Reklam Alanı

GAZZE İÇİN DUA

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

Malcolm X ne güzel söylemiş: “Harekete geçilmediği sürece, şiddeti dua ederek durduramazsınız." Elbette “dua” ile sözlü duayı kastetmiştir. Çünkü harekete geçmek, fiili bir duadır. Dua, fiilî ve kavlî (sözlü) olmak üzere başlıca iki kısımdır. Hareket gerektiren bir işte önce harekete geçilmeli, sebeplerine ve şartlarını yerine getirdikten sonra sözlü olarak Yüce Allah’tan başarıya ulaştırması istenmelidir. Her şeyin bir yeri, zamanı ve yolu vardır. Yolunda olmayan bir işte başarı sağlanmaz, Hedefe zıt bir yöne ne kadar gidilirse gidilsin ona ulaşmak mümkün olmaz. 

Her şeyi hikmetle yaratan ve bu anlamda kendisini “Hakîm” ismiyle tanıtan Allah (c.c.) bu dünyada her şeyi sebeplere bağlamıştır. Çünkü bu dünya eğitim ve imtihan yeri olduğu için darü’l-hikmettir; her şey sebebe ve hikmete binaen gerçekleşmektedir. Ancak ahiret diyarı ise darü’l-kudrettir, orada eğitim ve imtihan yoktur, onun için sebeplere başvurmak da yoktur. Bu dünya hayatında Allah'tan bir şey istendiğinde mutlaka Allah'ın koyduğu sebeplere başvurmak, üzerine düşen bütün görevleri yerine getirmek sonra da sözlü olarak acizliğini ve isteğini Yüce kudrete sözlü olarak iletmek gerekir. İşte önce fiilî sonra kavlî dua etmek bu demektir. Aslında sebepler, imtihan gereği Kudret elinin perdeleri durumundadır.

Kur'an-ı Kerim sebeplere başvurmayı insanlara emretmektedir: 

Kur'an-ı Kerim Zülkarneyn'i anlattığı Kehf suresindeki ayetlerde, "Gerçekten biz onu (Zülkarneyn'i) yeryüzünde iktidar sahibi yaptık ve ona ulaşmak istediği her şeyi elde etmesinin bir sebebini verdik. O da sebebe tabi oldu."  (Kehf, 84, 85.) Buyurarak Dünyadaki her şeyin sebeplere bağlı olarak gerçekleştiğine işaret etmektedir.

Bir adam Peygamberimiz (sav)’e gelerek, “Ya Resûlallah! Devemi bağlayıp da mı Allah’a tevekkül edeyim, yoksa bağlamadan mı tevekkül edeyim.” diye sorduğunda Allah Resûlü (s.a.v.), ona şöyle cevap vermiştir: “Önce deveni bağla, sonra Allah’a tevekkül et!” (Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 60.)

Peygamber (s.a.v.)’in sahabeden Ebu Zer’e şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Ey Ebû Zer! Amel olmadan dua edenin durumu, yayı olmadan ok atan kimsenin durumuna benzer."  (Beyhaki, Şuabu’l-İman, II, 53.) 

Fiili bir dua olmadan Gazze için, sosyal medyada veya diğer yayın araçlarında sözlü ve yazılı dualar etmenin hiç bir geçerliliği yoktur. Müslümanlar böyle yaparak bununla yetinmekle sorumluluktan kurtulamazlar. Dua ile beraber en azından boykota katılmalı ve ülkesinin yöneticilerini fiili olarak harekete geçirme çabası içinde olmalıdırlar. Sadece sözlü dua ile sorumluluktan kurtulamazlar. Ne gariptir ki, ellerinde güçleri sevk ve idare yetkisi bulunanların da sözlü dua çağrısı yaptıklarını görüyoruz.

