Dünya genelinde her yıl 31 Ekim’de kutlanan Cadılar Bayramı (Halloween), bu yıl ilk kez Şanlıurfa’da da kutlandı. Kentte bir grup genç tarafından ormanlık alanda düzenlenen etkinliğe katılan gençler cadı, vampir ve çeşitli maskeli karakter kostümleri giyerek müzik eşliğinde dans etti.
Yapılan bu etkinliğin ardından kent genelinde kutlamaya tepkiler yağdı. Birçok kurum ve kuruluş peygamberler şehri Şanlıurfa’da bu tarz etkinliklerin yapılmasının çok yanlış olduğunu açıkladı.
Son olarak bir tepki de Din Görevlileri Birliği Derneği’nden (Din-Bir-Der) geldi. Din-Bir-Der Şanlıurfa Şube Başkanı Haci Kurt, “Peygamberler Şehrinde Rezalet Etkinliği” başlığı yaptığı açıklamada, “Peygamberler diyarı olan Şanlıurfa, yine bir rezalet gösterisine sahne oldu” dedi.
Kurt yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Peygamberler diyarı olan Şanlıurfa, yine bir rezalet gösterisine sahne oldu. Hz. İbrahim’in memleketinde, Cadılar Bayramı ismi altında bir rezalet gösterisi düzenlendi. İslami ve insani ahlaktan uzak olan bu gösteride, pagan kültürüne dayalı şeytani sahneler ortaya kondu. Böyle bir etkinliğin Şanlıurfa’da yapılmış olması, gençlik arasında ahlaki bozulmanın hangi boyutlara ulaştığını gözler önüne sermiş oldu. Hiç şüphesiz ki bir milletin gençliği, o milletin istikbali olarak görülür. Genç nüfusunu insani değerlerle eğitmeyen bir millet, kısa bir zaman içerisinde tarihin çöplüğünde yerini almaya mahkûmdur. Bugün ülkemizdeki sistem, bir devlet politikası olarak, on yıllardır ülke insanını Avrupalı yaşam tarzına yönlendirmeye çalışmaktadır. Hâlbuki Avrupai yaşam biçimi, maddeye dayanan bir kültür yapısına dayandığı için, insani ahlaktan çok uzaktır. Bugün Avrupa nüfusunun yaklaşık yüzde sekseninin ateist olduğu iddia edilmektedir. Dini hayatı terk edip ateist bir inancı taşıyan bir kişinin tüm amacı ise, hayvani olan nefsini tatmin etmekten ibarettir. Bundan dolayı Avrupa insanının kültür yapısında nefse ve şehvete kulluk etmek esastır. Hal böyle olunca da nefse ve şehvete dayalı olarak yapılan bütün rezaletler normal bir hayat tarzı olarak görülmektedir.
Velâkin bizler, Müslüman bir cemiyet olduğumuz için, bağlı olduğumuz yüksek ahlak prensiplerimiz vardır. Bu prensipler sayesinde ancak insani değerlerimizi korumak imkânımız olmaktadır. Maalesef Türkiye’deki eğitim sistemi batı tarzı bir modeli kabul ettiği ve Kur’an ve Sünnet’e dayalı bir eğitimi vermekten uzak olduğu için, gençlik arasında Cadılar Bayramını kutlama gibi rezaletler görülebilmektedir. Bugün iktidarda olanlar bir zamanlar “bu memlekette dindar gençlik yetiştireceğiz” iddiasında bulunmuşlardı. Aradan bu kadar yıllar geçmesine rağmen, gençliğin gelmiş olduğu durum göz önündedir. Ülkemizde içinde olduğumuz bu yıl, aile yılı olarak ilan edildi. Velâkin yapılan istatistiklerde, evlenen gençlerin yaklaşık olarak beşte biri boşanmaktadır. Bu boşanmalarda İstanbul Sözleşmesi kapsamında çıkarılan 6284 sayılı kanun maddelerinin etkili olduğu inkâr edilemez bir gerçektir. İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiğimiz söylendiği halde, söz konusu kanun hala yerinde durmaktadır.
Sözün özüne dönecek olursak, devletimizin bekası, insanımızın huzuru ve gençliğin içinde bulunduğu buhrandan kurtulabilmesi için, başta aile büyükleri olmak üzere, devletin her kademesinde olan görevlilerin İslami prensipler dairesinde muamele etmeyi ön planda tutması gerekir. Çünkü İslami prensiplerde huzur ve selamet, diğerlerinde ise ifsat ve nedamet vardır.”
Kaynak: Ahmet Hakkı Ak

0 Yorum