Muhterem Kardeşlerim…
Her yazımızda olduğu gibi, sizlere önemli konuları öncelikle sahih kaynaklardan, Tam İlmihal Saadeti Ebediyye, İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat, Hakikat Kitab Evinin İhlas Yayınlarından faydalanarak sizleri bilgilendirelim istiyoruz.
Efendim;
Resulullah bütün insanların en iyisidir.
Bir Hadis-i Şerifte de, “Beni insanların en iyisi bilmeyen kâfirdir” buyuruluyor. (Hatîb)
Kur’an-ı Kerim Peygamber Efendimizin övgüsüyle doludur. Fetih Sûresinin, “Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Resulünü hidayet ve hak din ile gönderen Odur” mealindeki 28. Âyet-i Kerimesi de Resulünün en üstün olduğunu göstermektedir.
Peygamber Efendimiz, “sallallahü aleyhi ve sellem” bir millete, bir bölgeye değil bütün dünyaya, bütün insanlara peygamber olarak gönderilmiştir. Sebe Sûresinin “Biz seni bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik” mealindeki 28. Âyet-i Kerimesi bütün insanlara Peygamber olarak geldiğini bildirmektedir.
Enbiya Sûresinin, “Biz seni Âlemlere rahmet olarak gönderdik” mealindeki 107. Âyeti de, bütün insanlar için rahmet olduğunu bildirmektedir. Bunun aksini savunmak din düşmanlığıdır. Peygamber Efendimiz, bütün insanların, bütün Peygamberlerin yani Âlemlerin Efendisidir, Kâinatın Efendisidir.
Bu konuda birkaç Hadis-i Şerif:
“Ben Âlemlerin Efendisiyim.” [Beyhekî]
“Ben bütün insanların Efendisiyim.” [Buhârî, Tirmizî, İbni Mace, İ. Ahmed, Darimî]
“Ben bütün Peygamberlerin Seyyidiyim, Efendisiyim.” [Darimî İ. Neccar]
“Kıyamette insanların Seyyidiyim, Efendisiyim.” [Buhârî, Müslim, Tirmizî]
Peygamber Efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” bunları bildirirken, “Bunları övünmek için söylemiyorum, hakikati bildiriyorum. Hakikati bildirmek benim vazifemdir. Bunları söylemezsem vazifemi yapmamış olurum” buyuruyor.
Âlemlere rahmet olarak gönderildi
Allahü Teâlâ, Muhammed aleyhisselamı âlemlere rahmet olarak göndermiştir.
Enbiyâ Sûresinin 107. Âyetinde mealen;
“Seni, Âlemlere rahmet, iyilik için gönderdik” buyuruldu.
Ebû Hüreyre hazretleri;
“Bir gazada, Resûlullah Efendimize, kâfirlerin yok olması için dua buyurmasını söyledik. Cevaben;
‘Ben, lanet etmek, insanların azap çekmesi için gönderilmedim. Ben, herkese iyilik etmek, insanların huzura kavuşması için gönderildim’ buyurdu.”
Resûlullah Efendimizin bütün varlıklara rahmeti, faydası yayılmıştır. Müminlere faydası ise meydandadır. Başka Peygamberlerin zamanındaki inkâr edenlere, dünyada azaplar yapılır, yok edilirlerdi. Muhammed aleyhisselam zamanında ise, iman etmeyenlere dünyada azap yapılmadı.
Bir gün Peygamber Efendimiz, Cebrâil aleyhisselama;
-Allahü Teâlâ benim Âlemlere rahmet olduğumu bildirdi. Benim rahmetimden sana da nasip oldu mu? buyurunca Cebrâil alehisselam;
-Allahü Teâlâ’nın büyüklüğü, dehşeti karşısında, sonumun nasıl olacağından hep korku içindeydim. Emin olduğumu bildiren Tekvîr Sûresindeki 20. ve 21. Âyetleri getirince, bu müthiş korkudan kurtuldum, emin oldum. Bundan büyük rahmet olur mu? dedi.
Muhammed aleyhisselam, "Hâtemün Nebiyyîn" yani Peygamberlerin sonuncusu ve son Peygamber ve "Seyyidil Mürselîn" yani bütün Resullerin en üstünü olarak, Âlemlere rahmet ve kıyamet gününün şefaatçisidir. Mahşer günü, bütün insanlara, mahşer azabının kaldırılması için şefaat edecek ve bu şefaati kabul olunacak, mahşer azabı hepsinden kaldırılacaktır.
Nitekim Hadîs-i Şerifte;
“Kıyamet günü, en önce ben şefaat edeceğim” buyuruldu.
İmam-ı Rabbânî hazretlerinin babası Abdül-Ehad hazretleri;
“Günlerin uğursuzluğu, âlemlere rahmet olan Muhammed aleyhisselamın gelmesi ile bitmiştir. Uğursuz günler, eski ümmetlerde vardı” buyurmuştur.
Âlemlerin rahmet ve uyarıcısı
Kur’an-ı Kerim baştan sona kadar Resulullah Efendimizi övmektedir.
