YILLAR ÖNCE YILLAR SONRA

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yıllar önce Ali Şeriati'nin "Biz ve İkbal" kitabını okumuş ve Muhammed İkbal'i candan sevmiştim. Sonra merhum Yaşar Nuri Öztürk'ün bazı kitapları vesilesiyle ikbal'in dünyasına dalmıştım. Dilimize tercüme edilmiş bütün eserlerini okudum. Şüphesiz ikbal büyük bir şair ve filozof idi. Ama Ali Şeriati'nin anlattığı ikbal ile gerçek ikbal arasında çok fark vardı. Ben Ali Şeriati'nin anlattığı ikbal'i çok sevmiştim. Gerçek ikbal'i okuyunca birazcık hayal kırıklığı yaşamıştım. Ali Şeriati hayalindeki ikbal'i anlatmıştı. En meşhur eserlerinden biri olan "İslam'da Dini Düşüncenin Yeniden İnşası" kitabını iki defa okumuştum. Ama ne saklamalı pek hoşuma gitmemişti. Başkaları ikbal'e büyük şair ve filozof dediği için aynı şeyleri söylüyordum. Sanki kendi düşüncemi dürüstçe ifade etsem ayıp olacaktı. Sorun bendeydi belki de. Bu akşam yine aldım elime, sayfalar arasında gezindim, aynı hissiyat kapladı içimi. Bazı şeyleri zorlamanın manası yok. Yusuf Kaplan Bediüzzaman'ı, Akif'i ciddi okuyanlar için Muhammed İkbal gitmez, yavan kalır diyordu. Doğru mu söylüyordu acaba? Yusuf Kaplan'a hak vermemek için çok çabaladım ama Kaplan galiba haklı gibi.

*

Yıllar önce okumuştum. “Bir Mabed İşçisi Cemil Meriç.” Dücane Cündioğlu’nun. Kitaplığı karıştırırken geçti elime. Cemil Meriç üçlemesinin üçüncüsü. Tekrar gözden geçirdim. Ve sadece tebessüm ettim. Kitabın son bölümünün başlığı "Diyalektiğin Osmanlıcası/Cemil Meriç Eleştirisi." Cündioğlu Cemil Meriç'in Osmanlı eleştirilerini eleştiriyor. Osmanlı'da düşüncenin olmadığı, düşünce insanı ve filozof yetişmediği şeklindeki eleştirilerini eleştiriyor. Güya Cemil Meriç Kartaca'nın tarihini Roma'dan dinlemişti. Gelin görün ki bugünkü Dücane o günkü Dücane değil. Çünkü bugünkü Dücane bırakın Osmanlı'da düşüncenin olmadığı, topyekûn İslam'da ve islam dünyasında düşünce olmadığını söylüyor, aksi yöndeki bütün söylemleri cahilce ve çocukça görüyor. Şimdi kendisi Kartaca'nın tarihini kimden dinliyor acaba? Bildiğim kadarıyla bu kitap hala satışta. Ve hiçbir değişiklik yok. Ben olsam ya yeniden gözden geçirir ilgili kısımları tadil ve tashih eder veya satıştan kaldırırım. Etik olan bu bence. Mustafa İslamoğlu da öyle değil mi? Cahiliye ve şirk olarak olarak gördüğü geçmişteki kimi yazılarını ve kitaplarını bugün satarak para kazanıyor hala. Bunu nasıl yapabiliyor, hayret ediyorum doğrusu!

*

Yıllar önce İhlas ve Allah rızası hakkındaki bir konuşmasını dinlemiş ve çok etkilenmiştim. Etkilendiğim husus anlattığı mevzu değildi, anlatış tarzı ve samimiyetiydi. Sonra birçok konuşmasını daha dinledim, her defasında yine etkilendim ve istifade ettim. Mevdudi çizgisini takip eden İslami bir anlayışı vardı. Sosyal temalı bir İslami anlayış. İfrat ve tefritten uzak, tekfirciliğe mesafeli, mutedil bir İslami çizgi. Son yıllarda en çok hoşuma giden tarafı cesareti ve muhalif duruşu oldu. İnandığı İslam'ı bütün samimiyeti ile anlatıyor ve hayatı ile ortaya koyuyordu. Haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı merdane bir şekilde durabiliyor, hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadan hak ve hakikati sorumluluk makamında oturanların yüzüne haykırabiliyordu. Bu vasıf her türlü takdiri hak ediyordu. Bilebildiğim kadarıyla Türkiye'deki geleneksel İslam anlayışı içinde bu vasıf ile öne çıkan tek kişi Alpaslan Kuytul hoca. Kim ne derse desin, Huda-Par dahil bütün tarikat ve cemaatlerin emir sahiplerinin arkasında hizalandığı talihsiz bir devirde bu vasıf bilhassa önemlidir ve takdire şayandır.
 

YILLAR ÖNCE YILLAR SONRA

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.