Coşkun: 12 Eylül’ün açtığı yaralar tam anlamıyla kapanmış değil

Türkiye, demokrasi tarihinin en karanlık sayfalarından biri olan 12 Eylül 1980 askeri darbesinin 45. yılını geride bırakıyor. 

Yarım asra yaklaşan sürede toplumsal hafızada derin izler bırakan darbe, sadece siyaseti değil; hukuk, adalet, özgürlük ve insan onurunu da ağır şekilde etkiledi.

Memur Sendikaları Konfederasyonu (Memur-Sen) İbrahim Coşkun, 12 Eylül 1980 darbesinin 45. yılına dair bir açıklamada bulundu.

Darbe döneminde yüz binlerce vatandaş gözaltına alındı, işkencelere maruz kaldı, binlerce kişi sürgün edildi ve mesleklerinden ihraç edildiğini belirten Coşkun, “Düşünceleri nedeniyle mahkûm edilenlerin yanı sıra, gençler idam sehpasına gönderildi. Bu süreçte, devletin en temel görevi olan yaşama hakkının korunması silahların gölgesinde yok sayıldı; demokrasi ve hukukun yerini baskı, korku ve yasaklar aldı. Darbeciler, ‘düzeni sağlama’ gerekçesiyle yönetime el koyarken, aslında devletin temelini sarsarak hukuku askıya aldı. İnsan hakları ve demokrasinin evrensel değerleri hiçe sayılırken, özgürlükler kısıtlandı ve üniversitelerden basına kadar toplumun tüm kurumları baskı altına alındı. Bugün hâlâ yürürlükte olan 12 Eylül Anayasası, dönemin en kalıcı mirası olarak demokrasi önünde engel teşkil ediyor.” dedi.

COŞKUN: MİLLETİN DİRENİŞİ VE DEMOKRASİ MÜCADELESİ

Coşkun, “12 Eylül Referandumu ile darbecilerin gölgesi yıkılmaya başlanırken, toplumun özgürlük ve adalet talebi günümüzde de kendini gösteriyor. Son yıllarda atılan demokratikleşme adımları, Türkiye’nin ekonomik ve toplumsal gelişimiyle dünya sahnesinde daha güçlü bir konuma ulaşmasını sağladı. 45 yılın ardından 12 Eylül’ün açtığı yaralar tam anlamıyla kapanmış değil. Darbeciler tarafından oluşturulan bazı kurum ve kanunlar hâlâ yürürlükte olup, milletin önünde engel teşkil ediyor.” ifadelerini kullandı.