İnsanlık çağının en ızdırap dolu en hüzünlü en yüzü asık dönemini yaşamaktayız. Sokaklarda binlerce insan yüzlerinden düşen bin parça, herkesin cebinde sistemin köleleştirme adı altında patlamış kredi kartları gereksiz yapılmış borçlar, heves uğruna gerçekleştirilmiş arzular ve yalnızca anlık yaşanılan bir hayat...
Dünya'nın en kaotik çağı bu çağdır.
Kimse mutlu değil!
Hiç kimse.
Herkesin bir kavgası bir ulaşamadığı bir arzusu bir sakladığı günahı var.
Eşya çok ama huzur yok.
Her işte mantık var ama duygu yok.
Duygusuzca yapılan her eylem, sonunda duygu patlamasıyla kötü neticeleri beraberinde doğurmakta.
Mutluluğu bir dönem maddeye bağladığı için maddeye ulaşınca asıl mutluluğun maddede olmadığının farkına varıyor insan. Bundan kaynaklı insan isteklerine ulaşınca bir vakit mutlu olabilirken asıl mutluluğun arzuladığı şeyde değil de yüklediği anlamda olduğunu anlamayınca insan ruhunun boşluklarında cebeleşip duruyor.
İnsan, cevherini anlamsal olarak yanlış umduğu şeylere bağladığından cevherinin sönmesi de geç olmuyor.
Hayal kırıklıklarının en çok yaşandığı dönem yaşadığımız bu çağ.
Yetinilmenin en az olduğu asır bu asır.
Paranın en çok olduğu ama sefaletin de en çok olduğu dönem bu dönemdir.
Menfaat için para için savaşın en çok yapıldığı yüz yıl bu yüz yıl.
Her şeye ulaşmanın en kolay olduğu bir çağ olmasına rağmen bir şeyle mutlu olunulamayan tek çağ da bu çağ.
Dinlerin üye sayısının en fazla olduğu ancak en çok dinsizin yaşadığı çağda bu çağ.
Hasılı insan, en kalabalık olduğu asırda en yalnız kaldığı dönemi yaşamaktadır. İnsanın bağlarını kaybettiği bu çağda toparlanması için silkelenmesi lazım. Bu silkelenme başta bulunduğu çatının içinden başlamadıkça yalnızca bir hayalden ibaret olacaktır.
Betonlaşan şehirlerin içerisinde toprakla daha çok vakit geçirip kitaplara daha fazla zaman ayırmak gereklidir. Çoğun kavgasını bırakıp azı da bir şükür kaynağı olarak görmek lazım. Bu çağ bizlerin yani dünyanın makul tarihinin yazılacağı çağdır. Ya bu çağda dünya uyanıp kendini toparlayıp gelecek nesil için güzel şeyler bırakmak adına mücadele eder ya da gelecek nesile yetişemeden şimdiden kendisini imha eder. Kader bellidir. Kudret bellidir. İnsan, kudret sahibin belirlediği kurallar çerçevesinde kaderini tahin etmekte ne kadar zorlanmış olsa da bunu güzel netice de başarmaktan başka çaresi yoktur.