HUZURDA HAZIR OLMAK

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

"Var olmak "hazır" olmaktır. Hazır olmak, anı en dolu şekilde yaşamaktır.
Ancak bu manada hazır olanlar huzurda bulunabilir ve ancak huzurda bulunanlar var olabilirler...
Varlık her an hazırdır; bizim de her an hazır olmamızı talep eder. 
Varlığın her daim hazır oluşuna ancak anda kalarak cevap verebiliriz.
Varlıkta huzur, huzurda var olmaktır...”
(İbrahim Kalın; Açık Ufuk)

Haz ve hız çağında sözüm ona her şey gelişiyor ama insan her geçen gün daha fazla huzursuz. İnsan yaşamıyor, yaşayamıyor… Dünya ve insan her zamankinden daha fazla yorgun, her zamankinden daha fazla bezgin, her zamankinden daha fazla yalnız ve her zamankinden daha fazla huzursuzdur bugün. Oysa hayat bize yüceler yücesinden sunulan bir emanet dahası hediye. Ve bizim bu en yüce bağış karşısında yapmamız gereken; yaşamın çukurluklarından kurtulabilmek için hayatın her anının derinliğini hissederek yaşamak, hayatla kalmak, hayatla hayat bulmak… İnsan yaşamış olduğu hayatı salt biyolojik bir varlık olarak yaşamanın ötesine geçirerek huzurla kılmak durumunda. Bezgin ve huzursuz bir yaşamın içinden sıyrılarak huzura yol bulabilmek için yaşamın her anını boşluktan kurtararak huzura ve huzurda olmaya hazır olmak…
''Hayatın Bilgeliği, hayatı mümkün olduğunca rahat, huzurlu ve mutlu bir şekilde yaşamak sanatıdır aslında. Yaşamanın hakkını vererek yaşamak herkesin harcı değildir. Mutluluk, huzur ve başarı kendiliğinden önümüze çıkan mucizeler de değildirler. Hayatın tadını çıkarmak, ne yaşadığını bilmek, yaşadıklarından sonuçlar çıkarmak bir hayli kafa yormayı gerektirir.” Arthur Schopenhauer, “Hayatın Bilgeliği” için yaşamın hakkını vermekten bahsediyordu. Huzura talip olmak evet ama önce huzurlu bir yaşamı hak etmeye hazır olmak gerekecek. Bunun yolu da hayatın her anını anlamsızlığın elinden kurtarma çabasından geçecektir.

İnsan varlığını an’da anlamlandırır. Var olmak zaman içinde, anı kavrayarak anlam kazanır. Kendine özgü bir zaman içinde, özge bir zaman içinde yani anda anlam bulur. Bu yüzden tasavvuf geleneğimiz ’an’ın önemi üzerinde ısrarla durmuştur. “Huş der dem”; huzurunda olduğu anı huzurla müşahede ederek, her nefeste hazır olarak yaşamak. Şahitlik etmeye hazır olarak, huzurda ve huzurla şehadetin bilincine varmak. İçinde bulunduğumuz her bir zaman birimini dolu bir şekilde, yani tam bir bilinç haliyle yaşamak, her zaman ‘hazır’ olmak demektir. Hazır olmak demek, huzurda olmak demek, hazır olmadan huzurda olmadan, huzur bulunamayacağına göre, anı hakkıyla yaşamak gerekir. Anı, yek pare bir zaman bilinciyle hissederek yaşayanlar, An’a tabi olarak, O’na tabi olarak huzurunda hazır olanlar hakkıyla yaşayandır. Hak ile yaşayandır,  huzur için Huzur’da hazır olandır.  

Bütün mesele hazır olabilmekte düğümleniyor. Hazır olabilirse ancak insan, hayatı ıskalamayacaktır. Hazır olarak huzurda durabilirse huzurlu olacaktır. Ne diyordu Kızılderili duasında: ''Ey yüce ruh, temiz eller ve doğru gören gözlerle sana gelmek için beni her zaman hazır tut. Böylece hayat yitip gittiği ve tıpkı gün batımı gibi solduğu zaman ruhum utanç duymadan sana gelebilsin.'' Huzur diyorum azizim, huzur. Huzurda olmalı insan, huzurla olmalı. Huzura hazır olmalı. Huzurda olmadan, huzur bulamayacaktır, huzurda olmadan anlayamayacaktır insan, huzurda olmadan tam manasıyla kavrayamayacaktır hayatı. Huzurla olmadan, huzura hazır olmadan bilemeyecektir, olamayacaktır, bulamayacaktır…

Dünyada huzura hazır olmak, huzur için, Huzur’da olmak; Öte ile irtibattan geçecektir. İnsan; dünya gurbetinin huzursuzluğundan, varlık içinde yokluktan ve yoksunluktan kurtulabilmek için varoluşun huzuruna hazır olmalıdır. Varlığı varlıktan öte bir anlayışla idrak ve inşa ederek, varlığı aşarak, kendini aşarak, dahası kendinden geçerek, aşkın olanla, müteal olanla, Huzurda olarak,  Öte’yle irtibatlandırarak varoluş… Ya da var ölüş… Huzur ya da huzursuzluk, hangisine hazırlık yapıyoruz. Ne mutlu huzura hazır olanlara, huzurda olanlara, Huzur’la huzurlu yaşayabilenlere…

HUZURDA HAZIR OLMAK

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.