İnsanın karakter oluşumunu en çok etkileyen faktör elinde bulunan imkanlar dâhilinde yaşayış şeklidir. Dilsiz bir insanı düşündüğümüzde konuşmanın kıymetini bilmemizin yanı sıra dilin belalarıyla da mücadeleye girmeyi kabul etmiş oluruz. Dilsiz birine dilin olacak ama yalan konuşacaksın, hakaret edecek, iftira atacaksın genel olarak malayani konuşacaksın gibi farazi cümleler kurduğumuzda o kişinin dilsiz kalmayı tercih edeceği kanısı insana daha çok makul gelir. Çünkü insana verilen imkanların çoğu insan tarafından yanlış kullanılma durumu olasılık dâhilindedir. Burada asıl anlatılmak istenen tezatlıktır. İmkân, insana kusurları da getirir. Bu kusurlarda insanın karakterini meydana getirir. Çünkü insanın fıtratında hata ve yanlış yapma otomatı vardır. Beşerdir. Elinde güç, para, çevre gibi birçok imkân olan birisinin bu imkânları yanlış yolda kullanma durumu da elindeki avantajlar kadardır. Aksi durum çok nadirdir. Yine çünkü dünyalık her şey insanı tatlı bir sarhoşluğun kucağına atıp orada usulsüz işleri yaptırmaya mecbur eder. Bu mecburiyet sokağına girmemiş kişiler karakter olarak dünyanın karanlık sınavını anlının akıyla geçmiş olanlardır.
Devam edelim.
Yukarıda bahsedilen imkânların insanın karakterini meydana getirir durumundan kaynaklı farklı bir bakış açısıyla güç ne kadar çoksa korku da güçle beraber gelir. Kişi kendini her an kaybetmenin her an yenilmenin her an zorlukla yüzleşmenin düşüncesinde bulur. Güçlü olan çoğu kişi gücü kadarda korkaktır. Bu tartışılmayan bir konudur. Çünkü güç durumu başka güçler karşısında acziyeti meydana getirir. İnsan, her şeyi başaracağını her şeye kadir olacağını zanneder. Bu zan yalnızca insanın beşeriyet mahiyetinden kaynaklı bir yanılgıdır. Parası çok olanın borcu da çok olur. Bu değildir ki fakirlerin hayatı daha önem ve kıymet arz etmektedir. Fakirlerin sınavı da hep para kazanmaktan başka bir şey değildir. Farkına varıldıysa her şey tezatını doğurmaktadır. Zenginler fakir olmayı isteme eylemi huzurum olsun da keşke param olmasaydı demesi fakirinde isteklerindeki farklı durumu gözler önüne sermektedir. Güç ve göç birbiriyle bağlantılı iki kelimedir. Güç insanın bulunduğu konumun dışına insanı göç ettirir. Güçlü kişi korkaktır manası buradan meydana gelir. Cesur olmak ayrı bir durumdur. Para, konum, makam ve dünyalık üstünlük insanın uhrevi hayatında insana büyük zorluklar çıkaran bir tuzaktır. Kişi elindeki her şeyden sınava çekilecektir. Konu biraz dağılmış olsa da vermek istenilen mesaj insanın davranış şekli elindeki imkanlar hasebiyledir. İnsan, güçlü oldukça korkak bir karaktere sahip olurken cesur oldukça güçlü bir konumu elde etmektedir. Güçlü ve cesur arasında büyük farklar vardır. Cesur adam hatalardan uzak durmaya gayret ederken güçlü adamsa istediklerini elde etmek için hiçbir hata ve yanlışın meydana gelmemesini düşünmez. Bu yüzden güçlü ve cesur arasında da bir tezatlık vardır. Karakterimiz elimizdeki imkanları insanlık ve iyilik için harcamaya yani uğraşmaya başladığımız anda güçlü ve cesur kavramının manasını ortaya çıkaracak bir konuma erişecektir. Bizler elimizdeki güçle garibanı ezmeyip kalbimizdeki cesurlukla azgın ve kötülük için mücadele edene karşı bir duruş sergilemeliyiz. İşte o zaman güç, göç ve cesaretin manasına erişeceğiz. En güçlümüz nefsine hükmeden olurken en cesurumuzsa zalimlere karşı en dik duranımızdır. Güç insana sebepsiz bir sarhoşluk getirirken cesaret insanı hür ve irade sahibi yapacağını anladığımız anda karakterimiz oturmuş olacaktır.
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.