Göbeklitepe'den sonra keşfedilmişti! Tarihi sit alanı hakkında bilinmeyenler...

Şanlıurfa kent merkezine yaklaşık 50 km mesafede Tek Tek Dağları Milli parkı içinde bulunan Karahantepe'de, "T" biçiminde dikilitaşlar bulundu ve kazılarla Neolitik Çağa yönelik önemli bulgulara rastlandı. Göbeklitepe’deki dikili taşlarda hayvan figürleri dikkat çekiyorken, Karahantepe’de birçok insan figürü bulundu. Karahantepe’nin bulunduğu kesimde yukarıdan aşağı doğru genişleyen yataya yakın kireçtaşı tabakaların oluşturduğu basamaklı yükseltiler görülüyor. Levhalar halindeki kireçtaşı yüzeylerin Karahantepede’de hem yapılar için malzeme hem "T" biçimli taşların yapımı için hammadde sağladığı gözlemlenmektedir.

Göbeklitepe'den sonra keşfedilmişti! Tarihi sit alanı hakkında bilinmeyenler...

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İnsanlık tarihini değiştiren Göbeklitepe’nin ardından Şanlıurfa’da yapılan en önemli tarihi keşif olan Karahantepe'de yoğun bir kazı çalışması devam ediyor. Kazı başkanı Prof. Dr. Necmi Karul’a göre, tarih öncesi arkeoloji açısından dünyanın en önemli keşfi Karahantepe. Göbeklitepe gibi Harran Ovası çevresinde benzer özelliklere sahip olan neolitik döneme ait yerleşimlerden biri olan Karahantepe, günümüzden yaklaşık 12 bin yıl öncesine tarihleniyor. İnsanlık tarihi açısından çok önemli olan alan Göbeklitepe’ye benzerliğiyle dikkat çekiyor. Bu anlamda 2019’dan itibaren yapılan kazı çalışmaları Göbeklitepe’nin yalnız olmadığını gösteriyor.

12 bin yıllık bir geçmişe sahip olan Şanlıurfa, üç semavi dinin kutsal kabul edildiği yer olarak bölgede gelişmiş tüm uygarlıkların mirasını sergiler nitelikte tarihi bir kenttir. Göbeklitepe, Karahantepe, Nevali Çori gibi çok yakın çevrede bu kadar çok Neolitik yerin hemen hemen aynı bölgede yer alması ilginçtir. Bu durum sitenin dünyanın bilinen en eski Neolitik bölgesi olduğunu göstermektedir. Nevali Çori ve Göbeklitepe’de olduğu gibi Karahantepe’de de benzer bir yerleşim planı bulunmaktadır. Şanlıurfa’nın 60 kilometre doğusunda yer alan arkeolojik sit alanı Karahantepe'de yapılan son arkeolojik çalışmalar sonucunda Karahantepe’nin Göbeklitepe’den bile daha erken olabileceği belirtilmektedir. Karahantepe, halk arasında Kürtçe adı "Girê Keçel" olarak bilinmektedir. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ndeki varlıklar arasında bulunan ve dünyanın bilinen en eski tapınak merkezi olan Göbeklitepe’ye benzerliğiyle dikkat çeken Karahantepe'de bulunan birbirinden ilginç heykeller, Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir. UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Göbeklitepe'nin sahip olduğu dikili taşlarla bezeli Karahantepe, kazı çalışmalarının ilerlemesi ile birlikte insanlık serüvenini aydınlatmaya devam ediyor. 140.000 metrekarelik bir alana yayılan Karahantepe, 1997 yılında keşfedildi, kazılar ise 2019 yılında başladı. Karahantepe ve tüm Şanlıurfa bölgesi, dünyanın bilinen tarihini değiştirmeye devam etmektedir.

Karahantepe Heykelleri

Karahantepe keşfinde en dikkat çeken özellik insan figürlerinin öne çıkıyor olması. Bölgede çok fazla insan figürü görülüyor ve bu figürler üç boyutlu olarak yapılmış figürler. Ayrıca leoparın özellikle öne çıkarıldığı görülürken, bölgede çok fazla leopar başı ve sırtında leopar taşıyan bir heykel de bulundu. Karahantepe’deki buluntular insanın serüveni ile ilgili olduğu yorumunu getiriyor. Karahantepe’de bugüne kadar özel amaçlarla inşa edilmiş ve kamusal yönleri öne çıkan yapılar ve günlük yaşamın izlerini barındıran çok sayıda kulübe, yüzeyleri hayvan betimleriyle süslenmiş "T"biçimli dikili taşlar, hayvan ve insan heykelleri gibi çok sayıda buluntu açığa çıkarıldı. Göbeklitepe ne kadar büyüleyici ise Karahantepe’nin de bambaşka bir büyüleyiciliği var. Tarih öncesi insanın yaşamının renkli olduğu, doğa ile barışık olduğu, sembolik yönlerinin ve yapı mühendisliğinin güçlü olduğu görülüyor.

Karahantepe Kazıları

Karahantepe’de birbirinden farklı 4 bölge bulunuyor. Bunlar:

AB Yapısı: Ana kaya içine 8×6 metre boyutlarında oyulan AB Yapısı’nın özel amaçlar için inşa edildiği düşünülüyor. Yapının uzun duvarının ortasında bir insan başı yer alıyor. Boyun kısmı bir yılanı andırır biçimde kayadan çıkan başta bir erkek betimlenmiş. Bu başın karşısında ön sırada dört, arka sırada altı adet fallus biçimli dikilitaşlar yerleştirilmiş. Yapıya bir kenarından merdiven ile iniliyor diğer kenarından ise başka bir merdiven ile çıkılıyordu. Tüm bunlar kapsamında yapının ritüelistik bir işlevinin olduğu düşünülüyor.

