Devlet Bakanı ve Şanlıurfa Milletvekili adayı Faruk Çelik, Urfada yıllardır sorunların birikmesine gerekçe olarak ‘birlik olamama sorununu gösterdi. Urfaya geldiği günden bu yana hemen hemen tüm kamu ve sivil kurumları bir araya getirmeyi başaran Bakan Çelik, kentin yıllardır çözülemeyen bazı sorunlarını da çözmeyi başardığını ‘ben demese de ‘biz diyerek şu şekilde ifade etti: “Ayaküstü görüşmelerimizde iki şeyi bitirdik. Birincisi bin 600 kişilik bir şehir hastanesi bu sene ihalesi yapılacak. İkincisi, yaptığımız görüşmelerde Eyüp Nebi Mahallesine 200 yataklı hastane.”
SORUN BİRLİK OLAMAMA
İpekyoldan Cüneyd Altıparmakın sorularını yanıtlayan Bakan Çelik, Fakıbabanın durumuna ilişkin bir soruya, şehrin ihtilafla yönetilemeyeceğinin altını çizerek, “Şanlıurfanın kaybetmesini biz istemeyiz. Şanlıurfa zamanını en iyi kullanması gereken illerin başında geliyor. Zaman israfına tahammülümüz yoktur. Geçmişte yaşananlar yaşanmış. Valilik, Belediye, Bakanlık tüm sivil kuruluşlar ile beraber Şanlıurfaya hizmet için varız. Fakıbabanın geçişi, partiye katılışı bizim gündemimizde yok. Ama şunu belirtmek isterim ki Fakıbabanın projelerini dinledim. Yapacağımız hizmetlerimiz büyük ölçüde örtüşüyor.” yanıtını verdi.
İHTİLAFLAR ZAMAN KAYBETTİRİR
Daha Urfaya gelmeden Ankarada ilk duyduğu en önemli sorunun şehir içi ulaşım ve Abide Kavşağı olduğuna dikkat çeken Bakan Çelik, “İlk olarak Ankarada Abide Kavşağını, ulaşım sorununu duydum. Şehir ihtilafla yönetilmez… BDPli bir belediye başkanı yol istedi, bir başka partili üst geçit. Bunları da yapacağız. İhtilaflar zaman kaybettirir. Bizim belediyemiz olmayan yere büyükşehir yapmayalım gibi bir yaklaşımımız yok... Eski siyaset anlayışıdır bu… Birinci sırada Şanlıurfayı Büyükşehir Belediyesi yapacağız. Bu nedenle, Fakıbabanın partimize geçmesinden çok projeler ve hükümetin yapacağı işleri konuşmak gerekiyor.” diye konuştu.
RÖPORTAJ-CÜNEYD ALTIPARMAK/İPEKYOL
Öncelikle röportaj teklifimizi kırmayıp kabul ettiğiniz için İpekyol adına teşekkür ediyorum. Bursadan batının güzide kentinden kalkıp Şanlıurfaya gelmek, zor ve meşakkatli... Yalın bir soruyla başlamak istiyorum. Geldiğiniz için mutlu musunuz?
Mutluyum pek tabi. Çünkü biz hizmet insanıyız. Yani biz hizmetten zevk alan insanız. Hizmet alanı çok geniş burada... Tabi haliyle yorucu bir süreç… Gelmeden önce planladık, burada da programlamaya ve üretmeye başlayacağız. Urfayı avucumuzun içine aldık artık… Ne yapacağımızı biliyoruz… Dün mesela ayaküstü görüşmelerimizde iki şeyi bitirdik. Birincisi bin 600 kişilik bir şehir hastanesi bu sene ihalesi yapılacak. İkincisi, bugün yaptığımız görüşmelerde Eyyüp Nebi mahallesine 200 yataklı hastane ilave olacak.
Kararı bugün alındı sanırım, ben taahhütlerinizle ilgili taslakta görmemiştim?
