Peki hiç düşündünüz mü Çin halkı neden her şeyi yiyor?

Çin'de bulunan bir kurbağa çiftliğinde yetiştirilen kurbağaların Çin halkının yemesi için toplandığı iddia edildi. Tuhaf bir yemek yeme kültürüne sahip olan Çin halkının bu yeme alışkanlıklarını uzmanlar sağlıksız buluyor ve yeni salgın hastalıkların ortaya çıkabileceği uyarısında bulunuyor. Peki hiç düşündünüz mü Çin halkı neden her şeyi yiyor?

Peki hiç düşündünüz mü Çin halkı neden her şeyi yiyor?

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Çin'de bulunan bir kurbağa çiftliğinde yetiştirilen kurbağaların Çin halkının yemesi için toplandığı iddiası ile birlikte Çin mutfağı ve yeme kültürü yeniden gündeme geldi. Dünya ülkeleri arasında Çin mutfağı, dünyanın en ilginç mutfaklarından biri olarak görülürken Çin halkının tuhaf yemek yeme kültürleri de dikkat çekiyor. Özellikle vahşi hayvan tüketimi aralarında en çok eleştirilen ve anlam verilemeyen alışkanlıklardan biri olarak karşımıza çıkıyor.

Uzmanlar tarafından vahşi hayvanlarda hala modern tıpta tanımlanmamış milyonlarca virüs çeşidinin bulunduğu ifade ediliyor. Dolayısıyla dünya tarihinde çok sayıda salgın hastalığın Asya ve özellikle Çin kaynaklı olduğu belirtiliyor. Bunun tesadüf olup olmadığı ise dünya gündeminde uzun süre tartışma konusu oldu ve olmaya devam edeceğe benziyor. Çünkü hala özellikle Çin'de pazarlarda çeşitli egzotik vahşi yaşam türleri ile akla gelmeyecek hayvan çeşidi yemek üzere satılıyor. Yakın dönemlerde yaşanan çeşitli salgın hastalık bu pazarlarda satılan ve tüketilen hayvanlarla ilişkilendirildi.

Çin halkının kendine has mutfağı ve yemek kültürü Çin tarihi, gelenek ve kültürünün çeşitli izlerini taşıyor. Peki hiç düşündünüz mü Çin halkı neden her şeyi yiyor? Buna dair çeşitli görüşler var.

Bunlardan ilki şöyledir:

Çin'de tüketilen birbirinden farklı canlının, Çin halkı arasında 'sağlığa iyi geldiği' gibi görüşler oldukça yaygın. Çin halkı arasında kabul edilen bu görüşün kaynağı ise M.S. 581-682 yılları arasında yaşamış ve Çin Tıbbının Kralı olarak bilinen Sun Simiao adında bir tıp doktoruna dayanıyor.

Sun Simiao (M.S. 581-682)

Geleneksel Çin tıbbının ünlü doktoru Sun Simiao (M.S. 581-682), Sui ve Tang hanedanlıkları zamanında yaşamış, geleneksel Çin hekimleri arasında "Çin Tıbbının Kralı" olarak adlandırılan bir doktordu. Simiao, sık sık halk bilimi ve hikayelerinde hayatını insanların hayatlarını kurtarmaya adadıktan ve 'hayat gelişimi yolunu' öğrettikten sonra ölümsüzlüğü elde etmiş, kaplana binen bir Taoist efsane olarak anlatılır.

Geleneksel Çin tıbbı tarihi ile ilgili, 'Acil Durumlar için Bin Liang Altın değerinde Temel Reçeteler (Qian Jin Yao Fang)' ve 'Acil Durumlar için Bin Liang Altın Değerinde Tamamlayıcı Reçeteler (Qian Jin Yi Fang)' adında iki çok değerli ansiklopedisi bulunmaktadır. Her iki kaynakta da önceki tıbbi literatürlerden ve Sun Simiao'nun kendi klinik deneyimlerinden yararlı bilgiler mevcut. Bu kitaplarda, farmakolojik çalışmalar, tıbbi bitkilerin toplanması ve işlenmesi, niteliklerinin ayrıştırılması, bitkisel formülü ve klinik tedaviler de dahil olmak üzere önemli bilgiler bulunuyor.

'Qian Jin Yao Fang', 5000'in üzerinde reçete, tıbbi teoriler, dahili tıp, cerrahi, jinekoloji ve pediatri de dahil olmak üzere klinik konuları içermektedir. Detoksifikasyon, ilk yardım, sağlık koruma, beslenme terapisi, akupunktur ve masaj konularını kapsayan Tang Hanedanlığından önce iyi bir nihai Çin tıbbı eseridir.

'Qian Jin Yi Fang', 3000 reçete, jinekoloji, pediatri, inme, akupunktur ve tıbbın birçok alanını kapsar. 'Qian Jin Yao Fang'in geniş kapsamlı, temel ve yararlı bir tamamlayıcısıdır. 800’ün üzerinde bitkiyi açıklamaktadır ve 200'den fazlasının toplanma ve işlenmesi hakkında detaylı bilgi içermektedir. Sun Simiao'ya göre, doğal afetler Yin ve Yang'ın düzensizliğinden kaynaklanmaktadır. Buna benzer bir şekilde, insan hastalıkları da insan bedenindeki Yin ve Yang'ın düzensizliğinden kaynaklanmaktadır ve tedavilerle normal hale geri getirilebilir.

