SÖZÜ YERİNDE SÖYLEMEK

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İnsanı en güzel surette yaratan Allah, Kelam isminin bir tecellisi olarak insana konuşma yeteneğini bağışlamıştır. Her şeyin en güzelini yaratan ve güzel olup güzelliği seven Yüce Yaratıcı, kullarından da güzel konuşmalarını, tatlı söz söylemelerini, yalandan, çirkin sözlerden kaçınmalarını istemiştir. “Allah, zulme uğrayanların haricinde açıkça kötü söz söylenmesini sevmez.” (Nisa, 148) buyurmuştur. Yüce Allah’ın, zulme uğrayıp karşı koyacak güçleri bulunmayan kimselerin zalimlere yönelik kötüleyici söz söylemelerini sevdiği ayetin mefhum-u muhalifinden anlaşılmaktadır. Musa ve Harun (AS)’ı Firavun’a gönderirken “Ona yumuşak söz söyleyin, belki öğüt alır yahut korkar.” buyurarak Firavunla bile yumuşak tarzda konuşmalarını istemiştir. (Tâhâ, 44) Musa ve Harun (AS)’ın yumuşak ve tatlı sözleri, zalim Firavunu etkilememişse de çevresini etkilediği anlaşılmaktadır. Yani büyük faydası olmuştur. “Tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır” sözü de yüzlerce deneyimden sonra söylenmiş tatlı bir sözdür.

Her davranışın yeri ve zamanı bulunduğu gibi, her sözün de yeri ve zamanı vardır. Sözü güzel ve tatlı yapan en önemli unsur, yerinde söylenmiş olmasıdır. Büyüklerimiz bunu “mutabık-ı mukteza-yı hal” (içinde bulunulan durumun gerektirdiği şartlara uygun olma) şeklinde ifade etmişlerdir. Hikmet ehli âlimlerden biri tatlı söz konusunda oğluna şöyle öğüt vermiştir: 

“Tatlı dille konuşmayı alışkanlık haline getir. Nitekim demişler: "Her kimin dili tatlı olursa, dostları çok olur."  Ancak, ne kadar tatlı söylersen söyle, sözün yerini bilmedikçe söyleme. Çünkü yerinde söylenmeyen söz tatlı ve güzel de olsa acı ve çirkin görünür.” 

Güzellik vasfını taşımayan, yerinde olmayan sözler, söyleyeni sıkıntıya sokar. Bir söz yerinde ve zamanında büyük hayırlara vesile olabildiği gibi, yersiz sözler zaman olur ki kavgaya, savaşlara yol açabilir. Sözlerin bu etkisini atalarımız, “Söz ola kestire başı, söz ola kese savaşı” sözüyle veciz bir şekilde dile getirmişlerdir. Bu itibarla, sıkıntıya sokacak söz söylemektense susmak daha iyidir. 

Güzel ve tatlı söz, her zaman süslü, yaldızlı söz demek değildir. Kur’an’ın bildirdiğine göre, insi ve cini şeytanlar çirkin işleri ve fenalıkları süsleyip insana güzel göstermeye çalışır, kandırmak için yaldızlı, süslü sözler fısıldarlar. (En’am, 112) Onun için yerinde ve zamanında olmayan sözler, süslü ve güzel görünse de gerçekte çirkindir; çünkü kandırmaya yöneliktir.

Çirkin sözlerin en çirkini yalan sözdür. Yalan söylemek, dünyevi-uhrevi birçok maslahatlar için insana verilen konuşma yeteneğini kötüye kullanmaktır ve tecellisi olduğu Allah’ın kelam ismine hakarettir. Bediüzzaman’ın yalan ve doğruluk ile ilgili şu sözleri de pek güzel ve anlamlıdır: “Yalan bir lâfz-ı kâfirdir... Bir dane sıdk, yakar milyonla yalanı. Bir dane-i hakikat, yıkar kasr-ı hayali. Sıdk büyük esastır, bir cevher-i ziyalı. Yeri verir sükûta, eğer çıksa zararlı.” 

Evet, yalan sözden kaçınmak, doğru sözlü olmak esastır. Ancak her doğrunun her yerde söylenmemesi gerektiğini de bilmeliyiz. Doğruyu yerinde ve zamanında söylemek lazımdır. Yeri değilse, doğru olan susmaktır. 

Yalan küfre ait bir vasıftır, bu nedenle müminlerde yalan bulunmamalıdır. Tertemiz bir kimsenin üzerinde pislik bulunması, gayet çirkin olduğu gibi, küfrün pisliği olan yalan mümine bulaşırsa ruhen çirkin görünür.

Sözlerin en güzeli ve sözlere güzellik veren Allah’ın sözleridir. Güzel görünen diğer sözlerde de mutlaka Allah’ın sözlerinden o söze yansıyan bir hikmet pırıltısı bulunmaktadır. 

SÖZÜ YERİNDE SÖYLEMEK

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.