Köklü Değişim, Gazze’de 22 aydır devam eden soykırıma ve “New York Bildirisi”ne karşı ses yükseltmek amacıyla başlatılan “Gazze İçin Birleşelim” kampanyası kapsamında İstanbul’da istişare toplantısının gerçekleştiğini açıkladı.
“Gazze İçin Birleşelim” şiarıyla İstanbul’da düzenlenen Büyük Gazze İstişare Toplantısı, Türkiye’nin dört bir yanından âlimler, kanaat önderleri, İslami camialar ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerini bir araya getirdi.
Toplantı, Gazze’deki ablukayı kırma ve bölgeye destek sağlama yollarını görüşmek amacıyla gerçekleştirildi. Katılımcılar fikir, öneri ve değerlendirmelerini paylaştı. Çeşitli sebeplerle veya Küresel Sumud Filosu’na katıldıkları için fiziken bulunamayanların mesaj ve duaları da toplantıda dikkate alındı.
Toplantıda yapılan değerlendirmeler sonucunda, Gazze’ye destek için somut adımlar atılması, ulusal ve uluslararası platformlarda iş birliği yapılması ve farkındalık çalışmaları yürütülmesi gibi kararlar alındı.
“GAZZE’DEKİ SOYKIRIMA SESSİZ KALMAK, HİÇBİR ŞEKİLDE KABUL EDİLEMEZ”
Gazze için gerçekleştirilen ziyaretlerin ardından yapılan istişare toplantısındaki değerlendirme ise şu şekilde:
“1. İşgalci Siyonist varlık “İsrail” tarafından Gazze’de gerçekleştirilen soykırım ve katliamların durdurulması için en etkili şekilde harekete geçmek; İslami, insani, ahlaki ve vicdani bir sorumluluktur. Son dönemlerin en vahşi katliamlarının yaşandığı Gazze’deki soykırıma sessiz kalmak, hiçbir şekilde kabul edilemez büyük bir vebaldir.
2. Bu sorumluluğu hisseden âlimler, kanaat önderleri, camialar ve sivil toplum kuruluşları, soykırıma karşı daha güçlü bir ses, etkili söylem ve eylemler ortaya koymalıdır. Zulmü yalnızca duyurmak değil, durdurmak için harekete geçmek ortak bir beklenti ve taleptir.
3. Katliam ve soykırım karşısında en büyük sorumluluk, vebal ve görev, yöneticiler, güç ve otorite sahiplerinindir. İşgalci terör varlığını durdurabilecek ve katliamları sonlandırabilecek güç, imkân ve yetki, yöneticilerin elindedir. Bu gerçek karşısında, yöneticileri, güç ve otorite sahiplerini harekete geçirmek ve somut sonuçlar doğuracak adımlar atmalarını sağlamak için toplumsal baskı oluşturmak, etki sahibi herkesin şer’i sorumluluğudur. Zira İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Birliği ve halkı Müslüman olan ülke yönetimlerinin hiçbir işe yaramayan, tekrarlanıp duran kınama mesajlarını duymaktan bu ümmet, bıkmış usanmış, artık somut adımlar atılmasını görmek istemektedir.
4. Bu minvalde; camiaların, sivil toplum kuruluşlarının, âlimlerin ve kanaat önderlerinin görevi; yöneticileri temize çıkarmak, küçük siyasi çıkarlar doğrultusunda hareket etmek ya da Gazze meselesine yüzeysel yaklaşmak değildir. Aksine, tüm bu yapıların asli görevleri; sözü muhataplarına iletmek, taleplerini açıkça ortaya koymaktır.
“SÖZ, MUHATABINA SÖYLENDİĞİNDE, SONUÇ ALINDIĞINI TÜM KAMUOYU AÇIKÇA GÖRMÜŞTÜR”
5. Dünya Alimler Birliği’nin yayınlamış olduğu cihat fetvası havada asılı kalmıştır. Oysa bu fetva, şer’i naslardan çıkartılmış, Allah’ın hükmünü beyan eden bir fetvadır. Özellikle âlimlerimiz bu fetvayı hatırlatmaya devam etmekle birlikte Allah yolunda başlatılan cihadın faziletlerini, Allah’ın yardımının ancak cihat ile birlikte geleceğini de muhataplarına vazıh bir şekilde aktarmalıdır.
6. Allah’ın ipine sımsıkı sarılmak, tefrikaya düşmemek ve tek vücut olmak, sorunlarımızın temel çözüm kaynağıdır. Hilâfet’in/İmamet’in İngilizlerin marifetiyle kaldırılmasından sonra ortaya çıkan ulus-devlet anlayışı, tek olan ümmeti parçaladığı gibi herkesi kendi sorunlarıyla baş başa bırakmıştır. Nitekim Gazze’ye karşı oluşan duyarsızlığın temel sebebi de ulus-devlet anlayışıyla Gazze’ye bakmaktır. Halkı Müslüman olan ülkeler, bir araya gelerek güç birliği yapmadan ve güçlerini Gazze için birleştirmeden, bu sorunun üstesinden gelemeyecektir. Son yüzyılda yaşananlar, dünya Müslümanlarının sahipsizliğini ortadan kaldıracak; siyaseten ve stratejik olarak gerçek birleşmeyi sağlayacak, siyasi bir otoriteye muhtaç olduğunu açık bir şekilde ortaya koymuştur.