Bu konudaki Âyet-i Kerimelerden bazılarının mealleri şöyledir:
“Biz seni Âlemlere rahmet olarak gönderdik.” [Enbiya 107]
“De ki, ey insanlar, ben, Allah’ın hepiniz için gönderdiği Resulüyüm.” [Araf 158]
“Âlemlere [Cin ve insanlara ilahi azap ile] korkutucu [uyarıcı] olarak Furkanı [Kur’anı] kuluna [Muhammed aleyhisselama] indiren [Allah’ın şânı] ne yücedir.” [Furkan 1]
“Rabbinin sana verdiği nimetlerle mecnun değilsin. Senin için bitmeyen, sonsuz mükafat vardır. Elbette sen en büyük ahlak üzeresin.” [Kalem 2-4]
“Rabbin sana [çok nimet] verecek, sen de razı olacaksın.” [Duha 5]
“Allah ve Melekleri, Nebiye salevat getiriyor, iman edenler, siz de salevat getirin.” [Ahzab 56]
“Resullerden kimisini kimisine üstün kıldık.” [Bekara 253]
“Nebilerden bazısını bazısından üstün kıldık.” [İsra 55]
Son iki Âyet-i Kerime de, Peygamberlerden bazısının, diğerinden üstün olduğunu göstermektedir.
Bir Hadis-i Şerifte de, “Beni insanların en iyisi bilmeyen kâfirdir” buyuruluyor. (Hatib)
Allahü Teâlâ, bütün Peygamberlere “Ya Âdem, Ya Musa, Ya İsa” diyerek ismi ile hitap ederken, Muhammed aleyhisselama, “Ya Eyyühennebiyyu, Ya Eyyüherresu” diye özel hitap ediyor. Bu hitap şekli de Onun diğer peygamberlerden üstün olduğunu göstermektedir.
Fatiha suresinde bildirdiği gibi Allahü Teâlâ “Âlemlerin Rabbi”dir. Resulullah da Âlemlerden üstün olduğu için, “Rabbüke”, “Rabbike” yani “Senin Rabbin” buyuruluyor. (Bekara 30, Saffat 180)
Fetih suresinin, “Bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Resulünü hidayet ve hak din ile gönderen O’dur” mealindeki 28. Âyeti de Resulünün en üstün olduğunu göstermektedir. Resulullah, her Peygamberden üstün olduğu gibi, eshabı da diğer eshabdan, ümmeti de diğer ümmetlerden üstündür.
Kur’an-ı Kerimde mealen buyuruluyor ki:
“Muhammed [aleyhisselam], Allah’ın Peygamberidir, Onunla birlikte bulunanlar [Eshab], kâfirlere karşı şiddetli ve birbirlerine karşı merhametlidir.” [Feth 29]
“Mekke’nin fethinden önce Allah için mal veren ve savaşanlara, fetihten sonra verenlerden ve savaşanlardan daha yüksek derece vardır. Bunların dereceleri eşit değildir. Hepsi için Hüsnayı [Cenneti] söz veriyorum.” [Hadid 10]
“Allah, hepsine Hüsnayı [Cenneti] vaad etmiştir.” [Nisa 95]
“Muhacir ve Ensar ile iyilikte onların [Eshabın] izinden gidenlerden Allah razıdır, onlara Cenneti hazırlamıştır.” [Tevbe 100]
Musa aleyhisselam, bu ümmetin faziletini Tevrat’ta okuyunca, “Bu hayırlı ümmete beni peygamber olarak gönder” diye dua etti. Cenab-ı Hak da, “Onlar Ahmed’in ümmetidir” buyurdu. Hazreti Musa “Ya Rabbi, Ahmed’in ümmeti için bu kadar nimet ihsan ettin, beni de onun ümmetinden eyle” diye dua etti. Hazreti Musa gibi büyük bir Peygamberin, bu ümmetten olmayı istemesi, Muhammed aleyhisselamın ve Onun ümmetinin üstünlüğünü göstermektedir. (Tenvir)
İncil’in aslında Muhammed aleyhisselamın vasıfları, üstünlükleri yazılıydı. Bunları bilen İsa aleyhisselam da, Musa aleyhisselam gibi, Muhammed aleyhisselamın ümmetinden olmak için çok yalvardı, dua etti ve bu duası da kabul oldu. Allahü Teâlâ, Onu diri olarak göğe yükseltti. Kıyamete yakın tekrar yer yüzüne inecek, Muhammed aleyhisselamın dinine uyacak ve onu yayacaktır.
Bu ümmetin üstünlüğünü bildiren bir Hadis-i Şerif meali de şöyledir:
“Allahü Teâlâ, bu ümmeti şu üç hâlden emin etti:
1- Bu ümmete Peygamberiniz, [diğer Peygamberlerin kavimlerine yaptıkları gibi] beddua edip de mahvolacak değildir.
2- Kâfirler, [Ne kadar çok olursa olsun] bu ümmeti mahvedecek kadar galebe edemez.
3- Bu ümmet dalâlet üzerinde [sapık bir yolda, sapık bir mezhepte] birleşmez. Allah’ın rahmeti [salih] cemaatle beraberdir. [Salih] Müslümanların çoğunluğuna tâbi olun. Böyle Müslümanların çoğunluğundan ayrılan Cehenneme gider.” [Ebu Davud]
Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)