ZAM FELAKETİ

  Kontrol dışına çıkmış bir zam felaketi ile karşı karşıyayız. Seçim sürecinde ortalığın toz duman olmasını fırsat sayan mülk sahipleri ve gıda sağlayıcıları tarihi bir atağa kalkmış durumda. Yılda bir zam kuralı yerini yılda ikiye, üçe bırakmış durumda. Çoğuna bu da yetmiyor, kiracıyı darlayıp çıkmaya zorluyor. Mobbing yaparak çıkaramayanlar zor kullanarak çıkarmaya çalışıyor. Zor kullanmaya gücü olmayanlar da kiracıya üst para verip çıkarmayı teklif ediyor. Bu durum, büyük bir buhrana ve sosyolojik kırılmalara sebebiyet veriyor. Mülk sahibinin vicdanlı olduğu yerde de kiracı ceberut olup bu durumu suistimal edebiliyor. En son deprem felaketinde çeşitli örneklerine şahit olduk, kimi kiracı on bin lira yardım alabilmek için evin duvarlarını kendi kırdı. Kimisi, eve hasarlı raporu verilsin diye araya adam koymaya çalıştı. Diğer taraftan gıda fiyatları almış başını gidiyor. Kimsenin geliri iki ay üst üste aynı gıdaları almaya yetmiyor. Eskiden yıl içinde bir veya iki defa düşük oranlarda fiyatlar oynarken şimdi günlük değişiyor. Haftalık değişimler eskinin yıllık değişimlerine bedel. Aylık değişimler eskinin birkaç yıllık değişimine bedel. Dili olup konuşmayan, kalemi olup yazmayan, sesi olup haykırmayanlar sayesinde “çoğu suistimalin meydanı boş bulup dolu dizgin sürmesi gibi” bu zam felaketi de sürüyor. Bu öyle bir felaket ki, deniz suyu içmeye benziyor. İçtikçe susatıyor, susadıkça içiriyor. Fiyat-ücret artış sarmalının içindeyiz ve seçim öncesi kimse bu sarmalı nasıl aşacağını bize anlatmıyor. Herkes seçim sonrası için bizi korkutuyor “bugünler daha iyi günler, seçimden sonra kıyamet” diyor. Bu millete bu yapılmaz, mevcut karmaşa reva görülmez. Ticaret Bakanlığı ve Tarım Orman Bakanlıkları, taşra teşkilatlarını bir an oturtmamalı. Caydırıcı cezalar ve kalıcı tedbirlerle piyasayı başıboşluktan kurtarmalı. Yoksa, gidişat hiç de iyi değil. Allah muhafaza farklı karışıklıkların temel taşları döşenmiş oluyor, sonra ah vah ederiz ama iş işten geçmiş olur.   İyi Ramazanlar…