Gerçek mi, kurgu mu? Herkesçe bilinen şarkının acıklı hikayesi dilden dile dolaşıyor

Dinlediğimiz veya duyduğumuz hemen hemen her eserin bir hikayesi, ortaya çıkarılırken bir serüveni vardır. Özellikle şarkılar... Siz de dinlediğiniz bazı şarkıların hikayeleri olduğunu biliyor musunuz? İşte dillerden düşmeyen 'Gamzedeyim Deva Bulmam' şarkısı da acıklı bir hikayesi olan şarkılardan biri. Yokluk içinde ölmüş bir sanatkarın ardından bıraktığı ve dillerden düşmeyen o parçanın acıklı öyküsünün ardındaki gerçeği sizler için derledik...

Gerçek mi, kurgu mu? Herkesçe bilinen şarkının acıklı hikayesi dilden dile dolaşıyor

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Dinlediğimiz şarkıların bazıları gerek sözleriyle gerek melodisiyle gerekse hikayesiyle hayatımızda bambaşka bir yere sahip oluyor. Kimi şarkılar anılaşıyor, anılaştırılıyor kimi şarkılar ise hikayesiyle içimize işliyor. Bir dönemin keman virtüözü Tatyos Efendi tarafından bestelenen 'Gamzedeyim Deva Bulmam' şarkısı da sözleriyle içimize işleyen, son zamanlarda bilinen hikayesiyle de yürekleri burkan bir eser olarak günümüzde hala dinlenmeye devam edilen ender parçalardan... Hayatı boyunca yokluk içinde bir ömür sürüp yine yokluk içinde vefat eden sanatkar Tatyos Efendi'nin 'Gamzedeyim deva bulmam' eserini bizlerle Barış Manço 1980'de Kurtalan Ekspres ile hazırladığı albümünde seslendirirerek tanıştırmıştır.

'Gamzedeyim deva bulmam' parçası Tatyos'un garipliğine, kadere sitemine vurgu yapar niteliktedir. Bilinenin aksine parçadaki kelime grubunun esasında 'gamze' ile bir ilgisi yoktur. Burada Tatyos kendi için gam'ın vurduğu kişi olduğunu ve gama müptela kaldığını ilan etmektedir. Eserin devamındaki dizelerinde de garip olduğundan ve elemin kendisini terk etmediğinden bahsederek devam eder. Söz konusu eser geçmişten günümüze her yaş grubu tarafından hala sevilerek dinleniyor. Bu sevilen eserin sözleri ise şu şekildedir:

"Gamzedeyim, deva bulmam 
Garibim, hiç yuva kurmam 
Kaderimdir hep çektiğim 
İnlerim, hiç reha bulmam

Elem beni terk etmiyor 
Hiç de fasıla vermiyor 
Nihayetsiz bu takibe 
Doğrusu ömür yetmiyor"

Elbette ki böylesine müstesna bir parçanın acıklı bir hikayesi var. Ancak bu hikayenin gerçek olup olmadığı akıllarda soru işareti! KAynaklara bakıldığında yakın dönemde yazılmış olan hikayenin aslına ait bir kaynak da bulunmuyor. Gelgelelim hikayeye... Hikayeye göre, Tatyos'un 'Gamzedeyim Deva Bulmam' isimli eserinin acıklı hikayesi Tatyos’un ölümünden sonra ortaya çıkıyor.

"Tatyos'un sevdiği bir kız varmış. Fakat bir türlü kavuşamamışlar. Onlar bir şekilde Ermenistan'a gitmiş; sevdiği kız, ailesiyle birlikte göç etmiş. Evlendirmişler Tatyos Efendi'yi de.. Fakat sevdiği kız hiç evlenmemiş. Tekrardan dönüp dolaşıp İstanbul'a gelmişler. Bu arada Tatyos Efendi yoksulluk içinde yaşamış ve ölmüş. Tam cenazesi kaldırılacak, kilisede pek az dostu arasında bizim yazarlarımızdan Ahmet Rasim de varmış. Onun yanına bir kadın oturmuş, bir zarf bırakmış oraya. Demiş ki, "Bunu tabutun içine koy." Orada o mektupta şöyle yazıyormuş;

"Gamzedesin devan benim  
Garip kuşsun yuvan benim  
Çektiğimiz yeter gayri  
Kaderimsin inan benim... 
Takat yetişmez eleme,  
Bülbül imrenir çileme.  
Şu bizim kara sevdamız,  
Kalsın öteki aleme...  
Elbet kadrini bilirim,  
İste canımı veririm.  
Küsme talihine Tatyos,  
Çok durmam ben de gelirim.."