İşte Çin halkının yemek yeme kültürüne atılan ilk tohumların bu kaynaklarda olduğu belirtiliyor.

Bir diğer görüşe gelecek olursak:

Milattan sonra 7. yüzyıla geldiğimizde Sun Simiao'nun öğrencisi Meng Shen'in yazdığı Shillao Bencao adlı kitapta yaban domuzunun birçok bölümünün tedavi edici olarak kullanılabileceğini belirtiyor. Tedavi edici olarak tanımlanma bir çok soruyu beraberinde getiriyor. Hangi hayvan neye yarıyor, neye iyi geliyor?

Çin halkı arasında vahşi doğadan avlanan hayvanların mistik anlamda kendilerine kan ve enerji verdiğini düşünenler var. Buna Çin yemek terapisi deniyor. Çin halkı, vahşi doğada yaşayan pek çok hayvanın hastalıklara ve ruhani rahatsızlıklara iyi geldiğini düşünüyor. Şekil olarak insan vücudunun herhangi bir organına benzer bir şey tüketilirse o organının iyileşeceği görüşü yaygındır. Buna, cevizin beyne benzemesi nedeniyle beyne iyi geldiği, yarasaların geceleri uçmasından ötürü, yarasa yemenin gözleri keskinleştirdiği gibi örnekler verilebilir.

Ancak Çin yemek terapisi yalnızca bundan ibaret değil. Çin halkının yemek terapisi birçok farklı yöntem ve inanıştan oluşuyor. Örneğin aşırıya kaçmadan yemek yeme... Bugün her ne kadar dünyadaki birçok devlet tarafından beslenme alışkanlıkları yüzünden eleştiriliyor ve suçlanıyor olsalarda Çin yemek terapisi, onlara atalarından miras kalan kültürel bir alışkanlık olarak varlığını sürdürüyor.

Bir diğer görüşte ise Çin halkının yaşadığı zorlu dönemler işaret ediliyor. 

Tuhaf yemeklerle özdeşleşmiş bir ülke olarak bilinen Çin'de böcek gibi yenmeyecek bir çok canlının yenmesinin altında Çin halkının maruz kaldığı zor dönemler ve acılar yatıyor.

Çin halkının en zor dönemleri Büyük Çin Kıtlığı (Çin Halk Cumhuriyeti tarihinde 1959 - 1961 arası, yaygın kıtlıkla karakterize edilen bir dönem) olarak bilinen, dünya tarihinin en büyük trajedilerinden birinin yaşandığı en çarpıcı dönemdir. Bu dönemde Çin halkı hayatta kalabilmek için akla gelmeyecek her türlü canlıyı tüketmek zorunda kaldı.

Bu büyük kıtlık yıllarına kadar Çin, büyük ölçüde tarıma dayalı bir ekonomiye sahipti. Ancak sonrasında ülkede uygulanan yanlış tarım politikaları, üretkenliğe ve verimliliğe büyük oranda zarar verdi. Örneğin, ülkedeki tüm serçelerin öldürülmesi gibi izlenen yanlış politika sonucu tarlaları böcekler ve çekirgeler bastı, mahsuller zarar gördü ve üretim yapılamaz hale geldi. Bu yanlış politikaların yanı sıra üstüne 1959 yılında Çin'in güney kısmı sellerle, kuzey kısmı ise kuraklıkla boğuşmaya başladı. Yaşanan olaylardan sonra hükümet, büyük bir kıtlıkla karşı karşıya olduklarını halka açıklamak zorunda kaldı. Artık Çin halkına hayatta kalabileceği kadar bile yiyecek sağlanamaz hale gelinmişti. Bu dönemlerde milyonlarca insan açlık nedeniyle hayatını kaybetti.

 

Kıtlığın en korkunç sonuçlarından biri de insanların böcek, fare, sıçan gibi canlıları yemeye başlamasıydı. İnsanlar, yiyecek bulmak için fare, yılan ve böcek gibi her türlü canlıyı yemeye başladı. Bunun sonucunda da salgın hastalıklar ortaya çıktı. Ülkede zaten kötü olan durum daha da kötüleşti. Sonuç olarak Çin halkı için böcek ve vahşi hayvan yeme hayatta kalma adına zorunlu bir ihtiyaç haline gelmişti. 1960 yılında, Mao Zedong, tarım politikalarını değiştirerek köylülere daha fazla özgürlük tanıdı. Tarım ürünlerinin fiyatını yükseltti ve köylülerin, ürettikleri ürünleri özgürce satabilmelerine izin verdi. Bu politikalar, üretimde bir artış olmasının önünü açtı ve böylelikle yiyecek stokları tekrar oluşturulmaya başlandı.

Ancak Büyük Çin Kıtlığı, Çin halkı üzerinde derin yaralar bıraktı. Yaklaşık 45 milyon insanın açlık ve hastalık nedeniyle öldüğü tahmin ediliyor. Çin'in tarihinde bir dönüm noktası olan bu felaketten sonra ülkenin politikaları tamamen değiştirildi fakat böcek gibi hayvanları yemek bir kültür haline gelerek günümüze taşındı.

Her ne sebeple olursa olsun bu tür canlıların tüketimi günümüzde hala kabul görebilmiş bir noktaya ulaşamadı.

Kaynaklar: Epoch Times, Euronews, Webtekno, Wikipedia 


 

Peki hiç düşündünüz mü Çin halkı neden her şeyi yiyor?

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.