Evet, bugün o kararı da aldık… Taahhütnamemiz o şekilde… Şanlıurfa bu ve benzeri hizmetleri çok alacak artık… GAP imkanları çok daha rasyonel kullanılacak, şehir içinde ilçelerdeki ihtiyaç alanları yaygın bir şekilde hizmet alanına dönüşecek. Hatta dönüşmeye başladı bile… Birkaç sene içerisinde Şanlıurfanın çehresi değişecek. Neden mutsuz olalım. Pek tabi mutluyuz… Türkiyenin önemli bir coğrafyası burası… Burası güçlendiği zaman hem bölge barışına katkı sağlar hem de insanların geleceğe ümitle bakmasını sağlar.
Kısa sürede hemen herkesle irtibata geçildi…
Evet, iletişimin önemli olduğunu hepiniz takdir edersiniz. Kim ne kadar iyi hizmet ederse etsin, bunu anlatamazsa ya da halkın istediğini anlayamazsa boşa çabalamış olur. Mesela halkın yönetim olarak en alt birimi yani muhtarların bürokrasiye tepkisi nedir? Hizmetleri algılaması nasıldır? Bunları birlikte görmemiz gerekmez mi? Ne yaptık, hem hizmetleri gördük, hem hizmetsizlikleri gördük. Bunun için bakın 20 Nisan da geldik neredeyse gitmediğimiz yer kalmadı, konuşmadığımız insan kalmadı.
Biraz önce Urfanın örnekliğine vurgu yaptınız, bölge barışından bahsettiniz. Buradan Türkiye gündeminde yer tutan açılım konusuna değinmek istiyorum. Bu süreçte sizde Bakan olarak aktif rol almıştınız. Demokratik açılım neyi hedefliyor, karşı çıkanlar neyi ıskalıyor ya da neyi görmemezlikten geliyor?
Demokratikleşmenin ilk ayağı ekonomik kalkınmadır. Bir ülke kalkınırsa, bir ülkenin fert başına düşen geliri artarsa, gelir dağılımı adaletli gerçekleşirse o ülke insanlarının talepleri büyük ölçüde yerine getirilmiş demektir. Ülkemizin zengin olmasını, iktisadi anlamda kalkınmasını istiyoruz ve çabalıyoruz. Bunu büyük ölçüde de başarıyoruz. Zenginleşmek tek başına yetmez. Gelirin yani bu zenginliğin adaletli dağılması şart… Batının çok da böyle bir sorunu yok ama Doğu ve Güneydoğuya bakınca manzara değişiyor. Buradaki verimi ve kaliteyi ortaya çıkaracak, buradaki üretimi daha sağlıklı olmasını sağlayacak adımlar attık, atmaya da devam ediyoruz. Bakıyoruz 17 olan işsizlik yüzde 12lere düşmüş… Bu iyi bir gelişme siz bunu 10lara, 8lere çektiğiniz zaman bence sosyal sorunların büyük ölçüde tamirini sağlarsınız.
Ya demokratikleşme?
İnsan hakları, hukuk devleti ve anayasal vatandaşlık bağlamında ülkenin aldığı mesafeyi göz ardı edemezsiniz. Yeterli mi, daha iyisi olabilir mi, pek tabi olabilir. Ama bugün geldiğimiz nokta on yılda gelinebilecek mesafenin kat kat fazlasıdır. Biraz öncede belirttiğim gibi, demokrasi ülkedeki ekonomik büyümeyi de getiriyor. Bunları da bir birinden ayırmakta mümkün değil. Ekonomi ve demokrasi birbirini besliyor... Bize diyorlar güvenlikten vazgeçin… Devlet güvenliğinden nasıl vazgeçer… Demokrasi standartlarını yükselttiğiniz zaman güvenlik algısı değişir…
Fakat güvenlik konusunda farklı düşünceler var, kimler bu algının eskisi gibi kalmasını istiyor bir başkası da güvenlikten şikâyetçi, bir de bu iki algının ortasında duran Ak Parti…
Demokrasi standartlarını yükselten bir iktidarın başarısını görmek istemeyenlerin ifadeleri bunlar… Biz diyoruz ki, iktisat ve hürriyet gelişsin, güvenlik algısı değişsin… BDPnin anlayamadığı durum bu, hataya düştüğü de ortada… Güvenlikten şikayet ediyor… Demokrasinin çıtasını yükseltmeye çalışan iktidara çelme takıyor. BDPnin bu tüm unsurları istismar ve kötüye yormaya, kullanmaya yönelik bir hedefi var. Başka ve toplum zararına amaçları var. Kürdün mutluğunu düşünüyorsun peki ama bu ülkede 73 milyon insan var. Sadece bu ülkede Kürt yaşamıyor ki… 73 milyonun mutluluğunu hedeflemen gerekiyor. Aksi halde politikalar anlamında zayıf kalırsın… Hedefiniz bu ise iktidar zaten bunu yapıyor. Eğer değilse yani sorun ne!
