Güneydoğu Anadolu Bölgesinin tarım takvimi, iklim krizi nedeniyle kökten değişime uğradı.
Bölgenin geleneksel olarak ekim ayında başlayan hububat ekimleri, artık kasım sonu–aralık ayına kaymış durumda. Uzun yıllar ortalamalarıyla yapılan karşılaştırma, ekim takvimindeki bu kaymanın 30 ila 45 günlük bir gecikmeye ulaştığını gösteriyor.
Meteoroloji Genel Müdürlüğünün (MGM) 2023–2025 dönemi tarımsal iklim analizleri, bu durumun rastlantısal bir sapma değil, iklim krizi kaynaklı sistematik bir değişim olduğunu teyit ediyor.
Bölge, son 50 yılın en kurak tarım sezonunu yaşıyor.
Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi ve TEMA Vakfı Şanlıurfa İl Temsilcisi Prof. Dr. Ali Rıza Öztürkmen, çarpıcı bir uyarıda bulunarak, "İklim krizi hububat ekim takvimini değiştirdi: Yüzde 30’a varan verim kaybı kapıda!" dedi.
ÖZTÜRKMEN: YAĞIŞLI GÜN SAYISINDA ORTALAMA 10-15 GÜN AZALMA
Öztürkmen, kuraklığı sayısal verilerle ortaya koyarak, şunları belirtti:
"Yağış Azalması — %60’a Varan Düşüş: 2024-2025 tarım yılı için Şanlıurfa'da yağış toplamı 158 mm olarak beklenirken, uzun yıllar ortalaması 430 mm’dir. Güneydoğu Anadolu'daki yağışlar, ortalamanın %50 ile %60 arasında bir oranda azalmış durumda.
Sıcaklık artışı: 2025 Nisan ayında Türkiye genelinde ortalama sıcaklık, normalin +2,1 °C üzerinde ölçülürken, Güneydoğu Anadolu’daki sapma ise +2,5 ile 3,0 °C arasında oldu. Bu dönemde 20 günün 12’sinde sıcaklıklar 30 °C'nin üzerinde kaydedildi, bu da tahılların başaklanma döneminde ciddi bir stres yarattı.
Verim kaybı riski: Türkiye Ziraat Odaları Birliği’ne göre, buğdayda %20 ile %30 arasında bir verim kaybı beklenirken, arpada bu oran %25'e kadar çıkabilir. Ayrıca kıraç alanlarda bu kayıp %60’a kadar ulaşabilir.
Yağışlı gün sayısındaki azalma: 2025 yılı itibariyle Şanlıurfa, Mardin, Diyarbakır ve Batman gibi illerde yıllık yağışlı gün sayısında ortalama 10-15 gün arasında bir azalma görülmüştür. Bu durum, bitkilerin çıkış, kardeşlenme ve boylanma dönemlerinde su eksikliği sorununa yol açtı.
Çiftçiler üzerindeki etkisi: Bölgedeki ziraat odaları ve üretici birlikleri, sahadan aldıkları verilere göre, son 50 yılın en kurak tarım sezonunun yaşandığını belirtiyor. TARSİM kapsamı dışında kalan çiftçiler için ekonomik risk oranı %50'yi aşmış durumda."
“ACİL EYLEM ÇAĞRISI: SUYUN VE TOPRAĞIN GELECEĞİ”
Prof. Dr. Öztürkmen, durumun sadece çiftçinin ekonomik riski olmaktan çıkıp, ulusal gıda güvenliğini tehdit ettiğini belirterek kamu kurumları, yerel yönetimler ve üretici örgütlerine acil eylem çağrısı yaptı. Bölgedeki TARSİM kapsamı dışında kalan üreticiler için ekonomik riskin %50’nin üzerinde olduğu bildiriliyor.
Öztürkmen'in kritik eylem başlıkları şunlar:
“Sürdürülebilir su yönetimi: Basınçlı sulama sistemlerinin yaygınlaştırılmasıyla %35 su tasarrufu sağlanabilir. Kapalı kanal sistemlerine geçiş, buharlaşma kaybını %20 azaltır. Bölgede son 10 yılda 3–7 metre düşen yeraltı su seviyeleri için acil koruma programları başlatılmalıdır.
Toprak koruma uygulamaları: Anız yakımı kesinlikle yasaklanmalı ve denetlenmeli. Malç uygulamalarıyla toprakta %15–20 nem tasarrufu elde edilmeli. Nadas alanları azaltılmalı ve alternatif, iklim uyumlu ürünlere geçiş destekleri artırılmalıdır.
Çiftçiye Eğitim ve Destek: Erken uyarı sistemleri yaygınlaştırılmalı, iklim riskine karşı bölgesel destek paketleri oluşturulmalı ve TARSİM’in hububat özelindeki kuraklık teminatı hızla genişletilmelidir.
İklim uyumlu tarım politikaları: Kuru alanlar için kuraklığa dayanıklı çeşitler geliştirilmeli, bölgesel tarım planlaması yapılmalı ve kısıtlı suya göre ürün deseni çalışmaları başlatılmalıdır.”
Kaynak: HABER MERKEZİ


0 Yorum