Şanlıurfa ve birçok ilde bulunan belediyeler, kendilerine verilen yetkiler çerçevesinde sadece kamu hizmetleri yürütmekle kalmıyor, aynı zamanda şirket kurma hakkına da sahip. Bu şirketler, belediyelerin kent hizmetleri, ulaşım, çevre, kültür ve personel ihtiyaçlarını destekleyen faaliyetler ile yürütebiliyor. Ancak belediye temsilcilerinin bu şirketlerdeki görevleri sırasında ortaya çıkabilecek suçların nasıl değerlendirileceği uzun süredir tartışma konusu.
Gazete İpekyol köşe yazarlarından Mehmet Şeşen, belediyelerin kendi kanunları çerçevesinde şirket kurma yetkisini ve belediye temsilcilerinin bu şirketlerdeki görevleri sırasında işledikleri suçların, kamu görevlisi sıfatıyla mı yoksa özel hukuk tüzel kişisi olarak mı yargılandığını ele aldı.
Şeşen, bu haftaki köşe yazısında belediyelerin kent hizmetlerinin yürütülmesinden personel ihtiyacının karşılanmasına kadar birçok alanda faaliyet gösterebildiğini ve mevzuatta öngörülen usuller çerçevesinde şirket kurabildiğini hatırlattı.
Türk Ticaret Kanunu’na göre belediyeler tarafından kurulan şirketlerin ticari nitelik taşıdığını ve yönetim kurullarına temsilci atayabildiğini vurgulayan Şeşen, belediyeyi temsil eden kişilerin şirketlerdeki görevleri sırasında işledikleri iddia edilen suçların, kamu görevlisi sıfatıyla mı yoksa özel hukuk kişisi olarak mı soruşturulacağını tartıştı.
BELEDİYE TEMSİLCİLERİNİN GÖREVLERİ HANGİ KANUNA TABİ?
Şeşen yazısında şu ifadelere yer verdi:
“Bilindiği üzere belediyeler, kendilerine kanunla verilen görev ve hizmet alanlarında — kent hizmetlerinin yürütülmesi, çevre, ulaşım, kültür ve personel ihtiyacının karşılanması gibi birçok alanda — faaliyet gösterebilmekte ve ilgili mevzuatta öngörülen usuller çerçevesinde şirket kurabilmektedir. Bu husus, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 70. maddesinde hüküm altına alınmıştır.
Bununla birlikte, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 16/1. maddesinde belediyeler tarafından kurulan kuruluşların tacir sayılacağı belirtilmiştir. Belediyelerin pay sahibi oldukları şirketlerde, sayılan tüzel kişiler veya bunların gerçek kişi temsilcileri yönetim kuruluna seçilebilmektedir. Ayrıca, yönetim kurulu üye sayısı ikiden fazla olan şirketlerde, üyelerin tamamının aynı kamu tüzel kişisini temsil etmemesi şartıyla, ilgili kamu tüzel kişisini temsilen birden fazla gerçek kişinin yönetim kuruluna seçilmesi mümkündür (TTK m.359/5).
Bu bağlamda, özel hukuk tüzel kişisi olan belediyelerin pay sahibi oldukları şirketler, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulan ve yönetilen ticari şirket niteliğini taşımaktadır. Dolayısıyla belediye tüzel kişiliğini temsilen belediye başkanı, belediye meclis üyesi veya belediye personeli, belediye şirketi yönetiminde belediyeyi temsil edebilmektedir.
Bu noktada önem kazanan husus, belediyeyi temsil eden kişilerin şirketteki görevleri sırasında işledikleri iddia edilen suçların, kamu görevlisi sıfatıyla mı yoksa özel hukuk kişisi olarak mı soruşturulacağıdır.
4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’un kapsamı, Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri ifa eden memurlar ile diğer kamu görevlilerinin, görevleri sebebiyle işledikleri suçlar hakkında uygulanacağı şeklinde düzenlenmiştir.”
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ


0 Yorum