AD Yapısı: 23 metre çapında olan AD Yapısı’nın büyük bir kısmı ana kayaya oyularak inşa edilmiş. Yapının duvarları arasına dikilitaşlar yerleştirilmiş. Bu dikilitaşların arasında iki basamaktan oluşan sekiler yapılmış. Ancak bazı dikilitaşların arasındaki bölümler diğerlerinden farklı. Dolayısıyla farklı alanları farklı işlevler için kullanılmış olabilir. Bu yapıdan aynı zamanda AB Yapısı’na da geçiş sağlanıyordu. Bu yüzden bu iki yapının, bir kompleksin bölümleri olduğu düşünülüyor. Daha sonra yapının kısmen tahrip edildiği ve çevreden taşınan topraklarla kasıtlı olarak gömüldüğü anlaşılıyor.

AA Yapısı: Bitişiğindeki AB Yapısı gibi anakaya içerisine oyulmuş bu yapı, oval planlı inşa edilmiş ve batı kenarı boyunca bir seki yapılmış. Bu sekiye dışarıdaki yüzeyden iki basamak ile iniliyor. Sekinin yüzünde, boydan boya uzanan bir yılan betimi ile onun bitiminde basamakların hemen altına denk gelecek şekilde bir tilki betimi yapılmış. Yapının yaklaşık yarısı daha derin olduğu için henüz yapı inşasının tamamlanmamış olduğu düşünülüyor.

AC Yapısı: Yine anakaraya oyularak yapılmış bir yapı olan AC Yapısı’nın güney duvarı boyunca bir seki yer alıyor. Bu yapı da çağdaşı diğer yapılar gibi kasıtlı olarak doldurularak gömülmüş. Bu doldurma işleminin son aşamasında yassı taşlar kullanılmış.

Bugüne kadar alandan 250’den fazla "T" şeklinde dikilitaşın gün yüzüne çıkarıldığı biliniyor. Çok yoğun bir yerleşim alanı olduğu, kazı yapılan her yerde bulunan kalıntılardan anlaşılıyor. Dikilitaş, yapı duvarları çok sık görülüyor ve yürürken yerde pek çok çakmak taşı da bulmak mümkün. Bu çakmak taşları bölgenin yaklaşık olarak 1.500 yıl boyunca kullanıldığını ifade ediyor. Karahantepe’deki kazılar henüz bir bölgede yapılıyor, daha kazılacak çok yer var ve çalışmaların epey uzun zaman alacağı öngörülüyor.

Karahantepe’nin Keşfi

Karahantepe ilk kez 1997 yılında Bahattin Çelik tarafından "Doğu ve Güneydoğu Anadolu İlleri Kültür Envanteri Projesi" kapsamında keşfedildi ve 2019 yılında İstanbul Üniversitesi tarafından kazılmaya başlandı. Kazı çalışmalarının başkanı ise Prof. Dr. Necmi Karul, Göbeklitepe’de daha yapılacak çok iş olduğunu ve Göbeklitepe’nin daha iyi anlaşılması için Karahantepe’nin önemli olduğunu ifade ediyor.

Karahantepe ile Göbeklitepe Arasında Ne Farklar Var?

Göbeklitepe ile eşdeğer tarihlerde olduğu veya daha eski dönemlere gidilebileceği düşünülen Karahantepe'de, neolitik dönemlere ait insan ve hayvan heykelleri dikkat çekiyor. Aynı zamanda çalışmalar devam ederken anakayaya oyulmuş çukur tabanlı yapıların da keşfi ile buranın aslında insanlar için bir yerleşim yeri olarak kullanılmış olabileceği ihtimalini destekliyor. Göbeklitepe’de ağırlıklı olarak hayvan figürlerinin olduğu büyük taş dikitler bulunurken, Karahantepe’de insan figürlerinin yer aldığı çok sayıda dikit olduğu çalışmalarla gün yüzüne çıkarıldı. Karahantepe’de en çok dikkat çeken keşif ise yaklaşık 50 cm çaplı, ana kayaya oyulmuş heykel başı.

Göbeklitepe’de bulunan tapınaklar, kurban sunum çanakları, oldukça büyük yapılmış sunaklar var iken Karahantepe’de insanların günlük yaşamlarını idame ettirmekte kullandıkları yapıların olması bir yapının kutsal bir alanken, diğer bir yapının ise daha çok kamusal yapıda kullanıldığını gösteriyor. Göbeklitepe ile benzer bir coğrafyada yer alan Karahantepe, Göbeklitepe’ye yaklaşık 40 km mesafede bulunuyor. Harran ovasının içerisinde yer alan her iki kazı alanında farklı ekipler çalışma yapıyor. Uzmanlara göre bu keşif özellikle Göbeklitepe’yi anlamamız konusunda yol gösterici olabilir. Birbiri ardına yapılmış olan bu alanlar, hem bölgenin şartlarını, hem çağın şartlarını hem de insanlığın gelişimini yorumlamakta bizlere rehber olacaktır. Göbeklitepe’de bulunmuş olan dikilitaş ve motifler, Karahantepe’de bulunan aksesuar ve motiflere göre günümüze ortalama 200-300 yıl kadar daha yakın olarak tarihleniyor.

TC Kültür ve Turizm Bakanlığı, Vikipedi, Oggusto, Karahantepe Academic Makale İncelemeleri

 

 

Göbeklitepe'den sonra keşfedilmişti! Tarihi sit alanı hakkında bilinmeyenler...

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.