Velhasıl Tatyos'un, Ortaköy'de bir çocukluk aşkı olduğu, kendi cemaatinden olan kızın ailesinin aniden Erivan'a göçünce kavuşamadıkları belirtiliyor. Tatyos bu sürede başka biriyle evlendiriliyor.  'Gamzedeyim Deva Bulmam' şarkısını söylediği ilk gece kızın İstanbul'a döndüğünü ve otuz yıldır evlenmeyip kendisini beklediğini öğreniyor Tatyos. Öldüğünde ise gerçekler bir zarfta yazılan satırlarla ortaya çıkıyor. Yani aslında keman virtüözü Tatyos Efendi'nin 'Gamzedeyim Deva Bulmam' hikayesi, yarım kalmış bir aşk hikayesi olarak aktarılıyor ancak kesinliği hala bilinmiyor.

Tatyos Efendi Kimdir?

Gerçek adı Tateos Enkserciyan olan Kemani Tatyos Efendi, 1858 yılında İstanbul'da Ortaköy'de doğdu. Ortaköy Ermeni kilisesi musikişinaslarından Monakyan'ın oğludur. Buradaki Ermeni okulunu bitirdikten sonra önce bir çilingirin, daha sonra bir savatçının yanına çırak olarak verildi. Musikiye aşırı düşkünlüğü nedeniyle bütün işleri bıraktı. Dayısı Movses Papazyan'dan Kanun dersleri alarak musıki hayatına atıldı. Bir süre amatör topluluklarda Kanun çaldı. Ardından Kemani Kör Sebuh'dan keman çalmasını öğrendi. Bir yandan da Andon ve Civan kardeşlerden, Hanende Asdik Ağa'dan aldığı derslerle musıki bilgisini ilerletti. Pek çok fasıl geçti. Hanende Karakaş, Tanburi Ovakim, Kanuni Şemsi gibi sanatkarlarla, birçok gazinoda da uzun yıllar kaliteli fasıllar yönetti.

Tanınmış bir sanatkar olarak Ahmed Rasim Bey, Civan ve Andon kardeşler, Şevki Bey, Kemençeci Vasilaki, Tanburi Cemil Bey ile ilişki kurmuş, birlikte çalmıştır. Saz eserlerinde de bu kadar başarılı bir bestekar olmasında uzun süren bu beraberliğin büyük etkisi olmuştur.

Çok iyi nota bildiği halde zamanında tesbit edilmediği için eserlerinin çoğu unutulmuştur. Aynı zamanda şair olan Tatyos Efendi, çok eserinin sözlerini kendisi yazmıştır. İyi bir bestekar ve üstün bir musıki anlayışı vardı. Çağının gerekleri ve sanat anlayışına göre güzel saz ve söz eserleri bestelemiştir.

Daha sonra sağlığı bozulan Tatyos Efendi, son yıllarını büyük bir yoksulluk ve kimsesizlik içinde geçirerek 16 Mart 1913 tarihinde vefat etmiştir. Ölümünden sonra cebinden üç kuruş para çıkmış. Kilise defterindeki ölüm kaydının meslek hanesine "Çalgıcı" kaydı konan bu sanatkar, Ahmed Rasim Bey'in topladığı on-onbeş kişi ile kaldırılarak, Kadıköy Uzunçayır Ermeni mezarlığına gömülmüştür. 
 

Gerçek mi, kurgu mu? Herkesçe bilinen şarkının acıklı hikayesi dilden dile dolaşıyor

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.