Hareket gerektiren konuda sadece sözlü dua ile yetinmek yüce Allah'a karşı saygısızlıktır. Müslüman halklar devletlerinin yöneticilerini Gazze için harekete geçirmek için faaliyeti içinde bulunmalıdırlar. Bu da fiili duanın bir parçasıdır. Tarlayı çift sürmeden, tohum atmadan, gereken hiç bir işlem ve çalışma yapmadan "Allah’ım, bana bereketli bol ürün ver!" şeklinde sözlü dua ile yetinmek ne kadar geçersiz ise, Gazze soykırımını durdurabilecek olan askeri ve ekonomik baskılar, fiili yaptırımlar olmadan, bu güçleri harekete geçirmeye zorlama faaliyeti içinde bulunmadan dua ile yetinmek de onun gibi geçersizdir.  Elbette, kavli dua dışında fiili hiçbir şeye muktedir olmayan Müslümanların, sözlü duaları da kıymetlidir, ona devam etmelidirler. Buna bir diyeceğimiz yoktur. Ancak pahalı keyifler yaşayanlar, eğlencelerinden taviz vermeyenler, keyfi harcamalarının en az öşrünü (onda birini) Gazze’ye ulaştırmıyorlarsa, kavli dua ile sorumluluktan kurtulamazlar, keyifleri, eğlenceleri de haram olur.

Yağmur istemek için ellerini semaya kaldırır kaldırmaz yağmuru ihsan eden, susuz kalmış ordusuna, mübarek parmaklarından çeşme gibi su akıtan, Bedir’de en büyük meleklerin de en büyüğü Cebrail (as)’ın emirber bir nefer askeri olduğu peygamber (sav), Yüce Allah’ın koruması altında bulunmasına rağmen ve her duasını peygamberliğini tasdik edici belge olarak kabul ettiği halde, ümmetine örnek olması bakımından sadece kavli dua ile yetinmemiş, sebeplere başvurmuş, gereken tüm şartları yerine getirmiş, zırh giymiş, askeri güç, silah ve mühimmat edinmiş, harp planları yaparak, ciddi bir faaliyet içinde bulunmuştur.

Müslüman ümmet, ne yazık ki Gazze’de yüz bini aşkın şehit için de gereken görev ve sorumluluklarını yerime getiremedi. Ölüm gerçekleştikten sonra bile kavli duadan önce yapılması gereken fiili işlemler vardır: Cenazeyi hazırlama, yıkama, kefenleme, taşıma, namazını kılma ve defnetme gibi fiili işlemler gerekiyor. 4 tekbir olan namazın üçüncü tekbirinden sonra  “Allah’ım bu meyyitimizi mağfiret et..”  diye kavli dua edilir. Maalesef ümmet Gazze’nin hayatta kalması ve melun İsrail'in durdurulması için gereken fiili duaları yapmayıp ölüme terk ettikleri gibi, şehit olanlara karşı da görevlerini yapmamışlardır. Çoğu cenaze enkaz altında çürüyüp gitmektedir, parçalanan çocukların, bebeklerin parçaları dahi toplanamamış, bu konuda bile ümmet bir duyarlılık göstermemiştir.

İslam ülkelerinden hiç biri çıkıp mel’un İsrail’e: “Dur, sen ne yapıyorsun, bu kadar da olmaz ki!” diyemiyor. Durum böyle iken ümmet hangi yüzle onlara kavli dua edecek? 

Gazze'de bebekler İsrail bombalarıyla  parçalanıp yakılırken, hiç bir şey  yapmayan, kendi ülkelerinde en küçük keyiflerinden bile vazgeçemeyen,  eğlenceli hayatlarına devam eden, rahat, tehlikesiz, sıkıntısız boykota bile katılmayan sözde Müslümanlar, lütfen Gazze için dua etmesin. Her biri sahabi değerinde olan Gazzelilerin onların dualarına ihtiyacı yoktur. Gazzelilerin kendi duaları Allah katında çok çok daha kıymetlidir.

GAZZE İÇİN DUA
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.