Zihinlerimizi en çok meşgul eden dillerimize palazlanmış iki sözcük ÇOK ve AZ. İki küçücük kelime hatta kelimecik belki dediğim uygun değildir ancak harf azlığından söylediğimi belirtmek isterim. Bu iki kelime içinde kitaplarca manayı açıklayıp taşıyabilecek kabiliyettedir.
Yeryüzü ilk başta az ile görevini yapmaya başladı. Gökyüzü de. Yavaş yavaş çoğaldı. Çoğaldıkça çoğaldı. Şimdi bizim gördüğümüzün milyonlarca katı kadar âlem var olmaktadır.
Az; altı gün, alt kat, alt evren, altı gezegen. Küçük bir sayı içinde milyonları barındırmaktadır.
Günümüzdeyse az kelime olarak insanın arzu ve istekleriyle daha çok meşgul olmaktadır.
Aldığım maaş az, cebimde para az, evim az, tarlam az, tarlamda ağaçlarım az, azlık günümüzde en çok yetinmemekle kendini koyun koyuna bulmuştur. Oysa azın sınavı azdır. Azın kaygısı azdır. Azın kaybı azdır.
Kapitalist sistem ve modern çağ insanda yetinme kavramını ve eylemini kökten silmiş durumdadır. Az mana olarak yetinmeyi de içinde barındırmaktadır. Aslında yetinince az çoktur. Yetinince az denen kavram yok olur. Yetinmek çoktan bile çoktur. Yetinmeyi bilmekse insan olmaktır.
Asrı Saadet döneminde Müslüman ordular, müşrik ordularına karşı hep kat be kat az olmasına rağmen hep kazanmış oldu. Çünkü azın yardımcısı Allah’tır.
Fakirleri düşünelim. Fakir insan, hiçbir zaman daha çoğun kavgasının içine girmemiş avcundakiyle yetinip insanlık derslerini yaşadığımız örneklerle bizlere vermiştir. Fakir, zengine göre daha çok paylaşmaya yatkın, hükmüne göre daha cömert bir karakter ortaya koymaktadır. Genel bir tabir olmamakla beraber görülen durumlar bizlere bunu kanıtlamıştır. Fakir, az olmasına rağmen daha çok paylaşmayı sever. Fakirin az diye tabir ettiğimiz şeye yetinmek olarak bakmasından kaynaklı daha çok paylaşmayı sevmekte olup vermektedir.
Bir savaş olduğunu var sayalım az olan taraftan daha az kayıp olacağını unutmamak gereklidir.
Diğer bir kavram ve günümüzün en şiddetli kavgaları ve kanların dökülmesine kadar yolları açan ÇOK kavramı.
Çok, mana olarak yok. Çok, kavram olarak zehirli bir ok. Çok, kanaat olarak yok. Çokta tokluk yok denecek kadar azdır. Malı çok olan insanın derdi çok olur. Çoğun sınavı çok olur. Çoğun kaygısı çok olur. Çoğun kavgası çok olur. Velhasıl çoğun imtihanı da ağır olur.
İnsan, yaşadığı hayatı daha refah ve huzur içinde yaşayacağının anahtarı olarak çok mal, çok mülk ve çok güçte aramaktadır. Oysa bu yalnızca bir yanılgıdır. İnsan elindekiyle yetinmedikçe dünyaları elde etmiş olsa da hiçbir zaman savaşı, kaygısı bitmeyecektir.
Zengin, fakire nispeten daha az paylaşmayı sever. Daha az eli vermeye gider. Daha az yetinir. Bu haseple zenginin bu dünyada uykusu daha kalitesiz olurken fakir daha kaliteli bir uyku çeker. Bu herkes için geçerli değildir. Evi barkı olmayan sokakta yatan birine fakir denilmez. Yoksul denir. Yoksul, yoksun olmaktır. Elinde bulunulmamasıdır. Fakirin elinde vardır. Ancak azdır.
Fakirin, seveni kendi olduğu içinken zenginin seveni malı içindir. İnsan, her şeyi kendine ikram eden rabbini ve nimetlerini düşündüğü zaman başta en büyük zenginliğin sağlık olduğu kanısına varmalıdır. Sağlık olarak bir problemi olmayan dünyanın en zengin insanıdır. Az ve Çok kavramları bizlerin karakterini meydana getiren en önemli dönüm noktalarımızın yaşanmasına da öncü olan noktalardır. İnsanın asıl karakteri çoklukta yani varlıkta meydana gelir. İnsanı en çok güçlendirende az yani yokluk sürecidir. Bu birbiriyle iç içe olan manaları içinde barından iki kelime bizleri düşündürerek tefekkürün kıymetini gözler önüne sermelidir.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.