Muhterem Kardeşlerim…
Her yazımızda olduğu gibi, sizlere önemli konuları öncelikle sahih kaynaklardan, Tam İlmihal Saadeti Ebediyye, İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat, Hakikat Kitab Evinin İhlas Yayınlarından faydalanarak sizleri bilgilendirelim istiyoruz.
Efendim;
İmam-ı Deylemi’nin bildirdiği Hadis-i Şerifte, “Âhir zamanda bir camide binden fazla kişi namaz kılacak, fakat içlerinde bir tane mümin bulunmayacaktır” buyuruluyor. Mümin olmayan ve namazları da kabul edilmeyen insanlar, kendilerini Müslüman zanneden, ama küfre düşmüş kimselerdir. Mesela, kaderi inkâr eden, “İnsan kaderini kendi çizer” diyen ve amelin imandan bir parça olduğunu söyleyen akılcı Mutezile fırkası küfre girmiştir.
Peygamber Efendimiz bu fırka için buyuruyor ki:
“Şer takdir edilmedi diyen Kaderiye’nin [Mutezile’nin] İslam’dan nasibi yoktur.” [Beyheki]
“Günahı bize Allah zorla işletiyor” diyen Mürciye yani Cebriye fırkası da küfre girmiştir. Peygamber Efendimiz, bunlar için şöyle buyuruyor:
“Mürciye [Cebriye] ve Kaderiye’nin [Mutezile’nin] İslamiyet’ten nasibi yoktur.” [Buhari]
Amentü’deki altı esastan birini bile inkâr edenler de küfre girmiştir. Mesela, “La ilahe illallah demek yeter, Muhammedün Resulullah” demeye gerek yoktur veya “Hristiyan ve Yahudi kâfirleri de Cennete girecektir” diyenler yahut herhangi bir şekilde küfre girenler, o camide binden fazla kişiyle beraber bulunacaklardır.
İnsanları küfre sürükleyen işlerin başında bid’at gelmektedir. Bid’at, Allah ve Resulü’nün emrini eksik bulup, “Günümüzün şartlarında şöyle olması daha iyi olur” diyerek yeni hükümler koymaktır. Bid’at fırkalarının çoğu böyledir. Bunların imanları düzgün olmadığı için amelleri kabul olmaz.
Dört Hadis-i Şerif meali şöyledir:
“Bir bid'at çıkaranın namazı, orucu, haccı, umresi, cihadı, tevbesi, farzı, nafilesi ve hiçbir iyiliği kabul olmaz. Yağdan kıl çıkar gibi, dinden çıkması kolay olur.” [İbni Mace]
“Allahü Teâlâ, bid'at ehlinin duasını, zekâtını, haccını ve namazını kabul etmez.” [Deylemi]
“Bid'at ehli, bid'atini Allah rızası için terk etmedikçe, hiçbir ameli kabul olmaz.” [Deylemi, İbni Neccar, Ebu Nasr, İbni Ebi Asım]
“Kur'anı mizmarlardan [çalgı da çalınan aletlerden] okuyanlara Allah lanet eder.” [Müsamere]
Demek ki, bid’at ehli, bid’at işleyerek imanları gideceği için, Hadis-i Şerifte, “Bir camide binden fazla kişi namaz kılacak, fakat içlerinde bir tane mümin bulunmayacaktır” buyurulmuştur. Bunun için bid’atlerden çok uzak durmalı. İbadetleri Resulullah efendimizin yaptığı gibi yapmalı, onun bildirdiği şekilde namaz kılmalı, “O gün öyleymiş, ama bugün böyle namaz kılmak daha iyidir. Resulullah da olsa böyle namaz kılardı” dememeli ve ibadete bid’at karıştırarak küfre girmemelidir. Hindistan’da bazı camilere ekran konmuş, merkez camideki imamın görüntüsüne uyarak namaz kılınmaktaymış. Bugün Türkiye’de bile, “TV’yi açıp Mekke’deki imama uyalım” diyenler çıkmıştır. Bid’atlerden çok sakınmalı, camilerdeki namazları kabul olmayan bozuk imanlı kişilerden olmamalıdır.
Kork Allah’tan korkmayandan
Seyyid Emir Gilal hazretleri, “Hiçbir ibadet, Allah korkusundan daha tesirli değildir. Allah'tan korkandan korkun. Allah’tan korkmayandan korkmayın” buyuruyor. Hâlbuki biz, “Kork Allah’tan korkmayandan, korkma Allah’tan korkandan” diye biliyoruz.
İkisi de doğrudur. Allah adamlarını, yani Allah’tan korkan salihleri üzmekten, onların sevgisini kaybetmekten çok korkmak lazımdır. Allah’tan korkmayan bizi sevse ne çıkar, sevmese ne kaybetmiş oluruz? Yani onu kaybedeceğiz diye fazla bir endişemiz olmaz.
“Kork Allah’tan korkmayandan, korkma Allah’tan korkandan” sözü de, çok kıymetlidir. Allah’tan korkmayandan her türlü kötülük beklenebilir, onun bir zararı dokunmasın diye böyle kimselerden korkmak gerekir. Allah’tan korkandan ise ne bize ne başkalarına zarar gelir. Ondan bir zarar gelecek diye asla korkmayız. Malımızı çalmaz, hakkımızı yemez, ırzımıza göz dikmez, çünkü Allah’tan korkar.
Görüldüğü gibi iki söz birbirine zıt değildir. Yani Allah’tan korkan salih Müslümanları üzmekten korkacağız, Allah’tan korkmayan fâsık ve zalimlerden ise, bize zararları dokunur diye korkacağız. Allah’tan korkanların bize zararları dokunmayacağı için onlardan korkmayız. Allah’tan korkmayanların ise sevgilerini kaybedeceğiz diye bir korkumuz olmaz.
Yalnız Allah’tan korkun
Kur’an-ı Kerimde, “Yalnızca Allah’tan korkun” buyuruluyor. Bu; “Yalnız bana ibadet edin, ilah olarak yalnız beni tanıyın benim bildirdiklerime uyun” demektir. Yoksa köpekten, casuslardan korkmayın demek değildir. Tehlikelerden korkmak lazımdır. Allah’tan korkmayanlardan korkmak gerekir.
Allah’ın gazabından korkmak
Allahü Teâlâ, ilmi, zulmetin temizlenmesine, cehli de günah işlenmesine sebep yaptı. İlimden iman ve taat doğmakta, cahillikten de küfür ve günah hâsıl olmaktadır. Taat, çok küçük olsa da kaçırmamalı, günah, pek küçük görülse de yaklaşmamalıdır!
Üç şey, üç şeye sebeptir:
Taat, Allahü Teâlâ’nın rızasını kazanmaya sebeptir.
Günah işlemek, Allahü Teâlâ’nın gazabına sebeptir.
İman etmek, şerefli ve kıymetli olmaya sebeptir.
Bunun için, küçük günah işlemekten de çok sakınmalıdır! Allahü Teâlâ’nın gadabı, bu günahta olabilir.
Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)