7. Toplantı katılımcıları olarak, Gazze için atılan her adımı –küçük ya da büyük– değerli buluyoruz. Gazze eylemlerinden sonuç alınamayacağını düşünmenin, hatalı bir yaklaşım olduğuna inanıyoruz. Her eylemin, ister aleni ister perde arkasında olsun, mutlaka bir etkisi vardır. Mesele, daha güçlü ve etkin bir eylem birlikteliği kurabilmektir. Söz, muhatabına etkili bir şekilde söylendiğinde, sonuç alındığını tüm kamuoyu açıkça görmüştür.
8. Birleşmiş Milletler, Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi uluslararası örgütlerin, Müslümanların sorunlarını çözemeyeceğini/çözmeyeceğini; Bosna Savaşı, Irak ve Afganistan’ın ABD tarafından işgali gibi olaylarda açıkça görmüş bulunmaktayız. Bu örgütler, sömürgeci Batı dünyasının çıkarlarına hizmet etmektedir. Dolayısıyla, Gazze meselesinin bu örgütlere havale edilmesini doğru bulmuyor, bu tür önerileri sorumluluk almaktan kaçınma girişimi olarak değerlendiriyoruz.
“YÖNETİCİLERİN GEREKLİ ÖNLEMLERİ ALMASI TARİHÎ BİR SORUMLULUKTUR”
9. BM Genel Kurulu’nda oylanan ve kabul edilen; 7 Ekim saldırılarının kınanması,
Hamas’sız bir Filistin Devletinin kurulması kararını kabul etmiyoruz. Bu karar, ABD’nin yıllardır oyalama taktiği olarak kullandığı “İki Devletli Çözüm” planından farksızdır. İki devletli çözüm; aklen, siyaseten ve coğrafi olarak imkânsız, şer’an ise caiz değildir. Bu çözüm, işgalin meşrulaştırılması ve Siyonist varlığın “devlet” olarak tanınması anlamına gelir ki bu, Filistin’e ihanettir.
10. Katılımcılar, ortada bir “Filistin meselesi” değil, esasen bir “İsrail sorunu” bulunduğunu beyan eder. Sadece Gazze’nin değil, Kudüs’ün de işgal altında olduğunu; işgal son bulana ve Gazze, Kudüs ve tüm Filistin özgürlüğüne kavuşana kadar mücadelenin kesintisiz sürdürülmesi gerektiğini vurgular.
11. İşgalci Siyonist varlığın Gazze’ye uyguladığı ablukayı kırmak için bir sivil inisiyatif ve vicdan hareketi olan Global Sumud Filosundaki Müslümanların Tunus’ta günlerce bekletildikten sonra çeşitli gerekçelerle sayısının azaltılması, hayal kırıklığına sebep olmuştur. Her halükârda hedefine güvenli bir şekilde ulaşması için yöneticilerin gerekli önlemleri alması tarihî bir sorumluluktur.
12. “Gazze İçin Birleşelim” şiarıyla bir araya gelen ve “söz muhatabına söylendiğinde anlamlıdır” düsturuyla hareket eden Gazze dostları olarak; Gazze sorunu çözülene kadar, halkı, Gazze konusunda bilinçlendirmek için içeriği ve şekli süreç içinde açıklanacak bir dizi etkinlik gerçekleştirilecektir. Bu eylemlerin ilki, yakın bir zamanda Türkiye’nin farklı şehirlerinde yürüyüş ve basın açıklamaları şeklinde olacaktır.
“İŞGALCİ SİYONİST VARLIK İLE TÜM DİPLOMATİK İLİŞKİLERİN KESİLMELİ”
Köklü değişim Eylem ve faaliyetlerde, Gazze’deki işgal ve soykırımı durdurmaya yönelik talep edilecek somut, caydırıcı ve etkili adımları ise şu şekilde sıraladı:
“Siyonist varlığın güvenliğini sağlayan Kürecik ve İncirlik Amerikan üslerinin kapatılması,
Bebek katili Siyonist varlık ile doğrudan ya da dolaylı tüm ticaretin şüpheye yer bırakmayacak şekilde durdurulması,
Limanların ve hava sahasının, Siyonist işgalci varlığı ile ticari bağlantısı olan tüm şirketlere ve devletlere kapatılması,
Petrol sevkiyatına aracılık edilmesinin durdurulması,
İşgalci Siyonist varlık ile tüm diplomatik ilişkilerin kesilmesi,
Soykırım yapan ve hedef gözetmeksizin katliam gerçekleştiren “İsrail” ordusunda görev almış Türk vatandaşlarının vatandaşlıktan çıkarılması ve yargılanması,
Acil insani yardım koridorunun açılması, Gazze’deki ablukayı kırmaya yönelik Sumud Filosu ve benzeri sivil girişimlerin desteklenmesi, sivillere yönelik saldırı ve müdahalelerde askerî seçeneğin devreye alınması,
Siyonist varlık “İsrail”in resmî olarak “terör devleti” ve “düşman devlet” statüsüne alınarak savaş hali ilan edilmesi ve gerektiğinde askerî müdahalede bulunulması. “
Toplantı katılımcıları, Gazze sürecinde çalışmaları koordine etmek, iletişimi güçlendirmek ve bilgi paylaşımını sürdürmek amacıyla bir sekretarya kurulmasına karar vermesiyle son verdi.


0 Yorum