Reklam Alanı

DOST OL/MAK…

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

“İnsana dost olmak, fikre dost olmak, coğrafyaya dost olmak, 

tarihe dost olmak, kendi vücuduna dost olmak, 

komşuya dost olmak, görünene ve görünmeyene dost olmak…”

"Dost ol kişidir ki öldürülmesi muhakkak ve mukarrer olan gecede 

Peygamber-i Ekber'in yatağına yatar, O'na Şah-ı Velayet denir.

Dost ol kişidir ki Yar-ı Gar'dır. Kucağında mübarek bir emanet vardır. 

Bütün delikleri elbisesinden muhtelif parçalarla tıkar, son deliğe tabanını dayamıştır. 

Kucağındaki mübarek emanet, uyumayan uyanıklık içinde uyur görünmektedir.

Oradan Ebu Bekir'i yılan sokar. Dost, son deliğe tabanını, taban gibi gönlünü uzatandır, gönlü ile orayı tıkayandır...

Dost, göze sezdirmeden gözyaşı silendir "

(Fethi Gemuhluoğlu; Dostluk Üzerine)

Dost diyorum azizim, dost! Bir dost gerek insana. Sıcak bir el gerek... Eliyle değil yüreği ile tutacak, gözlerinizin derinliklerine yüreğiyle bakacak, hüznünüzü görecek, siz konuşmasanız da siz söylemeseniz de sizi anlayacak, yüzünde dinleneceğiniz, yanında iyileşeceğiniz, halinde güzelleşeceğiniz, iyi ki varsın, iyi ki yanımdasın, sen benim kabul edilmiş duamsın diyebileceğiniz… Ne bileyim; konuşmadan sizi anlayabilecek, sizinle ağlayabilecek, sığınabileceğiniz, tutunabileceğiniz bir dost gerek… Sen benim en büyük zenginliğimsin, sen benim şifamsın, sen lütfusun Rabbimin diyebileceğiniz, iyiliğiniz, güzelliğiniz, varlığınız olan, olacak olan bir dost gerek... 

Neyi kaybettiğimizi hatırlamamız lazım, neye ihtiyaç duyduğumuzu, muhtaç olduğumuzu, eksikliğini hissettiğimiz şeyin ne olduğunu doğru tespit edebilmemiz gerekiyor. Evet, ihtiyacımız var azizim! Âlemle konuşmaya ihtiyacımız var, insanla, zamanla ve mekânla konuşmaya, dahası tüm bunları duymaya ihtiyacımız var, hissetmeye ihtiyacımız var. Dost olmaya ihtiyacımız var. Sol yanımızda taşıdığımız yüreğimizin farkında olmaya ihtiyacımız var… Bizi yok eden, umudu tüketen, güzelliği, iyiliği tüketen,  hayatın içinde kalp yetmezliği yaşamamıza sebep olan ne varsa uzaklaşarak, bizi kendimize getirecek, bizi her şeyden önce kendimizle, sonra âlemle dost kılacak bir hayat tasavvuruna ihtiyacımız var… 

“Bilmez misin, "Kendisiyle dost olmayanlar, gayrıya dost olamazlar."  Kalbini keşfet. Sol göğsünün altında ipince bir sızı olarak duran, vızıldayan, kükreyen kalbine iltica et. Kendinden çık. Odandan, eşyalarından, şehrinden, ülkenden; neyin var ise senin zannettiğin... Kalbine dön. Pis siyasetten, kirli pazarlıktan, şatafatlı hayattan, yanıltıcı şöhretten, lanetlenmiş kibirden, iltifatsız makamdan, kıymetsiz sözden kurtar gönlünü...” Böyle diyordu Özcan Ünlü, “Ahiret Kumbarası” adlı kitabında. Mesele unuttuğumuz kalbimizi keşfedebilmekte, her şeyden ve herkesten önce kendine, kendi kalbine dost olabilmekte… 

