Neredeyse 2 yıldır devam eden İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırımına Şanlıurfa’dan tepkiler devam ediyor.
Daha önce Filistin ve Gazze için birçok eylem gerçekleştiren Kitap Vakfı, dün yine Dergah Camii önünde toplanarak, basın açıklaması düzenledi.
Basın açıklamasını Kitap Vakfı Başkanı Av. Mustafa Fuad Balıkçı okudu. Balıkçı açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
BALIKÇI: ŞEHİT SAYISI 62 BİNE YAKLAŞTI
“Allah’u Teala Maide Sûresi’nin 54. ayetinde şöyle buyurur. “Ey iman edenler! İçinizden kim dininden dönerse bilsin ki, Allah, müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve zorlu, kendisinin onları seveceği, onların da kendisini seveceği bir topluluk getirirki onlar,Allah yolunda savaşır ve hiçbir kınayıcının kınamasından da çekinmezler. Bu, Allah’ın dilediğine verdiği bir lütuftur. Allah, lütfu geniş olan ve herşeyi bilendir.”
Bugün, hakikatin ortaya çıkarılmasından rahatsız olanları, rahatsız etmek için, tekrar meydanlardayız. Zalimleri lanetlemek, işbirlikçileri ifşa etmek, bir şey yapamamanın kahrını yaşayan sessiz kitleleri harekete geçirmek, mazlum ve izzetli Filistin halkıyla dayanışmamızı, güçlü bir şekilde, yeniden haykırmak için tekrar bir aradayız.
İşgalci İsrail rejimi ve Amerika’nın, Filistin halkına karşı gerçekleştirdikleri planlı ve kapsamlı soykırımın 674. günündeyiz. İkinci yılını doldurmak üzere olan soykırımda, bugüne kadar tespit edilebilen şehit sayısı, 62 bine yaklaştı, yaralı sayısı yüz binleri aştı, ayrıca enkaz altından hâlâ çıkarılamayan on binlerce ceset ve kayıp Filistinli var.
MÜSLÜMANLARIN İLK KIBLESİNİN HARİMİ İSMETİNİ ÇİĞNEDİLER
İşgalci rejim, iki gün önce, Gazze’nin tamamen işgal edileceğini açıkladı. Bu aslında malumun ilamından başka bir şey değildir. Siyonistlerin kendilerini diğer insanlardan üstün gördüklerini, dünya barışını ve uluslararası hukuk düzenini pervasızca çiğnemeyi adet haline getirdiklerini gösteren, yeni bir küstahlıktan başka bir şey değildir.
İşgalci rejimin bazı bakanları bir hafta önce, Mescid-i Aksa’ya baskın düzenleyerek, o necis varlıkları ve benlikleriyle, Müslümanların ilk kıblesinin harimi ismetini çiğnediler. İşgalci rejim, son üç aydır, şeytanın bile aklına gelmeyecek bir alçaklıkla, yardım sıralarında bir paket gıda almayı bekleyen binlerce Filistinliyi katletti ve 10 binden fazlasını yaraladı.
Siyonistler, yardımların Filistin halkına ulaşmasını engelleyerek, çoğu çocuk olan yüzlerce Filistinlinin, açlıktan ölmesine sebep oldu. İşgalci Siyonistler, bugüne kadar binlerce Filistinli sağlık personelini, yüzlerce sivil savunma çalışanını, basın mensubunu ve insani yardım gönüllüsünü katletti. Ayrıca yüzlerce okul, üniversite ve eğitim kurumu, cami, hastane ve sağlık merkezini tamamen tahrip etti.
“BU ZULÜMLER OLURKEN TÜRKİYE NE YAPTI”
Peki,zalimler başta Müslümanlara, sonra da bütün insanlığa karşı, bu kadar büyük zulümleri,açık seçik işlerken, genelde İslam dünyası ve özelde Türkiye ne yaptı ve hâlen ne yapıyorlar?