Ak Parti bu anlamda yani ortaya attıkları ile tüm sahayı kapsıyor diyorsunuz…
AK Parti öyle bir politika izliyor ki alan bulamıyor… Nerde muhalefet yapacak CHP, BDP, MHP ve diğerleri… Demokrasi diyor, olmuyor. Dünya ile bütünleşme diyorlar, bu konuda da bir şey bulamıyor. Ekonomik kalkınma diyor, zaten birçoğunun programı yok. Sağlık ve eğitim diyor yıllarca iktidarda kalan zihniyetlerinden çok daha iyi, dolaysı ile alan bulamıyorlar. Kılıçdaroğlu vaat politikası ortaya koyuyor. Komik vaatler. Kılıçdaoğlu biraz uyanıklık yapıyor aklınca. Ama çok net bir biçimde popülist bir yaklaşım. Bizim biriktirdiğimiz hazineyi, kaynak olarak gösteriyor… Burası daha komik… Bizi beğenmiyor, ama biriktirdiğimiz parayı kaynak gösterip propaganda yapıyorlar…
Hizmetler noktasında bir değişim olmasının yanında, siyasi havada bir yumuşama var. Siz geldikten sonra kutuplaşma yaşayan Belediye Meclisinin iki grubu sanki uyumlu çalışmaya başladı. Mesela belediyenin uzun süredir talep edip ancak bir türlü alamadığı kredi talebi onaylandı. Bu tablo Fakıbabayı tekrar Ak Partiye taşır mı?
Bizim Belediye Başkanı Ahmet Eşref Fakıbaba ile ilişkilerimiz diğer kamu kurumlarıyla ilişkilerimiz gibi iyi… Şanlıurfanın kaybetmesini biz istemeyiz. Şanlıurfa zamanını en iyi kullanması gereken illerin başında geliyor. Zaman israfına tahammülümüz yoktur. Geçmişte yaşananlar yaşanmış. Valilik, Belediye, Bakanlık tüm sivil kuruluşlar ile beraber Şanlıurfaya hizmet için varız. Fakıbabanın geçişi, partiye katılışı bizim gündemimizde yok. Ama şunu belirtmek isterim ki Fakıbabanın projelerini dinledim. Yapacağımız hizmetlerimiz büyük ölçüde örtüşüyor. Ankaradan ilk geldiğimizde en büyük sorun Abide kavşağı dendi. İlk olarak Ankarada duydum. Yani Ulaşım en önemli sorun dendi. Ama ben önceliklerin en üstüne eğitimi koydum. Yani eğitim çarpanı ile olaya yaklaşmalı diye düşündüm… Mesela eğitim merkezli bir tarım, eğitim merkezli bir ulaşım planı gibi… Şehir ihtilafla yönetilmez… BDPli bir belediye başkanı yol istedi. Bir başka partili üst geçit. Bunları da yapacağız. İhtilaflar zaman kaybettirir. Bizim belediyemiz olmayan yere büyükşehir yapmayalım gibi bir yaklaşımımız yok... Eski siyaset anlayışıdır bu… Birinci sırada Şanlıurfayı Büyükşehir Belediyesi yağacağız. Bu nedenle, Fakıbabanın bize geçmesinden çok projeler ve hükümetin yapacağı işleri konuşmak gerekiyor.
