MEZARDAN SES GELMESİ

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bazen bir hata veya korku yahut ümit, büyük bir hurafenin doğmasına sebep olabilir. Özellikle korku, karanlık ve yalnızlık insanda ürkütücü hisler uyandırır. Bunun etkisiyle karanlığın örttüğü nesneleri farklı şekillerde görmeye başlar. Bozulmuş bir ekranın görüntüyü ucube bir duruma getirmesi gibi göz, hayale giren korkunun etkisiyle çevredeki cisimleri değişik biçimlerde görür; kulak da garip sesler duyabilir. Hatta gerçekte hiç olmayan hayali görüntüler gözünde oluşur, sesler değişik bir duruma dönüşür, gerçekte olmayan sesler duyar.

Örneğin gece karanlığında yalnız başına kalan kimse korkunun etkisiyle bir ağacı bir at şeklinde, bir kaya parçasını başka bir canlı şeklinde görür, korkusu daha da artar. Vaktiyle bir yakınımız karanlıkta maydanoz dolu bir çuvalı bir keçi şeklinde görmüş, korkusundan tekme atınca da çuval devrilip maydanoz bağları dökülünce gerçeği anlamıştı. Buna benzer hatıraları bulunan çok kişi vardır. 

Bir parmağınızla gözünüze bir baskı uyguladığınızda her şeyi ikişer görmeye başlarsınız. Oysa gerçekte böyle bir şey yoktur. Gözdeki baskı, olmayan ikincisini varmış gibi gösteriyor. Korku, psikolojik hastalık veya yanlış inançlar duyu organlarına, özellikle de göze ve kulağa baskı uygular; bunun sonucunda da halüsinasyon denilen hayali görüntü ve sesler oluşur. Toplumda yaygın olan batıl inançların ve hurafelerin ana kaynaklarından biri bu tür şeylerdir.

Hurafeler anız tarlasının bir kenardan tutuşup git gide tüm tarlaya yayılan ateş gibi yayılmacıdır. Bir noktadan başlayan ateş, rüzgârın etkisiyle tüm tarlaya yayılır. İtibarlı ve doğru sözlü olduğuna inanılan bir kimsenin yaşadığı halüsinasyon türü haller, toplumda yer edinir ve inanç olarak devam eder. 

Halk arasında yayılan hurafelerden biri mezardan ses geldiği inancıdır. Mezardan ses duyduğunu söyleyenlerin hikâyeleri toplumda çeşitli vesilelerle anlatılır. “Ben kendim duydum!” diyenler de vardır. Ancak anlatılanlar yanılgıdan ibarettir. 

Rahmetli babam bununla ilgili bir hatırasını şöyle anlatmıştı:

“Buğday ihtiyacımızı genelde Beriyê dediğimiz Kızıltepe’nin ova köylerinden temin ederdik. Yine bir gün buğday almak için kardeşim Hacı Mehmet ve amcaoğlu Hacı Hayri ile birlikte Tuhup’tan Kızıltepe’ye gitmek üzere yük hayvanlarımızı hazırladık ve sabah erken vakitte Kızıltepe’ye varmak için akşamdan yola çıktık. 

Yol yaklaşık elli kilometreydi. Mehtaplı bir yaz gecesiydi. Zeytuna köyünün yakınlarında Yolun bir kısmında Hacı Mehmet ile Hacı Hayri’ye “siz yavaş yavaş gidin, size yetişirim.” dedim ve ihtiyaç gidermek için geri durdum. Bir süre sonra peşlerinden yola devam ettim, ancak onlar uzaklaşmıştı. Zeytuna köyünün yakınlarında “Zeytuna Şehitliği” denilen tarihi bir mezarlık vardı. Yol, yüksek palamut ağaçlarıyla dolu bu mezarlığın içinden geçiyordu. Geceleri mezarlıktan tek başına geçmek yürek isterdi. Hele böyle tarihi ve yosunları da ihtiyarlamış yüksek mezar taşları, yüksek ağaçlar bir korku atmosferini oluşturuyor. Ben de yalnız başıma bu mezarlıktan geçecektim. O zamanlar gençtim, mezardan, ölüden korkmuyordum Ama mezarlığın bu loş hali ve halk arasında anlatılan “mezardan ses geldi.” hikâyeleri akla takılınca insana ister istemez bir korku geliyor. Üstelik bu hikâyelere hiçbir zaman itibar etmiyordum, bana soranlara da “Bir taştan ses gelmediği gibi mezardan da ölüden de ses gelmez.” diyordum.

Mezarlığın içinde ilerlerken duyduğum bir ses korkumu arttırdı. İnsan iniltisine benzer bir sesti. Sanki birisi derinden “ıııııhh, ııııııhhh” şeklinde inliyordu. Durdum, sesin nereden geldiğini anlamak için kulak kesildim. Evet, sanki bu inilti sesi bir mezardan geliyordu. Korkum daha da arttı. Aklım “Mezardan ses gelmez.” diye diretiyordu ama kulaklarım da “işte bu ses mezardan geliyor.” diye inandırmaya çalışıyordu. Aklıma uymaya karar verdim, bütün cesaretimi toplayıp sesin geldiği mezarın başına gittim. Dikkatle dinledim, bir de baktım ki ses aslında mezarın üstündeki ağaçtan geliyor. Ağaca dikkat ettim, ağacın dalı üzerinde bir baykuşun bulunduğunu fark ettim, onun bu sesi çıkardığını gördüm. Bir taş atınca oradan uçtu, iniltisi de beraberinde gitti. Baykuşların farklı şekillerde, değişik sesler çıkararak öttüklerini biliyordum ama insan inlemesini andıran ötüşüne ilk kez şahit oldum. 

Artık olayı çözmüş ve rahatlamıştım. Mezardan ses gelmediğini bu yaşadığım olayla daha iyi ispat edebilecektim. Mezardan ses geldiğini iddia edenler, duydukları sesin, böyle bir mezarlıkta baykuş gibi bir yaratığın ötüşü olduğunu anlamayıp mezardan geldiğini zannetmişlerdir. Ben de kokumu yenmeyip olayı çözmeden uzaklaşıp gitseydim, mezardan ses geldiğini söyleyecektim.”

 

MEZARDAN SES GELMESİ

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.