Bu sorunun cevabını kısa bir zaman önce Ebu Ubeyde vermiş ve biz de bir önceki buluşmamızda onun açıklamasını, olduğu gibi paylaşmıştık.
Ebu Ubeyde’nin;
“Düşman, dünyanın en zalim güçleri tarafından durmaksızın silah ve mühimmatla destekleniyor. Buna karşın, ümmetimizin yönetimleri ve güç odakları ise sadece seyrediyor, Gazze’de on binlerce kişi katledilirken, insanlar aç, susuz ve ilaçsız bırakılırken, hiçbir şey yapmıyorlar.
Bu Nazi zihniyetli cani düşman, bu soykırımı ancak cezasız kalacağını bilerek, sessizlik garantisini elde ederek ve ihanetinizi satın alarak, gözlerinizin önünde gerçekleştirebilirdi. Bu akan kanın sorumluluğundan, kimseyi muaf tutmuyoruz. Herkes, sahip olduğu imkân ve gücü oranında sorumludur.
Bu cephe, büyük Arap ve İslam partilerinin, rejimlerinin ve güçlerinin, ne yazık ki, artık zalimlerin vitrinine dönüşüp, özgür gençleri ve halkları, sadece uyuşturucu gibi söylemlerle oyaladığını, açıkça ortaya koydu. Bu yapılar, ümmetin en temiz ve en kutsal davasına ihanet etmiş, aciz kalmış ve samimiyetsiz davranmıştır.
Tarihe not düşerek ve büyük bir acıyla şunu söylüyoruz: Ey İslam ve Arap dünyasının liderleri, ey siyasi partileri, seçkinleri ve âlimleri! Sizler, Allah katında bizim hasımlarımızsınız. Sizler, her yetim çocuğun, her dul kadının, her yerinden yurdundan edilmiş, acı çekmiş, yaralanmış ve aç bırakılmış insana karşı sorumlusunuz. On binlerce masumun kanı, sizin sessizliğiniz nedeniyle, omuzlarınıza yüklenmikştir”
Ebu Ubeyde’nin sitem ve uyarı dolu bu sözleri, halen kulaklarımızda ve vicdanlarımızda yankılanıyor.
İŞGALCİ REJİME YAPTIRIM UYGULANMASI VE CEZALANDIRILMASI GEREKİRDİ
Tahrif ettikleri Tevrat’tan uydurdukları sapkın efsanelere göre hareket eden işgalci rejim, hiçbir zaman Filistin halkına insan gözüyle bakmamış, ilk günden itibaren hiçbir kural tanımayacağını ve Gazze halkını gıdasız, susuz ve elektriksiz bırakarak topluca katledeceğini küstahça açıklamıştı.
Nitekim işgalci rejim bu dediklerini hayata geçirmiş, Gazze halkına soykırım uygulamış, konu Güney Afrika devleti tarafından Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taşınmış ve bu mahkeme soykırım emrini verenler hakkında tutuklama kararı çıkarmıştı.
Siyonistler,kendisiyle ateşkes ve barış görüşmelerini yürüttükleri bir zamanda İsmail Heniye’yi alçakça bir suikastla şehit etmişlerdi. İşgalci rejim Lübnan, Yemen, Suriye ve İran’a, saldırmış, İran’ın Suriye’deki elçilik binasını bombalamış ve binlerce masumu katletmişti. Uluslararası hukukun asgari düzeyde bile işlemesi halinde, işgalci rejime yaptırım uygulanması, müdahale edilmesi ve cezalandırılması gerekirdi.
“FİLİSTİN DOSTLARI HAKKINDA ONLARCA SORUŞTURMA BAŞLATILDI”
Türkiye bu işgalci rejime petrol sevk etmeye, halen devam ediyor, İşgalci rejimle siyasi ve diplomatik ilişkileri halen devam ettiriyor, Hileli yollarla, Filistin ve 3. ülkeler üzerinden ticarete halen devam ediyor, Kürecik ve İncirlik üsleri ile Amerika ve İsrail’e istihbarat ve diğer kritik hizmetleri sunmaya halen devam ediyor.
