Cumhurbaşkanı Erdoğan: 14-28 mayıs ve 31 mart parlamenter sisteme dönüş kapısını kapattı

Yerel seçimlerin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlık yaptığı ilk kabine toplantısı sona erdi. Kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "14-28 Mayıs seçim sonuçları parlamenter sisteme dönüş kapısını kapattı." dedi. Erdoğan, enflasyonla mücadelede tavırlarının kalıcı refah artışını sağlamak olduğunu söyledi. İsrail ile ticaret konusunda gelen eleştirilere de sert yanıt veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hükümetimiz çok haksız ithamlara maruz kaldı. Jet yakıtı konusunda Türkiye'ye iftira atanları asla unutmayacağız." ifadelerini kullandı.

5

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlık yaptığı kabine toplantısı, yerel seçimin ardından ilk kez gerçekleşti.

Kabine toplantısı 3 saat sürdü.

Toplantı sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan kameraların karşısında açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14-28 Mayıs ve 31 Mart seçim sonuçlarının parlamenter sisteme dönüş kapısını kapattığını belirtti.

Enflasyonla mücadelede tavırlarının kalıcı refah artışını sağlamak olduğunu söyleyen Erdoğan, "Seçim ekonomisi uygulamayarak milletimize karşı sorumluluğumuzu yerine getirdik." diye konuştu.

İsrail ile ticaret eleştirilerine sert yanıt veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Jet yakıtı konusunda iftira atanları asla ve asla unutmayacağız. Türkiye katliamların çok öncesinde askeri amaçla kullanabilecek hiçbir malzemenin satışına izin vermemiştir." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran-İsrail gerginliği ile ilgili de "13 Nisan gecesi yüreklerimizi ağzımıza getiren gerilimin birinci müsebbibi Netanyahu ve gözünü kan bürümüş yönetimidir." dedi.

Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

Ramazan Bayramını da ruhuna uygun şekilde kırgınlıkları giderdiğimiz, birlik ve beraberliğimizi perçinlediğimiz bir kardeşlik şölenine dönüştürdük.

İdari izinle birlikte 9 güne çıkardığımız bayram tatili boyunca ciddi bir araç trafiği yaşandı. Kara, hava ve demir yollarımızı kullanan kişi sayısı 120 milyonu geçti. Gerek yollarımızın kalitesi gerekse emniyet birimlerimizin aldığı tedbirler sayesinde bu yoğun süreci geçmiş yıllara göre az bir kayıpla atlattık. Muhalefetten gelen eleştirilere rağmen hizmete aldığımız köprülerin ve otoyollarımızın trafiği ne kadar rahatlattığını bir kez daha görmüş olduk.

Sadece Osmangazi Köprümüzden 5 Nisan-14 Nisan arasında geçen araç sayısı 941 bini aştı. İstanbul Havalimanında 2 milyon 213 bin yolcuya hizmet verildi. Antalya Havalimanımız 14 Nisan Pazar günü 11 bin 260 yolcuyla 2024'ün en yüksek rakamına ulaştı. Yüksek hızlı trenlerle 1 milyon insanımız seyahat etti. Benzer rakamlar diğer ulaştırma projelerimiz için de geçerlidir. Kamu-özel işbirliğiyle devletin kasasından tek kuruş çıkmadan hayata geçirdiğimiz projelerimizin milletimizin hayatını kolaylaştırma yanında ülkemiz ekonomisine de katkı sağlamasından memnuniyet duyuyoruz.

ANTALYA'DA TELEFERİK FACİASI

Teleferik faciasıyla hepimizin yürekleri dağlanmıştır. Bu elim kazada 174 insanımız kabinlerde saatlerce mahsur kaldı. AFAD ve silahlı kuvvetlerimiz başta olmak üzere yoğun gayretler neticesinde 23 saat süren tahliye operasyonuyla 174 vatandaşımızın tamamını kurtardık. Kurtarma çalışmalarını sürdüren 2 bin 200'den fazla personelimize teşekkür ediyorum. Yaşanan olayla ilgili ihmali, kusuru ile ilgili yargımız harekete geçmiş bir ön rapor hazırlanmıştır. Soruşturma kapsamında 5 kişi tutuklanmış, 8 şüpheli hakkında adli kontrol kararı verilmiştir.