Evet, azizim dost olmak lazım, dostla olmak lazım. Varsa yanlış giden şeyler, huzursuz isek, tüketen ve tükenen bir yalnızlığın içinde kıvranıyorsak; dosttan, dostluktan dost olmaktan uzak kalmamızdandır. Kimdir dost? Dost yanımızda olandır, yanında olduğumuzdur. Yanında huzuru bulduğumuzdur, tereddütsüz güvendiğimizdir. Tutunduğumuzdur, bizi tutandır, elimizi bırakmayandır. Dost; etrafımızda olanlar değildir, etrafında olduklarımız değildir. Yüreğinde olduklarımızdır, yüreğine dokunduklarımızdır dost. Ve dost yüreğimizde olanlardır, yüreğimize dokunanlardır. Hemhal olabildiğimiz, hemdert olabildiğimizdir, canımıza can bildiğimizdir, derdimize derman, yaramıza merhem diye süründüğümüzdür dost. Şifamızdır… Aynamızdır... Umudumuzdur… “İnsan, Deniz ve Hayat” adlı kitabına kulak vererek Bilal Kemikli’yi dinleyelim ve dost nedir, kime dost denir, diye soralım. "Her şeyin bittiği anda geride kalan ne ise, kim ise işte odur gerçek dost. Yalnız başına kala kaldığımız anlar vardır, bilirsin; işte o anda seni bırakmayan daima yanında olduğunu hissettiğin... Görünürde kimse kalmaz yanında. İşte tam da bu anda fark edersin gerçek dostu. Çünkü dost, dest kelimesinden türemiştir; el demektir, elini verdiğin ve elini tutabildiğindir..." 

Vadeli değildir dostluk, süreklidir, sahicidir… Sahtelikten uzaktır dost, onun için ölçüye, hesaba gelmez. Ekonomi ile ölçülemeyecek kadar değerlidir. ”Dostlar birbirini ölçmez, ölçüme varan bir değerlendirmede bulunmaz. Dostlar birbirlerini ölçmediği ve "değerlendirmediği" için dostturlar. Ölçüp biçmeye başladıkları anda artık "meta"laşmış olurlar. Dostluk bütün değerini, birbirini değerlendiremeyişinden ya da biricikliğin farkındalığından alır. Ölçme başladığında ticari ilişkiye (nesneler/metalar dünyası) geçilmiş olur...” Böyle diyordu,  Kenan Göçer, “Dostluk Felsefesi”ni ortaya koyuyordu. Ve devam ediyordu. “Dostluğun ekonomik bir faydası yoktur. Ekonomik düzenlere başkaldırabilmek veya onları ortadan kaldırabilmek için dostlara ihtiyaç vardır... Dostluklar toplumdan yorulmuşluğun dinlenme mekânları gibidir..." 

Dost diyebileceğimiz insan sayısı kadarızdır. Tutabildiğimiz, tutunabildiğimiz, elimizi tutabilecek insan sayısı kadar. Nasılsın, diye sorulduğunda, iyi değilim diyebileceğimiz insan sayısı kadarız… Dost, arkadaş, kardeş; sahi, var mı nasılsın diye sorulduğunda iyi değilim diyebileceğimiz, elini tutabileceğimiz, kendisine tutunabileceğimiz kimsemiz? 

Evet, azizim! Her şeyi yitirdiğimiz gibi dostluğu da yitiriyoruz. Baksana her şeyin parayla ölçüldüğü zamanlarda dost bile “biriktirilen” bir şey halini aldı. “Biriktirdiğimiz dostların” dost olmadığını, olamayacağını anlamak durumundayız. Dost bulamıyoruz, zira dost olamıyoruz...  Dostla olmak lazım ama her şeyden önce dost olmak lazım; başkalarının dostluğundan şikâyet etmeden önce kendimizin ne kadar dost olabildiğini sorgulamamız lazım. Ve sadece insana değil, hayata dost olmak, âleme, zamana dost olmak ve elbette bütün dostlukların üzerinde bizi yalnızlıklarımızdan kurtaracak olan “Büyük Yalnız”a dost olmak lazım… İşte o zaman Yunus gibi; “Dost vaslına eriştim, gümanım yağma olsun” ya da “Ben dost ile dost olayım, canım fedâ kılayım; ölmezden evvel öleyim, dünya bâkî kalmaz bana” diyebileceğiz. Baksanıza mevzu dost/luk olunca sözü uzattık gene. Dost kalınız, dostla kalınız, dostça kalınız…

DOST OL/MAK…
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. Dost olmak dosta doğru

    Cevapla

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.