Soykırımı tanıma ve çifte vatandaşlık sahibi olup da işgalci rejim saflarında savaşan katillerin cezalandırılması gibi Filistin’le ilgili konularda meclise sunulan onlarca önerge iktidar cenahının oylarıyla reddedilmiştir.
Aksa tufanından sonra, ülkemizde düzenlenen fuarlarla, işgalci rejime silah temin eden şirketlere, soykırımda kullanılan silahların reklamını ve satışlarını yapma imkânı verilmiştir.
Bunlar yetmiyormuş gibi, bu konuları gündeme getiren Filistin dostları hakkında onlarca soruşturma başlatılmış, çok sayıda kişi hakkında gözaltı ve tutuklama kararları verilmiştir.
IDEF 2025 Savunma Sanayi Fuarı’nda işgalci rejimi, ona silah sağlayan şirketleri ve işbirlikçilerini protesto ettiği için İsmail Çelik isimli kardeşimiz yaklaşık 20 gündür tutukludur.
Dün Ankara’da Filistin lehine etkinlik yapan 5 kardeşimiz gözaltına alınmışlardır.
Filistin protestoları nedeniyle gözaltına alınan kardeşlerimizin bir an önce serbest bırakılmalarını ve tutuklu olan kardeşlerimizin de bir an önce tahliye edilmelerini istiyoruz.
“İNSANLIK DEĞERLERİ YERLE BİR OLMUŞ, DUYGULAR KÖRELMİŞ”
Aksa Tufanı, İkinci Dünya Savaşı'nın sadece İslam dünyasını parçalayıp dağıtmakla kalmadığını, aynı zamanda kimliğimizin köklerine kadar nüfuz ederek, dünyayı siyonizmin kölesi haline getirdiğini de göstermiştir.
İnsanlık değerleri yerle bir olmuş, duygular körelmiş, artık masumların kanı hiçbir anlam ifade etmemektedir. Araplar ve Müslümanlar açısından ise tablo; benzeri görülmemiş bir yok oluşu, zayıflığı ve ihaneti gözler önüne sermiştir. Bu zillet ancak ihanetle yoğrulmuş mevcut küresel sistemin yıkılmasıyla sona erebilir.
Bütün dünya bir avuç Filistin halkına savaş açmış durumda ama kimse meselenin özüne, yani işgale dikkat çekmemektedir. Asıl mesele, Filistin’in özgürleştirilmesi, halkların kendi kaderini tayin etmesi ve işgalin sona erdirilmesidir. Çünkü sorunun kökeni budur.
“AKSA TUFANI, BİZE, TÜRKİYE’NİN GERÇEK MANADA BAĞIMSIZ OLMADIĞINI GÖSTERDİ”
Günümüzde bir devletin bağımsızlığı, küresel hegemonya ile ilişkileriyle yakından ilgilidir. Uluslararası Para Fonu (IMF) ve diğer uluslararası kuruluşlar, kendilerine tabi olmayan herhangi bir hükümeti düşürebilecek ya da vasi atayabilecek güce sahiptir.
Aksa Tufanı, bize, birçok ülke gibi Türkiye’nin de, gerçek manada bağımsız olmadığını, bir kez daha göstermiştir. Tek amaçları iktidarda kalmak, dünya nimetlerinden sonuna kadar nemalanmak ve lüks bir hayat yaşamak olan devlet erkânı, iktidarda kalmanın İsrail'in ve dolayısıyla küresel güç merkezlerinin desteğine bağlı olduğunun farkındadır.
Bu nedenle bu mücadele sadece Filistin halkının hayatta kalma mücadelesi değil, aynı zamanda kendimizin de bağımsızlık mücadelesidir. Rabbim hepimize, içinde bulunduğumuz sorunu doğru bir şekilde idrak etmeyi nasip etsin, bu sıkıntıdan kurtulmak için güçlü bir irade, basiret ve cesaret versin.


0 Yorum