorum. Yine, kentteki bir hastaneye geçtiğimiz haftalarda 20’lik diş dikişlerimi aldırmak için gittim. Şanlıurfa’da yaşanan sorunlardan olsa gerek, doktora özellikle alt ve üst olmak üzere 2 dikiş atıldığını kaydettim. Dikişlerimi gördüğünü kaydeden doktor, kısa süren bir işlem ile dikişleri aldı. Tekrar 2 dikiş olduğunu yenilemem üzerine, ‘’Evet 2 dikiş atılmıştı, aldım’’ diyerek, eldivenin üzerindeki dikiş iplerini gösterdi. Dikişlerin alınması ile hastaneden ayrıldıktan birkaç gün sonra bir dikişin halen alınmadığını fark ettim. 2 defa tekrarlamam üzerine ve ‘’Tüm dikişleri aldım’’ diyen doktor, üstteki dikişi almamıştı. Evet, şimdi basit bir olay olarak görebilirsiniz. Ancak daha ciddi durumda olan bir hasta, basit gibi görünen bir hata ile sağlığından olabilirdi. Ben başka bir sağlık nedeni dolayısıyla diğer dikişi yaklaşık 1 ay sonra aldırabildim. Bu süreçte oluşabilecek herhangi bir komplikasyon ile olay ciddi bir boyuta da taşınabilirdi. Kentteki sağlık sorununu yaşadığım iki olay ile anlatmak istedim. Kimine ciddi, kimine de ‘insanlık hali’ olarak görülebilecek olayların, hata kabul etmediği bilincindeyim. Bu ülkede, bu kentte göz ardı edilen durumların neler doğurabildiğini gündelik olaylar ile hepimiz görüyoruz. Evet, olayların istenmeyen boyutlara ulaşmaması için kentte ciddi anlamda adımlar atılmalı. Hemen hemen her mecradan nasibini alan Şanlıurfa için atılan adımlar ne yazık ki yetersiz. Kentteki yerel yönetimler artık ellerini çabuk tutmalı ve taşın altına koyabilmeli. Son olarak bu yazıyı, yaşadığım malum olay sırasında doktorun kurduğu bir cümle ile bitirmek istiyorum. Benim haykırışlarım sırasında annemin ‘’Bir şeyler yapın’’ çağrısı üzerine hanımefendinin cevabı: Kızınız ölmedi ya… Neyse, çok şükür ölmedim. Yavaş yavaş sağlığıma kavuşuyorum. Güzel dilekleriniz için teşekkür ederim.
NEDİR BU URFA’NIN KADERİ?
Reklam Alanı

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.