Ya MHP?
MHPnin vaatleri daha da komik… MHP çok hazırlıksız… Her yıl 7 bin kişiye istihdam diyor. Her yıl yaparsanız işsizlik yüzde 11de kalır. Asgari ücret 850 TL diyor. Bunun bir anlamı yok. Gene bizim biriktirdiğimiz paraya gözlerini dikmişler. Gelecek sene zaten asgari ücret 670 TL olacak. AK Partinin ortaya koyduğu program muhalefete söyleyecek hiç bir şey bırakmıyor. İşin özeti bu…
Bölge üzerinde biraz konuşalım. ‘Demokratik ve ekonomik tedbir ile bu ülke düzelecek, AK Partinin iddiası bu yönde… Bir değişim yaşattığı da açık... Ancak böylesine evrensel değerler üzerinden giden AK Partinin özellikle doğuda ikna edemediği bir kitle var.
Biz Antalyada da ikna edemiyoruz bir grubu. Türkiyenin her yerinde herkesi ikna edebilecek bir güç ne bizde var ne başkasında var. Bu kadar farklı yapıda ki insan topluluklarını aynı yöneliş içersinde tutma gibi bir beceri hiçbir liderde, siyaset anlayışında yoktur, olamaz da… Mühim olan demokrasilerde çoğunluktur. Çoğunluğu sağladığın zaman ülke yönetiminde varlığınızı sürdürürsünüz. Bu çerçeveden bakılınca AK Parti çok başarılıdır.
Doğu için bakarsak…
Doğuda, BDPnin burada ikna olmamasının altında şöyle bir neden var; bu anlayış düşüncelerini, taleplerini, fikirlerini açık söylemiyorlar… Biz buradayız, netiz ve açık söylüyoruz. Diyoruz ki; Türkiye tek bir devlet olacak. Şemsiye tek olacak. Bunun adı Türkiye Cumhuriyeti devleti olacak. İçinde de bütün etnik tonlarıyla insanlar yaşayacak. Kişinin doğuştan getirdiği haklara bu şemsiye altında herkes sahip olacak. Toplumun tüm kesimlerini ikna ederek bunları gerçekleştiriyoruz. BDP bunların hangisini gerçekleştirdi veya hangisinde bizi destekledi… Bunlar çözümsüzlüğün uç noktalarındalar ve bunun farkında da değiller. Urfanın eski ismine kavuşan Aligör Beldesine gidiyorum… Çocuğunuza istediğiniz ismi koyabiliyorsunuz... Kürtçeyi günlük hayatta ve hemen her yerde konuşuyorsunuz… Kürtçe propaganda yapabiliyorsunuz... Kürtçe enstitü kuruluyor… Bizim doğuştan getirilmiş hakların kısıtlanması ile ilgili bir düşüncemiz yok, olmadı, olamaz… Türkiyenin tek Başbakanla idare edilemeyeceğini düşünüyorsanız, bunu biraz daha düşünmeniz lazım… Suçlu kendileri... Bunları da baskıcı bir anlayışla gerçekleştiriyorlar… Başka bir iktidar olsaydı demokrasideki yükselişi aşağıya doğru çekerdi. Demokrasi standardını genişletiyoruz. Genişledikçe bunlarda açığa çıkıyorlar. İşte Cuma namazları kılınacakmış tek başbakan yeterli değilmiş… Demokrasinin güzelliği bu gerçek kimlikler ortaya çıkıyor… Ama açık konuşmuyorlar… Net değiller… Eylemleri ile beyanları uyumsuz… Açıkça söylesinler biz devlet istiyoruz desinler…
Sivil Cuma konusu da ilginç… Diyanetin MGK tavsiye kararlarına uyduğu yönündeki iddia ile ortaya çıktı BDP… Sizde bu teşkilattan sorumlu bakansınız. Aslı ne bu işin?
