KAR YAĞIŞININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Dün sabah namazına kalktığımızda her yerin beyaz bir örtüyle kaplandığını ve lapa lapa kar yağdığını gördük. Geceden başlamış ve tutmuştu. Ortalık aydınlandıktan sonra karın tadını çıkarmaya çalışan herkes dışarı çıkmaya başladı. Herkesi sevinç ve mutluluk kapladı. Çocukların keyfine diyecek yoktu. Gözlemleyebildiğim kadarıyla büyüklerde de çocukların sevincine benzer bir sevinç var. Onlar da işin eğlence tarafındalar. Karın yağışındaki güzellik, her tarafın bembeyaz bir örtüyle kaplanması ile oluşan güzel manzara cezbedici bir keyif veriyor. Oysa bunun ötesinde kuraklığın giderilmesi noktasında büyük bir ihtiyaç var. Asıl buna sevinmek lazım. 
Kar yağışında hissedilen sevinç ve mutluluk, ilahi kaynaklı olmasındandır. Çünkü Allah’ın bütün eserlerinde gözleri lezzetlendiren ve ruhu okşayan güzellik ve letafet vardır. Düşünün, insan eliyle bir yağış yapılsaydı ve her yer beyaza bürünseydi, hiç kimsenin bundan bir keyif alacağını sanmıyorum.
Sıkça görülüp yaşanan mucizeler insan gözünde ülfet (alışıklık) perdesi altında sıradanlaşır, mucizelik yönü görünmez duruma gelir. Dikkatle ve ilmi bir titizlikle incelendiğinde, aklı hayrette bırakan “mucizelik” yönü ortaya çıkar. Kur’an-ı Kerim, “alışıklık perdesi” altında sıradanlaşan mucizeleri insanın dikkatine sunarak, Yüce Yaratıcının kudretini fark edip anlamayı istemektedir. Sıkça yaşandığı için insanın alışık olduğu ve bundan dolayı sıradanlaşan mucizelerden biri de yağmur, kar ve dolu yağışıdır.  
Suyun mucizeliği kadar, buharlaşıp bulutlar halinde gökyüzüne çıkarılması ve oradan da Allah’ın dilediği yerlere yağmur, kar ve dolu şeklinde yağdırılması da mucizedir.
Kar yağışı ilahi güzelliklerle dolu olduğu için günlük hayatı zorlaştıran çeşitli olumsuz sonuçlarına rağmen çocuk-büyük herkesi sevindirir. Şanlıurfa’da kar yağışı fazla görülmez; ancak büyüklerimizin geçmişte yaşadıkları yoğun kar yağışı öykülerini dinlemekle yetiniriz. Şanlıurfa’da her yıl hasretle beklenen kar, ancak bir kaç yıl arayla görülür. Diğer yörelerde sıradanlaşan kar yağışı burada alışıklık perdesi oluşturmadığından mucizevî yönlerine dikkat etmede daha avantajlı durumdayız. Bu nedenle kar yağışındaki yüzeysel güzellik ve çocuksu heveslerden çok, ilahi sanat ve güzellikleri görmeye, ibret nazarıyla bakmaya çalışmalıyız. Kar ve yağışındaki sanat ve harikalık, diğer suri yönlerinden daha fazla güzeldir.
Sıradan bir doğa olayı sanılan kar yağışında, olağanüstü nice sanat nakışları görünür; Yüce ustasının birçok isimleri okunur. 
Kar, akılları hayrete düşüren mucizelerle dolu ilahi bir sanattır. Yağarken oluşturduğu güzellik ve dinlendirici, büyüleyici görünüm; yerde, ağaçlarda oluşturduğu manzaralar kadar her bir kar tanesinin desenlerindeki ihtişam da hayranlık verir. Her bir tanenin diğerinden geometrik şekil ve desen yönüyle farklı olduğu da ilmen tespit edilmiştir. Yüce Yaratıcının her bir taneyi ayrı ayrı ve özenle yarattığını, fabrikasyon tarzda olmadığını gösteren bu harikalık, O’nun “Ehad” (her şeyi en küçük cüzleriyle tek tek özenle yaratan) ismini gösterdiği gibi, bir anda bir “kün: ol” emriyle birçok memleketlerde binlerce kilometrelik alanda bolca yağdırması “Vâhid” (Bir olan, eşi benzeri olmayan), “Ğaniyy” (Zengin olan, tükenmeyen hazinelerin sahibi olan), “Celil” (heybetli, sonsuz derecede büyük olan) gibi isimlerini gösterir. Evet, her yıl yeryüzünden Akdeniz büyüklüğünde suları gökyüzüne çıkararak, dağlar gibi bulutları yaratan ve gökyüzünde dolaştırıp dilediği yerlere kar şeklinde indiren Allah, “Celil” ismine hakkıyla layıktır. Buna işaret eden ayette şöyle buyurmuştur: 
“Görmez misin ki Allah, bulutları sevk eder. Sonra, onları kaynaştırıp üst üste yığar. Nihayet yağmurun, onların arasından yağdığını görürsün. O, gökten, oradaki dağ (gibi bulut)lardan dolu ve kar indirir de onu dilediğine isabet ettirir, dilediğinden de geri çevirir. Bu bulutların şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri alacak.” (Nur, 43.)
Yerden bakınca bulutların dağ gibi heybeti pek fark edilmez, ancak uçakla seyahat edenler bulutların üstüne çıktıklarında ayetteki bu benzetmenin ne kadar yerinde olduğunu görürler. Ayette “dolu ve kar” olarak tercüme ettiğimiz “bered” kelimesi, “soğuk ve donmuş” anlamına geldiği için kar ve doluyu kapsadığını düşünüyoruz.
Ayette “min cibâlin: dağlardan” sözünde bulutları dağlara benzetmesiyle dağların, “kar ve soğuk”la olan müthiş ilişkisine de işaret etmektedir. Dağları andıran bulutlardan kar ve soğuk daha çok dağlara iner. Ayrıca dağ gibi bulutlardan yağan karla örtülen dağlar da bu halleriyle bulutlara benzemektedir. Böylece bulut, dağın elbisesine büründüğü gibi, dağ da bulutun elbisesini giymektedir. Bu vaziyet düşünüldüğünde ayetteki hayran bıraktıran tasvir anlaşılmış olur. 
Kar yağışındaki sevinç, İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırım ve İslam âlemindeki zulüm ve katliamlara karşı içleri yanan Müslümanlar için bayram sevinci gibi buruktu. Allah Kerîm’dir, Yahudilerin kaçıp arkasına saklanacağı taşın dile gelerek, “Arkamda bir Yahudi var!” diyeceği günler yakındır inşallah.

KAR YAĞIŞININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.