ŞANLIURFA - Urfa Emek ve Demokrasi Platformu tarafından 78 kişinin öldüğü Grand Kartal Otel’de yaşanan yangın faciasına ilişkin Rabia Meydanı’nda basın açıklaması düzenlendi.
Açıklamayı, Urfa Emek ve Demokrasi Platformu dönem sözcüsü Kemal Yüksekkaya okudu.
Yangında 78 kişinin hayatını kaybettiğini, çok sayıda kişinin ise yaralandığını hatırlatan Yüksekkaya, yaşanan facianın bir ihmal ve denetimsizlik sonucu gerçekleştiğini vurguladı.
Yüksekkaya, bu tür trajedilerden ders çıkarılması gerektiğini vurgulayarak, benzer faciaların önlenmesinin büyük bir önem taşıdığını belirtti.
Yüksekkaya, yangın sonrası kamuoyuna bilgi verilmesinin geciktiğini ve yetkili makamların ihmallerini eleştirdi.
Devlet yetkililerinin sorumluluktan kaçmaya çalıştığını belirten Yüksekkaya, “Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi’nde bulunan bir tesiste çıkan yangında açıklandığı kadarıyla 78 yurttaşımız yaşamını yitirmiş çok sayıda yurttaşımız da yaralanmıştır. Urfa emek ve demokrasi platformu olarak bu elim olayda hayatını kaybedenlerin ailelerine ve yakınlarına başsağlığı diliyor, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Öncelikle ahşap malzemeden yapılı yanıcı madde ile döşenmiş, yangın merdiveninin olup olmadığının bile tartışmalı halde olduğu, en son ne zaman, kim tarafından denetlendiği belli olmayan bir yapıda göz göre göre yaşananların kader değil, katliam olduğunu belirtiyor; maden ocaklarında, yurtlarda, orman yangınlarında, işçi cinayetlerinde ve depremlerin sonucunda sayısız defa tanık olduğumuz üzere ilk iş olarak yayın yasağı getirilmesinin ve devletin tüm yetkililerin sorumluluktan kaçmaya çalışmasının gerçeklerin üzerini kapatmaya yönelik olduğunun altını çiziyoruz.” dedi.
YÜKSEKKAYA: BU TÜR FELAKETLER NE BİR KADERDİR NE DE BİR TESADÜF
Yangın sonrası kamuoyuna bilgi verilmesinin geciktiğini ve yetkili makamların ihmallerini eleştiren Yüksekkaya, şu ifadelere yer verdi:
“Yangın sonrası kamuoyuna bilgi verilmesinin geciktiğini ve yetkili makamların ihmallerini eleştiren Yüksekkaya, “Yaşanan can kayıplarının sorumlularının başta siyasal iktidarın rant ve talana dayalı neoliberal politikaları ile cezasızlık ve kuralsızlık politikası olduğu ortadayken, devlet kurumlarının, organlarının nasıl da işlevsiz hale getirildiği, nitelikten uzaklaştırıldığı, kamu hizmetlerinin piyasaya açılmasının nasıl ölümcül sonuçlar doğurduğunu yangın sonrasında en acı haliyle görüyoruz. Bu tür felaketler ne bir kaderdir ne de bir tesadüf. Bunlar, kâr hırsıyla hareket eden sermaye sınıfının ve onu denetlemekten bilerek kaçınan siyasal iktidarın yarattığı yapısal bir sorun, kapitalist sistemin kanlı yüzüdür. Öyle ki; kamuoyuna ihmallere ilişkin bilgi vermekle görevli resmi makamlar, iktidar partisinin kabine toplantısı bitmeden bir açıklama dahi yapamamış, İçişleri Bakanlığı ancak akşam saatlerinde yangının söndürüldüğünü ve kimlik tespitinin sürdüğünü açıklamıştır. Bu noktada gerçek sorumluların denetim görevini yapmayan kurum ve kuruluşlar ile yurttaşların can güvenliğini hiçe sayan, kar hırsıyla güvenlik tedbirlerini almaktan imtina eden sermaye sahipleri olduğu, devleti şirket gibi yönetmekle övünenlerin, devletin denetim görevini şirketlere devredenlerin, ne kadar sorumluluktan kaçmaya çalışsalar da bu ihmaller zincirinin ana halkasını oluşturduğu bir kez daha açığa çıkmıştır.”
“BU SORUMLULUĞUN YERİNE GETİRİLMESİ AHLAKİ BİR ZORUNLULUKTUR”
Bu tür trajedilerden ders alınması gerektiğini vurgulayan Yüksekkaya, benzer faciaların önlenmesinin son derece önemli olduğunu ifade ederek, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Kamu kurumları, işletmeler ve denetim mekanizmaları bütünlüklü bir şekilde insan hayatını koruma sorumluluğunu üstlenmelidir. Bu sorumluluğun yerine getirilmesi, yalnızca yasal değil, ahlaki bir zorunluluktur. Kamusal denetimin şeffaf bir şekilde yürütülmesi ve tüm süreçlerin kamuoyuyla paylaşılması, yaşam hakkı ve güvenin yeniden tesis edilmesi açısından hayati önemdedir. Güvenli bir yaşam hakkı, her bir yurttaşın en temel hakkıdır. Bu hak, sorumluluk sahibi tüm kurumlar tarafından korunmalıdır. Yaşam hakkının öncelikli olduğu, kamusal güvenliğin esas alındığı bir düzeni hep birlikte inşa edebiliriz. Bugün mücadele etmek, gelecekte benzer acıların yaşanmasını önlemenin en önemli yoludur. Yaşanan felaket, yalnızca bir tesiste değil, bu düzenin her bir köşesinde süregelen çürümüşlüğün bir ürünüdür. Bu çürümüşlüğü değiştirmek, örgütlü mücadeleyle mümkündür.”
“İŞLETMELERDE GÜVENLİK STANDARTLARININ ARTTIRILMALI”
Benzer faciaların yaşanmaması için çağrıda bulunan Yüksekkaya, son olarak şunları söyledi:
“Kamu denetim mekanizmalarının güçlendirilmeli, işletmelerde güvenlik standartlarının arttırılmalı, acil durum önlemlerinin düzenli olarak denetlenmeli ve uygulamaya konulmalı, güvenlik tedbirlerine ilişkin farkındalık çalışmaları arttırılmalıdır. Urfa emek ve demokrasi platformu olarak tekrardan hayatını kaybedenlerin ailelerine ve yakınlarına başsağlığı diliyor, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Tüm ülkemizi yasa boğan bu acı olayın takipçisi olacağımızı, tüm sorumlular yargı önünde gerekli cezayı alana kadar mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz!”
0 Yorum