Reklam Alanı

HAZRETİ MEVLANA’DAN NASİHATLER

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

Muhterem Kardeşlerim…

Her yazımızda olduğu gibi, sizlere önemli konuları öncelikle sahih kaynaklardan, Tam İlmihal Saadeti Ebediyye, İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat, Hakikat Kitab Evinin İhlas Yayınlarından faydalanarak sizleri bilgilendirelim istiyoruz. 

Efendim;

Mevlana Celaleddin, Evliyanın büyüklerinden ve Ehl-i Sünnet Âlimlerinden idi. Üç kitabın eşi yoktur. Bunlar, Kur'an-ı Kerim, Buhari’yi Şerif ve Celaleddin-i Rumi’nin Mesnevi’sidir. Yani, Evliyalık yolunun kemalatını bildiren kitapların en üstünü Mesnevi’dir.

Âlim bir zat, “Bugün Mevlana, tertip edilen bu mecliste ne söylerse, karşı gelip, ters cevap vereceğim” dedi. O sırada Hazreti Mevlana kapıdan içeri girip buyurdu ki: Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resulullah diyorum. Haydi, ters cevap ver bakalım.

Bu hâli gören o kibirli Âlim, tevbe edip üstadın elini öperek sadık talebelerinden oldu.

Bu altınları çamura atın

Selçuklu Sultânı Rükneddîn, Hazreti Mevlana'ya beş kese altın gönderdi. Talebelerinden Mecdüddîn, altınları arz edince; Hazreti Mevlana, “Beni seviyorsan, bu altınları dışarıdaki çamurun içine at” buyurdu. Emir hemen yerine getirildi.

Dünyâya düşkün olan kimseler bunu duyup, çamurun içinde altınları aramaya başladılar. Fakat üstleri, başları, yüzleri çamurdan görünmez hâle geldi.

Hazreti Mevlana, talebelerine onların bu durumlarını göstererek buyurdu ki:

Bu altınlar, şu gördüğünüz dünyâ ehlinin üstünü başını batırdığı gibi, ahiret ehli olanların da kalbini kirletir. Çeşitli günahlara sevk edip, ibadetlerden alıkoyar. Dünya için çalışmayın demek istemiyorum. Dünya malının sevgisini kalbinize koymayın diyorum. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyâya, yarın ölecekmiş gibi ahirete çalışmak lazım gelir. Burada dikkat edilecek nokta; hırsa kapılmadan kanâat üzere bulunmaktır. Dünyada, ahiret saadeti için çalışmalı, kazanmalı, niyeti düzeltmelidir. Çünkü İslamiyet, insanlara faydalı olmayı emreder. En büyük saadet, en büyük sermaye, helâlinden kazanıp, hayır ve hasenât yaparak ahirete göndermektir. Buna rağmen asıl sermaye, mal, mülk, para sahibi olmak değil, ilim, amel, ihlâs ve güzel ahlak sahibi olmaktır.

Altın yapma ilmi

Bedreddîn Tirmizi isimli bir zat, Simyâ ilmi ile uğraşırdı. Hazreti Mevlana'nın ismini duyarak Konya'ya ziyaretine geldi. Önce oğlu Sultan Veled'e uğrayarak, yapacağı altınlardan her gün bir miktar Mevlana'nın talebelerine vereceğini vaat etti. Bu haberi Mevlana'ya ulaştırdılar, fakat o hiç cevap vermedi. Birkaç gün sonra Bedreddîn'in çalıştığı yere gitti. Bedreddîn Simyâ ilmiyle altın yapmaya çalışıyordu. Mevlana'nın geldiğini görünce, ayağa kalktı. Mevlana, oradaki demirden, bakırdan ve diğer madenlerden yapılmış eşyaları teker teker alıp Bedreddîn'e vermeye başladı. Bedreddîn, her eline gelen eşyanın som altından yapılmış olduğunu hayretle gördü.

Bedreddîn'in şaşkın bir hâlde kendisine baktığını görünce Hazreti Mevlana ona buyurdu ki:

Kardeşim, Simyâ ile uğraşmayı bırak. Çünkü sen ahirete gidince, Simyâ dünyâda kalacaktır. Sen öyle bir Simyâ ile uğraş ki, seninle beraber ahirete gitsin. İşte o da din ilmidir. Bu, kalbden Mâsivâyı, yani Allahü Teâlâ’dan başka her şeyin sevgisini çıkarıp, Allahü Teâlâ’nın beğendiği şeyleri kalbe doldurmakla olur.

Mevlana’ya havale olundu

Sultan Mahmud’un saray nazırlarından Halet efendi, Mevlevi idi. Mevlana Halid-i Bağdadinin şöhret ve itibarını çekemeyerek kendisini Halifeye çekiştirdi ve “Onbinlerle adamı vardır. Devlet ve saltanat için tehlikelidir. Ortadan kaldırılması lazımdır” dedi. Sultan Mahmud da, “Gerçek din adamlarından devlete zarar gelmez” diyerek sözüne kıymet vermedi. 

Mevlana Halid-i Bağdadi hazretleri bunu işitince, Halifeye hayır ve selametle dua edip, “Halet efendinin işi, piri Celaleddin-i Rumi hazretlerine havale olundu. Onu huzuruna çekip, cezasını verecektir” buyurdu. Az zaman sonra Sultan Mahmud han, Mora isyanına sebep olduğu için, onu Konya’ya sürdü. Orada idam olundu.

Bir duası

Ey affı çok olan, günahları örten Rabbim, o günahlar dolayısı ile bizden intikam alma. Bize azâb etme.

Ey mahlûkâtın, yaratıkların canlıların ihtiyacını gideren Rabbim. Sen varken hiç bir kimseyi hatırlamak ve ondan bir şey ummak lâyık değildir.

Ey ihsânı çok olan Rabbim. Cefâ içinde geçip giden ömre merhamet et.

Ey affetmeyi seven Rabbim. Bizi affeyle. İsyân derdimize çâre eyle.

Ey yardım isteyenlerin yardımcısı. Bizi hidâyete çıkar.

Ey âlemin yaratıcısı. Kasvetli, kararmış, katılaşmış âdetâ taş gibi olmuş olan kalbimizi mum gibi yumuşat, feryâdımızı, âh u vâhımızı, hoş eyle ki rahmetini çeksin.

Yâ Rabbî, hâlimize göre muâmele etme. Kendi ikrâm ve ihsânına göre muâmele et.

Kerem ve lütfünle hidâyet ettiğin kalbi tekrar sapıklığa meylettirme.

Yâ Rabbî, dua ve yakarışlarımızda sana lâyık olmayan sözleri bilmeyerek söyleyip hatalarda bulunmuş isek, o kelimeleri sen ıslâh et ve duamızı kabul buyur. Çünkü sözlerin hâkimi ve sultanı ancak sensin.

Yâ Rabbî. Sana ne arz edeyim. Çünkü sen gizli ve açık her şeyi bilirsin.

Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)

HAZRETİ MEVLANA’DAN NASİHATLER
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.