Ana muhalefet partisi yöneticilerinin daha olayın ilk anından itibaren hadiseyi sulandırma, asıl sorumluları koruma çabaları gözlerden kaçmamıştır. Maalesef aynı vicdansızlığın bayramdan hemen önce Beşiktaş'ta yaşanan yangın faciasıyla ilgili de sergilendiğini gördük. İhmaller ve skandallar zincirinin bir sonucu olarak, rızkının peşindeki 29 emekçi kardeşimiz İstanbul'un göbeğinde hayatını kaybetti. Ancak ne sendikalardan ne basın yayın kuruluşlarından ne de muhalefet cephesinden kayda değer hiçbir tepki gelmedi. Güya hak, hukuk ve adalet adına Van'a koşanlar, Beşiktaş'ta göz göre göre can veren işçiler için tek bir adım dahi atmadılar. Bunun adı sadece vicdansızlık değil, aynı zamanda iki yüzlülüktür.

Hiç kimse siyasi kimliğini öne sürerek, sorumluları adaletten kaçıramaz. Hem Antalya'daki hem de Beşiktaş'taki cinayetlerin faillerinin yargıya hesap vermesi için üzerimize düşeni yapacağımızın bilinmesini özellikle istiyorum. Birilerinin ihmali veya sorumluluğu dolayısıyla benzer acıların tekrar yaşanmaması için Çalışma, Turizm ve İçişleri bakanlıklarımız vasıtasıyla tedbirlerimizi ve denetimlerimizi daha da yoğunlaştıracağız.

Bir süredir istisnasız her seçim öncesinde tedavüle konulan 'son seçim' propagandasının 31 Mart'la beraber tamamen safsatadan ibaret olduğu anlaşılmıştır. Türkiye, tüm menfi kampanyalara rağmen, bir seçimi daha alnının akıyla, dünyaya örnek olacak bir olgunlukla gerçekleştirmiştir. 31 Mart seçimleri son 22 yıldaki 18'inci demokrasi bayramı olarak siyasi tarihimize geçmiştir. 31 Mart seçimlerinin ilk kazananı sandıktır, sandığın namusu ve itibarıdır. Rüştünü, gücünü ve yetkinliğini tartışmasız bir şekilde tekrar ispat eden Türk demokrasisi, bu seçim sürecinin en büyük galibidir. Bunu ülkemiz, milletimiz ve gelecek kuşaklar adına kıymetli bir kazanım olarak görüyorum. Muhalefetin de artık bu konuda gerekli dersi çıkaracağını, bir daha böyle temelsiz, basit ve demokrasimize faydadan çok zarar veren argümanların arkasına sığınmayacağını ümit ediyorum.

"14-28 MAYIS SEÇİMLERİ PARLAMENTER SİSTEME DÖNÜŞ KAPISINI KAPATTI"

14-28 Mayıs seçimleriyle de parlamenter sisteme geri dönüş tartışmaları bir daha açılmamak üzere yine milletimiz tarafından kapatılmıştır. Siyaset kurumunun, eskiye dönüş tartışmalarıyla vakit kaybetmek yerine mevcut sistemin daha da iyileştirilmesine mesai harcamasının Türkiye için çok daha faydalı olacağına inanıyorum. Böyle bir adım atılması halinde uygulamadaki 6 yıllık tecrübeler ışığında biz de bu sürece gerekli katkıyı sunmaktan memnuniyet duyarız.

MİLLİ GELİR 1.1 TRİLYONU AŞTI

Türkiye olarak yakın çevremizdeki gerilimlerin ve çatışmaların etkisiyle bu olumsuzlukların yansımalarını hissediyoruz. Bölgesel krizleri yönetirken diğer taraftan da ekonomideki yol haritamıza bağlı kalıyoruz. Geçen sene uygulamaya koyduğumuz Orta Vadeli Program'ın sonuçlarını görmeye başladık. Tarihimizde ilk kez milli gelirde 1.1 trilyon doları aşmış olduk. Satın alma gücü paritesine göre dünyanın en büyük 11. ekonomisiyiz. 2024'ün ilk çeyreğine ait veriler ihracatın büyümemize katkı sağladığını ortaya koyuyor. Mart ayı ihracatımız ise 22 milyar 578 milyon doları buldu. Bu rakamla en yüksek 3. mart ayı ihracat değerine ulaştık. İhracatın ithalatı karşılaşma oranı yüzde 75'i yakaladı. İhracatın da pozitif etkisiyle büyüme oranımızın yıl sonunda yüzde 4'e yaklaşacağına inanıyoruz.

