Reklam Alanı

ÇAĞIMIZIN KORKUNÇ GERÇEĞİ: YALANCILIK

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
Dünya kurulduğundan beri Hak ile batıl, iman ile küfür mücadelesi sürmektedir. Hakkın sözcüsü doğruluk, batılın sözcüsü ise yalandır. Bunlar, yakınlaşması düşünülemeyen zıtlardır. İman, doğruluk, küfür ise yalan üzerine kurulmuştur. Bu nedenle ehl-i iman ne olursa olsun doğruluktan ayrılmamalıdır. Peygamberimiz (ASV)’a insanları hayran bıraktıran çoklarının O’na iman etmede tereddüt etmemesini sağlayan O’nun doğruluğudur. Safa tepesinde insanları ilk kez Hakka çağırırken bu doğruluğunu kanıt olarak sunmuş, oradaki herkes istisnasız olarak doğruluğuna şahitlik etmiştir. Bir hakikat, binlerce yalandan, hayalî düşüncelerden üstündür. Kuluçkaya yatan tavuğun altına konan bir yumurta, bin tane çürük yumurtadan üstündür. Çünkü sağlam bir yumurtadan civciv çıkar ama binlerce çürük yumurtadan bir civciv çıkmaz. Doğruluk, Allah’a ve Resulüne (ASV) tabi olmaktır; yalan ise oyalayıcı bir aldanma ve aldatmadan ibarettir. Doğruluk aynı zamanda “güven”dir; yalan ise güvensizliği doğurur. Yalancılık, toplumdaki güveni ve itibarı yok ettiği için toplumları sarsar, insanların birbirleriyle ilişkilerini tahrip eder. Dikkat buyurunuz, herkesin birbirini kandırmaya çalıştığı, kimsenin kimseye güvenmediği bir toplum nasıl ayakta durur? Böyle bir toplumda işlerin ve ilişkilerin sağlıklı olmasına imkân var mı? Güven, su dolu bir kap gibidir; küçük bir sızıntı, o kabın boşalmasına neden olur. Bu itibarla bir kez yalan bile kişinin güvenini zedeler, toplumda güvensiz olarak tanınmasına yol açar. İşte bunun içindir ki müminin hayatında en küçük bir yalana bile yer olmaması gerekir. İmam Buhari, günlerce yol yürüyüp hadis almaya gittiği bir ravinin atını kandırmaya çalıştığını görünce “atı kandıran insanları da kandırır” diyerek ondan hadis almamıştır. Peygamberimiz (ASV) çocukları dahi yalan ile kandırmanın günah olduğunu haber vermiştir. Abdullah b. Âmir (RA) şöyle anlatmıştır: Bir gün Resulullah (ASV) evimizde otururken annem beni çağırıp: "Gel sana vereceğim şu şeyi al" dedi. Resul-i Ekrem (ASV) kendisine: “Ona ne vermek istiyorsun?” buyurdu. Annem: “Ona bir kuru hurma vereceğim” cevabını verdi. Bunun üzerine Resulullah (ASV) ona şöyle buyurdu: “Dikkat et, eğer ona bir şey vermeseydin bu, senin üzerinde bir yalan günahı yazılacaktı." (Ebu Davud, Edeb, 80, Hadis no: 4991) Anne veya babanın çocuğa yalan söylemesi ve onu kandırması, yalan bilmeyen çocuğun temiz fıtratını bozar, onu yalana alıştırır. Doğru ile yalan asla kavuşmaz şekilde birbirine zıttır. Ancak önemsenmeyen basit görülen yalanların, karakterlerde bıraktığı etkiler zamanla büyümüş ve çaresiz bir toplumsal yara haline gelmiştir. Çıkarcılığın her şeyin üstünde görülmesi, bütün değerlerin önüne geçirilmesi ve çıkar için her yolun mubah görülmesi, yalancılığı doğuran önemli unsurdur. Toplumda yalana karşı hassasiyet zedelenince de, çağımızda doğru ile yalan o kadar yakınlaşmış ki omuz omuza vermiş, iç içe girmiştir. Aile içinde dahi yalancılık artmıştır. Baba çocuğuna, çocuk abasına yalan söylemekten çekinmez olmuştur. Söylemeye dilim varmıyor ama Peygamber (ASV)’ın zamanındaki müşrikler bile günümüzün birçok müslümanı kadar yalana tenezzül etmemiştir. “Yalan bir lafz-i kâfirdir” diyen Bediüzzaman, günümüzün yalancılık durumunu şöyle özetlemiştir: “...Hâlbuki şu zamanda, kizb ve sıdk ın ortasındaki mesafe o kadar kısalmış ki, adeta omuz omuza vermişler. Sıdk tan yalana geçmek, pek kolay gidiliyor. Hatta siyaset propagandası vasıtasıyla yalancılık, doğruluğa tercih ediliyor. İşte, en çirkin şey, en güzel şeylerle beraber bir dükkânda, bir fiyatla satılsa, elbette pek âli olan ve hakikatcevher ine giden sıdk ve hak pırlantası, o dükkâncının marifet ine ve sözüne itimad edip körü körüne alı nmaz.” (Sözler, 652)
ÇAĞIMIZIN KORKUNÇ GERÇEĞİ: YALANCILIK
Reklam Alanı

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.