Ne kadar eski bir Urfalısın?

Şanlıurfalı şair ve yazar Bekir Urfalı, sosyal medya hesabında paylaştığı "Ne kadar eski bir Urfalısın?" başlıklı yazısıyla, kentin zengin kültürüne ve unutulmaz geçmişine dair derin izler bırakan anıları gün yüzüne çıkardı. 

Yazısında, şehrin sokaklarından çocukluk anılarına, geçmişin kahvehanelerinden geleneksel yaşam tarzına kadar pek çok nostaljik öğeye yer veren Urfalı, okurlarını adeta bir zaman yolculuğuna çıkardı.

İşte Urfalı’nın paylaşımı:

“Ne kadar eski bir Urfalısın?

Edene'de piknik yapıp, gölde yüzmüşsen,

Deli Ayno ile aynı belediye otobüsüne binmişsen,

Taxi İbrahime, ‘Taxiiiiiiiiiii’ diye bağırıp, kızdırmışsan,

Balıklı gölde kaçak çay içip, kürekleri kalastan kayıkla gezinmişsen,

Bir tane Kıymalı ekmeği, açık ekmeğe sarıp da yemişsen,

Canlılar pastanesinin açılışını hatırlıyorsan,

Atlas sinemasının kışlığında, Renk sinemasının yazlığında bir film seyretmişsen,

Yaz sıcağında, Karaköprüye serinlemek için gitmişsen,

Kışa girerken, komşundan ‘Eşkili’ istemişsen,

Hacı emminin kapısı sürgülü Yenişehir dolmuşuna binmişsen,

Küpten serin su, Bakır sürahiden ise buzlu su içmişsen,

İlkokulda ABD malı süt tozundan yapılma süt içip, yanında da yağlı ekmek yemişsen,

Kristal pastanesinin taze ve sıcak baklavasından tatmışsan,

Köprübaşında durup, Karakoyun deresinin baharda yağmurla birlikte coşup, azgın akan suyunu seyretmişsen,

Karayoluyla Hac farizası yapmaya gidenlerin, otellerde yer kalmadığından dolayı evinde misafir edildiğini hatırlıyorsan,

Baharda, sınıfça Sırrın çayına gittiğin piknikte, yumurtalı köfte yapmışsan,

Sokakta yeşilliğini-soğanını kendin doğrayıp da, ciğer kebabı yemişsen,

Ekmek yapılan komşunuzdan bazlamaç geldiğinde, sıcak sıcak tadına bakayım deyip, ekmeği bitirmişsen,

Cesur Taxinin chevrolet taksilerini hatırlayıp-binmişsen,

Köprübaşından sırayla kalkan Paytonlara binmişsen,

Sarayönündeki Jeep meydanından Jeepe binip bir yerlere gitmişsen,

Gelen bir misafir veya arkadaşınızla kaleye çıkıp, Balıklı göl ve Urfayı seyretmişsen,

Yaz sıcağında, Sütlü-kakaolu-meyveli eskimolardan yemişsen,

Abidenin, döner kavşak yapılmadan önceki halini hatırlıyorsan,

Haşhaş kahkeyi onarlı şekilde ipe dizili almışsan,

Ramazanda satılan "Çantalar-Tabancalar" şeklinde çöreklerle iftar açmışsan,

Tatile giderken Namus takası ve Sarı Mağaranın önünden geçmişsen,

Okul önünde satılan "Lolaz ekmek-Hazır yemek" ten yemişsen,

Selavat-ı Ecmain aniden önünüze çıkıp, elinize zorla gülyağı sürmüşse,

Haşimiyede, Hanifi ustanın Pirzolasından mahrum kalmamışsan,

Dondurmacı Kerimden dondurma, Felçli Mehmet dayıdan (Arabalı) Kenger sakızı almışsan, 

Kendi yaptığı nalınları, "Haphap, Haphap" diye elinde satan yaşlı amcayı hatırlıyorsan,

Eski Urfa evlerinin Karataş döşeli, daracık sokaklarından geçmişsen,

Eşekli hamallar, evinize getirdiği eşyaları içeriye taşırken, siz eşeğe binip bir tur atmışsan,

At arabaları caddede giderken, arabalardan ürken atın parlamasına şahit olmuşsan,

Bayramlarda kurulan ağaçtan lunaparklara gitmişsen,

Gümrük hanında kaçak çay içip, domino oynamışsan,

Yaz sıcağında, sokakta satılan biyambalıdan içmişsen,

Kış gecelerinde gezilen sıradan eve çiğköfte getirmişsen,

SEN ESKİ BİR URFALISIN…

Orhan Barlas”