ENFLASYONLA MÜCADELE

Dün açıklanan şubat ayı rakamlarına göre istihdam mevsim etkilerinden arındırıldığında 32.4 milyona ulaştı. Bizim de sorunumuz enflasyon baskısıdır. emeklilerimiz başta olmak üzere enflasyonun yol açtığı sıkıntıları biliyoruz. Bu konuda tavrımız enflasyonu düşürerek kalıcı refah artışını sağlamaktır. Seçim ekonomisi uygulamayarak milletimize karşı sorumluluğumuzu yerine getirdik. Bu kararlı duruşumuzun Türkiye ve Türk ekonomisi için ne kadar kıymetli olduğunu zamanla hep birlikte iyi göreceğiz. Yıllık enflasyonun senenin ikinci yarısından itibaren düşüşe geçmesini bekliyoruz. Uyguladığımız politikaların etkisiyle cari açıkta daralma başladı. Ocak ayında yıllık cari açık 15 milyar dolar azaldı. Altın ve enerji hariç tutulduğunda 34,6 milyar dolarlık cari fazla gerçekleşti.

İSRAİL TEPKİSİ

Gazze krizinin ilk gününden itibaren ateşin bölgeye yayılma riskine dikkat çektik. Gerilimin daha fazla tırmanmaması için de her seviyede yoğun gayret gösterdik. Türkiye, bugün yola çıkan 3 bin 774 tonluk 9'uncu iyilik gemisiyle birlikte Gazze'ye en fazla insani yardım yapan ülke konumunu perçinlemiştir.

Hükümetimiz maalesef çok haksız, insafsız ithamlara maruz kalmıştır. Özellikle böyle olmadığını bildikleri halde jet yakıtı konusunda iftira atanları asla ve asla unutmayacağız. Türkiye katliamların çok öncesinde askeri amaçla kullanabilecek hiçbir malzemenin satışına izin vermemiştir. 13 sene önce çatışmalar ilk başladığında Suriyeli komşularımıza nasıl kucak açtıysak Ukrayna'da savaştan kaçanlara nasıl sırtımızı dönmediysek Sudan'daki kardeş kavgasını bitirmek için nasıl kendimizi paraladıysak Gazze krizinde kardeşlik vazifemizi hakkıyla yerine getirmeye devam edeceğiz.

İRAN-İSRAİL GERGİNLİĞİ

Hafta sonu yaşanan hadiseler hem batının çifte standartlı tutumunu hem de tüm bölgeyi sarabilecek savaş ihtimalinin çok uzak olmadığını göstermiştir. Problemin kaynağı doğru tespit edilmelidir. Sadece 13 Nisan gecesine bakarak değerlendirmede bulunmak hakkaniyetli olmayacaktır. 7 Ekim'den bu yana İsrail hükümeti ateşi bölgeye yaymak için provokatif adımlar atmaktadır. İsrail'in Şam'daki İran büyükelçiliğini hedef alması bardağı taşıran son damla oldu. Birkaç ülke dışında tepki veren çıkmadı. İran'ın cevabı karşısında hemen kınama yarışına girdiler. Oysa burada öncelikle kınanması gereken Netanyahu'nun tam kendisidir. Gazze'de kadın çocuk bebek demeden 34 binden fazla masumu katleden, basın mensuplarını öldüren, okulları, kiliseleri, camileri, tam 193 gündür gözleri önünde soykırım uygulayan tüm bunlarla birlikte kamuoyu baskısını azaltmak için her türlü şımarıklığı sergileyen Netanyahu'dan başkası değildir. Şurası tartışmasız bir gerçektir, 13 Nisan gecesi yüreklerimizi ağzımıza getiren gerilimin birinci müsebbibi Netanyahu ve gözünü kan bürümüş yönetimidir.

Türkiye olarak son 2 gündür Gazze'deki katliamların geri plana itilmemesi için temaslarımı artırdık. Bizim de dün Katar Emiri ile görüşmemiz oldu. Tüm tarafların şu hakikatin idrakinde olması gerekiyor. Gerilimde sürekli el yükselterek hiçbir yere varılmaz. Ateşe körükle gitmenin de Netanyahu yönetimini sürekli şımartmanın da hiç kimseye hayrı dokunmaz.

193 gündür ortada tek bir mağdur vardır o da mazlum Gazze halkıdır. İslam alemi başta olmak üzere sorumluluk sahibi herkes artık seslerini daha fazla yükseltmelidir. Elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.