Reklam Alanı

İSRAİL VE DÜNYA

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

Çocukluğumdan beri arkadaşlar arasında, aile içindeki günlük sohbetlerde sürekli İsrail zulmünün konuşulduğunu hatırlıyorum. Yaşıtlarım olan okuyucularım ve daha ileri yaşlardaki büyüklerim de mutlaka hatırlıyorlardır. İsrail güçleri en ağır silahlarla savunmasız, silahsız ve tamamen sivil olan kalabalığı tarıyor, kalabalıktan bu ağır silahlara karşılık taş atılıyordu. Böylesine orantısızdı. İsrail’in öldürdüğü çocuk, kadın ve yaşlılar, bazı toplumların tepkisini çekebilecek yüksek bir rakama ulaştığında da yüzü lanet saçan bir sözcü hemen Amerika’nın beyaz saray kapısı önüne çıkar, “İsrail’in kendini savunma hakkını destekliyoruz.” türünden bir açıklama yapardı. Bilmeyen zannederdi ki, İsrail edebinde durmuş, hiçbir şey yapmamış ama güçlü silahları, tankları, uçakları bulunan milyonlarca ağır silahlı, donanımlı Filistin ordusu İsrail’e saldırmış da zavallıcık İsrail kendisi savunmaya başlamış. Hâlbuki 70 küsur yıldır tam tersi bir durum var. İsrail Filistin topraklarının çoğunu işgal etmiş, zorla el koymuş, buna rağmen tedrici olarak sürekli soykırım uygulamış, Filistin’i tamamen dünyadan silmeyi hedeflemiştir. Tabii ki İsrail’in derdi sadece Filistin değil, tüm Müslümanlardır. Hedeflediği bir Hayali kuruntusuna dayanan “arz-ı mev’ud” (vadedilmiş topraklar) adını vererek belirlediği hedefine ulaşmak için kendince Filistin engelini ortadan kaldırdıktan sonra diğer Müslüman topraklarını da işgal edip ele geçirmeyi planlamaktadır. 

Benzeri görülmemiş bir şımarıklık içinde en küçük bir eleştiriye dahi ağır tehditler savuran İsrail, en ilkel kabilelerin düzeninin bile çok gerisinde kalmış saçma sapan bir sisteme sahip birleşmiş milletlerden İsrail vahşetini durdurmak için bu ucubeliğine rağmen alınan sayısız kararlardan hiç birine uymuyor ve açık açık dünyadaki tüm ülkelere meydan okuyordu.   

İşte bu yüzden kendimi bildim bileli ehl-i iman, ehl-i insaf ve ehl-i vicdan arasında İsrail’e öfkeyle lanet okunur, İsrail zelil olması için dua edilirdi. İslami hassasiyeti bulunan ailelerde İsrail’in zulmü, çocukların hafızalarına kazınmış, İsrail nefreti yüreklere yerleşmişti. 

Bazı sohbetlerde İsrail bahsi geçince rahmetli babama şu soru sorulurdu: “İsrail yıllardır Müslümanların ortasında Müslüman Filistinlilere en ağır, en acımasız zulümler yapıyor, kadın, bebek, çocuk, yaşlı ayırımı yapmaksızın istediklerini öldürüyor, istediklerini hapislere tıkayıp işkence ediyor, evlerini, işyerlerini başlarına yıkıyor ve topraklarını işgal edip ele geçiriyor, Yahudileri yerleştiriyor. Üstelik çevresindeki Müslüman ülkelerin bir şehri kadar 7-8 milyonluk bir nüfusu var, ama bir buçuk milyar Müslüman hiçbir tepki vermiyor, sadece seyrediyor, oysa İsrail’i tükürüklerinde boğabilirler. Bunun sebebi ne olabilir? Diye sorulunca o, “İsrail, dünya demektir, sadece birkaç milyon nüfustan ibaret değildir, hemen hemen bütün dünya devletlerinin yönetim ve ekonomik sistemini ele geçirmiştir.” diye cevap verirdi. O rahmetlinin ne kadar isabetli bir tesbitte bulunduğunu sekiz aydır İsrail’in en vahşi şekilde bütün gücüyle Filistin’i tamamen imha hareketinde daha iyi anlıyoruz. 