İbadet ortamını ve görevlisini sağlamak devletin görevleridir. Bu gizli saklı bir şey değil ki… Din görevlisi neyi anlatacak... Diyanetin farkı şudur, bana bağlı olmasına rağmen bizim diyanetin işlevine, işleyişine kesinlikle dâhilimiz olmamıştır. Belki ara rejim dönemlerinde olmuştur. Diyanet kendisi Kuran ve sünnet çerçevesinde kalıplaşmış hizmet anlayışı vardır. Öteden beri sürdürür. Özel bir şey yaptı kanaatinde değilim. Birlik beraberlik çağrısı yapmıştır. Ama bahane etmek için hazır bir ortam var… Asıl niyetini açıklamadan her şeyi bahane edebilirsin.
Urfaya dönelim tekrar… Bakan geldi Urfa değişti, değişiyor, hizmetler konusunda çok hızlı gelişmeler oldu… Peki, Urfa Bakan üzerinde bir değişiklik yaptı mı?
Bizde bir değişiklik olmaz… Biz siyasetin içinde insanlarız… 30 yıldır insanlarla haşır neşir olmuşuz… Urfadaki İl Başkanı Yusuf bey ne ise, Bursadaki Ahmet beyde aynısıdır bizim için… Ama tanımaya başladık, anlamaya başladık, Urfa bizi etkiledi. Bir kere Urfa daha muhafazakar bir şehir, Bursaya nazaran… Değişim çalışma noktasında olacak onu söyleyebilirim. Daha yorulacağız.
Sanki sizinle Urfa Siyasetine bir neşter atılmak istendi ama neden bu kadar çok bekletildi Urfa?
Partilerin belli illerde sıkıntı çektikleri doğrudur. Bir sistemi oturtamıyorsunuz bazen… Genel merkezde çalışma yaparlar, il başkanı Yusuf beyi yapalım diye... O olmadı başkasını yapalım derler. Bu şekildeki bakış açısı her zamanda isabet etmeyebilir. Burada bir siyasi yapı var eskiden beri. Bizi, Başbakanı, Genel Merkezi rahatsız eden burada bir birlik ve beraberliğin olmamasıdır. Bu da hizmet anlayışının bir türlü gelişememesidir.
Bilgilendirme hataları olmadı mı?
Enformasyon hataları var tabi… Yanlış bilgi başbakana verilirse başbakan ne yapsın? Başbakan milletvekili ile mi uğraşsın? Onlarca işi var başbakanın. Gelen bilgiler oluşan sinerji birlik sinerjisi değil. Burada oluşan hizmet merkezli anlayış değil. Başbakanın ilkelerinin tümünü altüst eden bir yaklaşım. Ana çıkış noktası millete hizmettir. Sadece Şanlıurfa değil, Mersinde de var. Urfanın sorunu birlik olmamasıdır. Orası hizmetten memnun oy vermiyor. Burası hizmetten memnun değil oy veriyor. Buradaki feodal yapının da bunda etkisi var. Sosyal doku ve tabanın etkisi var. Siyaseti insan merkezli yapıyorsanız... Burada demokrasi çerçevesi ile iktidara gelen bir hükümet var. Devletin sunduğu hizmetler var. Bunları şahsileştirirsem doğru olur mu? Kolektif hizmet anlayışı esastır. 12 arkadaş, birlik beraberlikle yapacağımız hizmet bu devletin hizmetidir. Benim hizmetim değil. Bütün işleri halledeceğiz. Faruk Çelik yapıyor, beni görün, beni yazın anlayışı içerisinde olmayacağım ki ben. Benim hükümetim yapıyor, benim il başkanım 12 tane arkadaşım biz bütün olarak takım oyunu olarak bunu yapıyoruz. Ankarayla ilişkiyi kes neyi yapacaksın. Ankaradan bağımsız ne yapacaksın hizmet yapamayacaksınız.
Birde en önemli sıkıntımız, teknik anlamda personel sıkıntısı ve kaynakların nasıl kullanıldığının bilinememesi sorunu var, bunlarla karşılaştınız mı ?
