Muhterem Kardeşlerim…
Her yazımızda olduğu gibi, sizlere önemli konuları öncelikle sahih kaynaklardan, Tam İlmihal Saadeti Ebediyye, İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat, Hakikat Kitab Evinin İhlas Yayınlarından faydalanarak sizleri bilgilendirelim istiyoruz.
Efendim;
Güzel ahlaklı olmak için, iyi ve kötü huyları bilmek ve tatbik etmek gerekir. İslam Ahlakı kitabını okuyup, oradaki bilgilerle amel eden, güzel ahlaklı olur.
Bu kitapta yazılı olan şu iki prensibi esas alan da güzel ahlaklı olur:
1- Düşmanlarımız, muhaliflerimiz, bizi çekemeyenler, hep ayıplarımızı araştırır. Onlardan kusurlarımızı öğrenip güzel ahlaka sahip olabiliriz. Biri, ahlakını düzeltmek için İbrahim Ethem hazretlerine, ayıbını, kusurunu bildirmesi için yalvarınca, “Seni dost edindim. Her hâlin bana güzel görünüyor. Ayıbını başkasına sor” dedi.
2- Başkasında bir ayıp görünce, bunu kendinde aramak, kendinde bulursa bundan kurtulmaya çalışmak gerekir. “Mümin, Müminin aynasıdır” Hadis-i Şerifinin mânâsı budur. Yani, başkasının ayıplarında, kendi ayıplarını görür.
İsa aleyhisselama, bu güzel ahlakı kimden öğrendiği sorulunca, “İnsanlara baktım. Hoşuma gitmeyen şeylerinden sakındım. Beğendiğimi ben de yaptım” buyurdu. Hazreti Lokman’a, “Edebi kimden öğrendin?” denince, “Edepsizden” buyurdu.
Yani birinin yaptığı hareket bizim hoşumuza gitmiyorsa, edepsizlik olarak görüyorsak, onu biz de yapmamalıyız. Biri bizim bir kusurumuzu söyleyince sevinmiyorsak, başkalarının da kusurlarını söylememeliyiz. Biri bizi tenkit edince hoşlanmıyorsak, biz de başkalarını tenkit etmemeliyiz.
İnsan bu prensipleri uygularsa, güzel ahlaklı olur. O hâlde, bir söz söylerken, kendimizi karşımızdakinin yerine koymalıyız. Böyle bir söze tepkimiz ne olur diye düşünmeliyiz. Bunun da istisnaları çıkarsa da, azdır. Zaten istisna genel kaideyi bozmaz.
Kötü huyu olan ne yapmalıdır?
Kendinde kötü huy bulunan bir kimse, öncelikle bu kötü huya yakalanmasının sebebini araştırmalı, bu sebebi yok etmeye, bunun zıddını yapmaya çalışmalıdır. Kötü huydan kurtulmak, bunun zıddını yapmak için çok uğraşmak lazımdır.
Çünkü, insanın alıştığı şeyden kurtulması çok zordur. Zira kötü şeyler, nefse tatlı gelir. İnsanın, kötü bir şey yapınca, arkasından nefse güç gelen şeyleri yapmayı âdet edinmesi, faydalı bir ilaçtır.
Mesela, “bir kötülük yaparsam, şu kadar sadaka vereceğim” veya “oruç tutacağım, gece namazları kılacağım” diye yemin etmelidir. Nefis, bu güç şeyleri yapmamak için, onlara sebep olan kötü âdetini yapmaz. Kötü ahlakın, huyların zararlarını okumak, işitmek de, faydalı bir ilaçtır.
Kötü huyun zararlarını bildiren Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:
“İnsanların hiç çekinmeden, sıkılmadan yaptıkları günah, kötü huylu olmaktır.”
“Her günahın tövbesi vardır. Kötü ahlakın tövbesi olmaz. İnsan, kötü huyunun tövbesini yapmayıp, daha kötüsünü yapar.”
“Sıcak su buzu erittiği gibi, iyi ahlak da, hataları eritir. Sirke balı bozduğu gibi, kötü ahlak, hayratı, hasenatı, iyilikleri mahveder.”
Bugün, bütün Hıristiyan ülkelerinde, bir çocuk dünyaya gelir gelmez, buna bozuk dinlerinin icaplarını yapıyorlar. Her yaştaki insanlara, Yahudiliği ve Hıristiyanlığı titizlikle aşılıyorlar. Müslümanların imanlarını, dinlerini çalmak ve yok etmek ve onları da, Hıristiyan yapmak için, İslam ülkelerine paket paket kitap, broşür ve sinema filmleri gönderiyorlar.
O halde Müslümanlar, din cahillerinin hilelerine, yalanlarına aldanmamalı, bize emanet edilen çocuklarımıza sahip olmalıyız. Onlara sahip olmak da, dinimizin emirlerine uygun olarak yetiştirmekle olur.
Hadis-i Şerifte buyuruldu ki:
“Ahlakınızı güzelleştirin.” [İbni Lal]
En vahşi hayvan bile terbiye ile ehlileştiriliyor. Hiçbir zaman elma çekirdeğinden portakal olmaz. Fakat elma fidanını büyüterek, lüzumlu aşı ve kültürel tedbirlerle kaliteli elma veren bir ağaç olarak yetiştirmek mümkündür. Bunun gibi insan tabiatında bulunan bazı arzular yok edilemez, fakat terbiye edilebilir.
Her şeyi, zıddı kırar. Kötü huyları, iyi huylar yok eder. Bu bakımdan kendini zorla da olsa iyi işler yapmaya alıştırmalı, onları âdet haline getirmelidir.
Çocuk, işleri ve ahlakı iyi olan insanlarla arkadaşlık ettirilirse, güzel huylar kendiliğinden onun tabiatı olur. Bu esaslar dahilinde çocuklar yetiştirilirse dünya ve ahiret saadeti elde edilir. Kıyamet günü, ana-baba, çocuğuna öğretmesi gereken ilimlerden mesul olacak, vazifesini yapmamış ise, yahut kusur etmiş ise cezaya çaptırılacaktır. Çocuklarını İslam terbiyesi üzerine yetiştirmeyenler, dünya ve ahiret felaketine maruz kalacaklardır.
Ne mutlu çocuğunu İslam ahlakı ile yetiştirenlere.
Allahü Teâlâ cümlemizi kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)