Evet, zaman babamı haklı çıkardı. Güçlü ülkelerin İsrail’in soykırım vahşetine destek vermesi, diğerlerinin de sessiz kalması, Yahudilerin bütün dünyayı ele geçirdiğini göstermektedir. Meğer Gazze, Yemen’in bir kısmı ve İsrai’i kınayabilen bir-iki ülke dışında bütün dünya İsrail’in emrine girmiştir. Sadece kırk yıllık bir geçmişi bulunan bir terör örgütü bütün dünyaya yayılıp yerleşiyor, birçok önemli stratejik mevkileri ele geçiriyorsa, iki bin yıldır birbirleriyle en etkin şekilde organize olarak, müthiş bir birlik içinde yılmadan usanmadan en sinsi ve planlı şekilde çalışan ve düşmanları olan Müslümanların bin yıllık inanılmaz derecedeki dağınıklıkları ve birbirleriyle en azılı ihtilaflarından faydalanan Yahudiler, bütün dünya devletlerinin siyasî, dinî, ekonomik ve güvenlik sistemlerini ele geçiremezler mi? Ebetteki ele geçirebilirler ve ele geçirmişlerdir.  Öylesine sinsi ve şeytani, uzun vadedeli planlar uygulamaya koymuşlardır ki her millete, her dine, her ırka, her ideolojiye uygun onlardan seçerek yetiştirdikleri elemanlarını Yahudi ajanları olarak onların içine yerleştirmişlerdir. Türkiye’de yakalanan İsrail ajanlarından bu “ajanlık müessesesinin” ne kadar etkin durumda olduğunu anlamak mümkündür. Onun için maalesef Müslümanların önemli bir çoğunluğu henüz bu gerçeği görememiş, ya da ilgi alanından çıkarmıştır. Demokrasinin, insan hak ve özgürlüklerinin yalan olduğu, gücü bulunan devletlerin Yahudilerin elinde olduğu gerçeğini fark eden azınlık Müslüman kitlenin de yapacak hiçbir şeyi yoktur.

Yahudilerin fitne ve fesatla beslenen Müslümanların ihtilaflarından azami ölçüde faydalanan, yerleşmeci ve yayılmacı olduğunu, her taşın altından, her organizeden, her terörden Yahudi çıktığını eskiden beri bilen ve Müslümanları bu konuda uyarmaya çalışan samimi insanlar vardı. Lise çağlarında iken bunu hatırlıyorum. Ancak o zamanlar da Müslümanları Yahudi’ye karşı bilinçli ve uyanık olmaya çağıran, Yahudilerin sinsi oyum ve faaliyetleri konusunda Müslümanları uyaran samimi ve bilinçli insanlar, birçok kesim tarafından eleştirilirlerdi. Aşırılıkla suçlanırlar, hatta söyledikleri alay konusu edilirdi. “Acaba benim evlenemememde bir Yahudi oyunu olmasın?” , “Matematik yazılısında iyi yapamadım, kesin Yahudi parmağı var..” şeklinde dalga geçilirdi.

Müslüman ümmet aklını başına alarak topyekûn aralarındaki ihtilafları bırakıp binlerce birlik sebebinin gereği olarak ittifak etmezlerse daha çok yaman uçacak Yahudi uçakları. Ve ümmet eski kölelerinin esiri olmaya, toprak kaybetmeye ve daha çok acı çekmeye devam ederler. Allah en az Yahudiler kadar birlik olmayı bu ümmete nasip etsin.    

İSRAİL VE DÜNYA
Reklam Alanı

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.