220 milyar KÖYDESten gelen para, doğu illeri içerisinde en fazla aktarılan miktar… Ama köyleri geziyoruz yollar çamur, elektrik ve su sıkıntılı deniyor. Ben bunları göz ardı ederek siyaset yapamam… KÖYDESin birinci görevi ne, yol. Biz burada bir çatışmacı anlayış içerisinde bunları konuşmuyoruz. AK Parti iktidarında bu kadar köy ağının, yol ağının daha sağlıklı olması gerekir. Köy yolarının bu tür bir düzeyde olacağı kanaatinde değilim. Teknik personel konusuna gelince geçenlerde biz abide kavşağı ve çevre yolu için Bayındırlık Bakanlığında Genel Müdürü buraya çağırdık. Burada çalıştı gitti. Bundan haberiniz var mı? Sistem bir otursun da bahsettiğimiz sorunları halledelim de gerisi gelir. Ankarayı buraya taşırız… Biz ne yapmaya çalışıyoruz halka ulaşmaya çalıyoruz. Ama bürokratların ulaştıkları var, ulaşamadıkları var. İyi olan bürokrat var iyi olmayan bürokrat var. İyi olan siyasetçi var, iyi olmayan siyasetçi var. Bize düşen iyilerin sayısını çoğaltmak ve birlikte Urfayı kalkındırmak…
Son olarak söylemek istediğiniz neler var…
İnsanlar kurallar etrafında özgürce yaşamalıdır. Bu yönde attığımız her adımın desteklenmesi siyasetin değil kurumların ve kişilerin bu halka olan saygısından kaynaklanmalıdır. Birlik içerisinde, yanıltmadan, kamu kaynaklarını optimum kullanarak önemli işleri ekibimizle birlikte yapacağız. İhtilaflardan değil, ittifaklardan oluşan bir anlayış ve dil ile özel Urfayı ve genelde ülkemizi layık olduğu yere getireceğiz. GAP Vadisi, iki kent ormanı, kampus hastane, Abide kavşak, Büyükşehir statüsü, planatoryum, aquapark, milli park, yeni kentler, kent merkezinde meydanlar ve tüm sorunları çözülmüş içerisi parke taşı döşenmiş köylerle yeni bir Urfayı hep birlikte inşa edeceğiz.
Samimi açıklamalarınız için teşekkür ederim.
FARUK ÇELİK KİMDİR?
1956 yılında Artvin-Yusufeli ilçesinde doğdu. İlkokulu Artvinde orta öğrenimini Bursada tamamladı. Bursa Yüksek İslam Enstitüsünü bitirdi. Yıldız Üniversitesine bağlı Kocaeli İşletme Enstitüsünde iki yıl işletme eğitimi gördü. Dört yıl öğretmenlikten sonra ise iş hayatına atıldı.
Çeşitli dallarda ticaretle meşgul olan Faruk Çelik iki yıl süreyle yerel bir gazetenin sahipliğini ve köşe yazarlığını yaptı.
Siyasete gençlik kollarında başladı. Bursa İl Başkanlığı ve Fazilet Partisi Genel Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundu.
18 Nisan 1999 yılında yapılan seçimlerde 21. dönem Bursa Milletvekili seçildi. İçişleri Komisyonu ve Dilekçe Komisyonu üyeliklerinde bulundu.
2001 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucuları arasında yer alan Faruk Çelik, 22. dönem Bursa Milletvekili olarak 2. defa seçildi. 5 yıl süre ile Ak Parti Grup Başkan Vekilliği yaptı.
23 Temmuz 2007 yılında yapılan seçimlerde 23. dönem Bursa Milletvekili olarak 3. defa seçilen Faruk Çelik, 60. Hükümette Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak atandı. Halen Devlet Bakanı olarak görev yapmakta olan Çelik, evli ve 4 çocuk babasıdır.
ŞEHİR İHTİLAFLA YÖNETİLMEZ!
Devlet Bakanı ve Şanlıurfa Milletvekili adayı Faruk Çelik, Urfada yıllardır sorunların birikmesine gerekçe o


0 Yorum