Dünyanın kurulduğu ilk günden bugüne insanlığın en önemli vukularından birisi kurban olayı kurban olma meselesidir. İslam dini başta olmak üzere birçok dinde, İslam dininde Allah’a diğer dinlerdeyse tanrılarına bağış, adak mantığı ile kan dökülmesi ile ibadet manası ortaya çıkmaktadır. Dökülen kanın tanrıya, dinimizdeyse Allah’a ulaşılmadığını bilmekteyiz. Kurbanın manası işte bu noktada göz önüne çıkmaktadır. Kurbanın manası “kurban” olabilmektedir. Allah için, inanılan şey için teslimiyet manası ile hassasiyet gösterip korkusuzca bıçağın altına yatmanın cesaretidir asıl mana.
İbrahim A.S, hanif dininin kurucusu sayılıp ismen mana olarak “Baba” anlamının ortaya çıkması ve bu hususu dahi bizlerde birçok mesajı yer edinmektedir. Baba olmak, inandığı yolda kendinden bir parça olan evladından vazgeçebilmek yine baba olmak evladı için tüm kâinatta başkaldırmaktır. Hz. İbrahim, oğlu İsmail’i bıçak altına yatırırken İsmail’deki teslimiyet, İbrahim’deki inanç ikisi içinde ortaya çok büyük bir manayı ortaya çıkarmaktadır. Teslim ol, kurtuluşa er. İsmail A.S teslim olmasaydı belki de bugün kurban olarak bıçakların altına evlatlarımız, gençliğimiz yatacaktı. İnsan, inanarak, güvenerek Mevla’nın kapısına sığınıp Mevla’nın dediğini yaptığında kapıların yüzüne kapandığı görülmemiştir.
Kurbandan asıl maksat Allah’a olan inancın ortaya koyulmuş olması ve Allah için bir şeyler yapıldığının kanıtlanmasıdır. Ne eti ne kanı Allah’a ulaşılmayacağını herkesin bildiği anımsanmalıdır. Her işte İbrahim olmak her işin sonunda bir koçla mükâfatlandırır. Her işe İsmail gibi bakmak her işin sonunda Allah’ın kıymet verdiklerinden biri olmaktır.
Teslim olmak teselli olmaktır.
Teslim olmadan yapılan her iş sahibini teslim alır. Maksat kurbanın dışında mana içinde mana aramaktır.
İnsan, “ins” kökünden yani beşer manasıyla türemektedir. İnsan, akıl fikir sahibi varlık anlamına gelmektedir. Akıl, insana teslim olmayı çoğu yerde emretmek istemez çünkü akıl ve nefs birçok noktada sözleşmelidir.
İnsanın teslim olması kalbi yani ruhu, iç sesiyle meydana gelmektedir. İyi iç ses, kalpten gelir. Kalp, kararmadıkça bu ses daima diriliğini koruyacaktır.
İnsan, kurban manasından yola çıkarak hayatının hemen hemen her noktasında teslimiyeti en başta kader manasında teslim olmayı bilerek önlemini almalıdır.
Hz. İbrahim, İsmail’i teslim ederken kendisi elinden geleni yapmıştır. Allah’a inanarak teslim olmuştur. Ve İsmail’de aynı şekilde Allah’a güvenerek teslim olmayı seçmiştir. Sonucunda ikisi de büyük bir mükâfatla kazananlardan olmuştur. Kader’e teslimiyet Allah’a inanç ve mücadele iledir. Bunun dışındakiler teslimiyetin örneği olmamaktadır. İnsan, bir şey için Allah’a güvenmedikçe Allah’a teslim olmadıkça hiçbir şey elde edemeyeceğini bilmelidir. Farklı dinlere mensup şahsiyetler kaderi bilmemelerine rağmen ellerinden geleni yapıp beklemeye girişerek sonucunu çoğu defa güzelliklerle almaktadır. Din fark etmeksizin bu böyledir. Dinimizdeyse kadere teslimiyet başta Rabbe iman ve güven daha sonra mücadele ile sonucunda mükâfat yani güzellikler getirmektedir. Günlük hayatımızda yaptığımız işlerin içinde dahi birine güvenmeden ilk başta alış veriş yapmayacağımız gibi teslim almadığımız hiçbir işin sonunu getiremeyeceğimizi anımsamakta da fayda vardır. İbrahim’ce iman edip İsmail’ce teslim olunmuş bir yaşam dileğiyle.
0 Yorum