EN GÜZEL VARLIK

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Muhterem Kardeşlerim…
Her yazımızda olduğu gibi, sizlere önemli konuları öncelikle sahih kaynaklardan, Tam İlmihal Saadeti Ebediyye, İmamı Rabbani Hazretlerinin Mektubat, Hakikat Kitab Evinin İhlas Yayınlarından faydalanarak sizleri bilgilendirelim istiyoruz. 
Efendim;
Ateist diyor ki:
“Kur’anda, biz insanı en güzel şekilde kusursuz yarattık” deniyor. Sakat doğanlar olduğuna göre Kur’an yanlış yazmıyor mu?
Efendim;
Allahü Teâlâ’nın yaratması iki türlüdür. Birincisi, “Ol” der hemen o şey oluverir. İkincisi ise sebeplerle yaratır. Bu ikisinin arasındaki farkı elbette ateist bilemez. Her ikisini de Allahü Teâlâ yarattığı halde bunlar farklı şeylerdir. Çocuk olması için ana ve babayı sebep kılmıştır. Ama Hazreti İsa’yı babasız, Hazreti Âdem’i ise hem anasız, hem de babasız yaratmıştır. Mucize ve kerametlerde sebepler ortadan kaldırılabilir. Allahü Teâlâ, çok şeyi de sebeplerle yaratmaktadır. 
Mesela rızkı Allah verir, ama çalışmayı sebep kılmıştır. Çalışmadan rızık bekleyen açlıktan ölebilir. Hastalıklara şifayı veren de Allah’tır. Ancak doktoru, ilacı sebep kılmıştır. Doktora gitmeyen, tedaviyi ilacı kabul etmeyen hastalıktan ölebilir. Alkol ve zararlı ilaçlar almak, röntgen ışınlarının etkisinde kalmak veya yakın akraba ile evlenmek, iyi beslenememek gibi sebeplerle doğan çocuk kör de, sakat da olabilir. Sebeplerle yaratmak âdetidir.

Bu ön bilgiden sonra sualin cevabına geçelim:
Ateist, önyargılı olarak okuyor, inançsız olarak okuyor, yanlış tercümelerden okuyor, yanlış anlıyor. Suçu da Kur’an-ı Kerime buluyor. Âyetin açıklamasından önce tercümesine bakalım:
“Biz insanı Ahsen-i Takvim üzere [en güzel surette, yani boylu boslu, sureti güzel, organların yeri, sayısı, en iyi kullanmaya müsait tarzda, kâinatın bütün özelliklerini içine alacak şekilde] yarattık.” [Tin 4 Beydavi]

Ahsen-i Takvim = en güzel suret ne demektir? 
Kurtubi tefsirinde diyor ki:
Allahü Teâlâ Kâinatta büyük Âlemde yarattığı her şeyinden küçük Âlem olan insanda da örneğini yaratmıştır. Bu Âyet buna işaret etmektedir.

Bir Âyet meali de şöyledir:
“Gerçeklere inananlar için, yeryüzünde [dağlarda, denizlerde, ağaçlarda, bitkilerde, madenlerde, hayvanlarda, Cenab-ı Hakkın mutlak kudretine, iradesine, rahmetine delalet eden] ve kendi vücudunuzda [Yaratılışınızın başlangıcından sonuna kadar ve insanı hayret içinde bırakan organların ve salgı bezlerinin işleyişinde] Allah'ın varlığına nice deliller vardır; bunları görmez misiniz? [Görüp de bununla bir yaratıcısının bulunduğunu anlamıyor musunuz?]” [Zariyat 20,21]

İnsanın duygu organları, ışık saçan gezegenler gibidir. Kulak ve göz idrak edilebilenleri anlamakta, Güneş ve Ay yerindedir. İnsanın uzuvları çürüdüğünde toprağa karışır, Su, bedende bulunan kan ve rutubettir. Hava, ruh ve nefesidir. Ateşi safrasıdır. Damarları ırmaklar gibidir. Irmaklara kaynak derecesinde olan kara ciğer pınar gibidir. Çünkü damarlar kara ciğerden beslenir. Aynı zamanda deniz gibidir. Çünkü bedenin bütün damarları oraya bağlıdır. Irmakların denize dökülmesi gibidir. Kemikleri dağlara benzer. Dağlar, yerin direkleridir, uzuvlar ağaç gibidir. Nasıl ki ağacın yaprakları ve meyveleri varsa, her uzvun da bir işi ve eseri vardır. Vücuttaki kıllar, yeryüzündeki otlar gibidir. İnsan diliyle her türlü hayvanın ve diğer yaratıkların seslerini çıkarabilir. İşte koca Kâinatta bulunan her şeyin bir örneği küçük Âlem denilen insanda bulunur. (Kurtubi 4/95)

Demek ki, küçük Âlem olan insan, Kâinattaki varlıklara benzemektedir. Bu bakımdan en güzel surette yaratıldığı bildirilmiştir. Doğarken her uzvu sağlam doğuyor denmiyor. Hilkat garibesi olarak ne sakatlar doğabiliyor. Bu da yine Allahü Teâlâ’nın kudretini göstermektedir.

Sadakada öncelik

Bu, kişinin durumuna göre değişir. Mesela, borcu olanın, önce borcunu ödemesi gerekir, fakat taksitli borcu olup da, günü gelince ödeyebilecek olan, borcu bitmeden de sadaka verebilir. Zekât borcu varken verilen sadaka da, kabul olmaz. 
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Zekât niyetiyle fakire bir altın vermek, yüz bin altın sadaka vermekten daha sevabdır, çünkü zekât vermek, farzı yapmaktır. Sadakalarsa, nafile ibadettir. Farz ibadetin yanında nafile ibadetlerin hiç kıymeti yoktur. Deniz yanında, damla bile değildir. Şeytan aldatarak, kazaları kıldırtmayıp ve zekât verdirmeyip, nafileleri güzel gösteriyor. (3/17)

Kendi ailesinin nafakasını temin etmeden de, başkasına sadaka verilmez. Sadaka verirken, kendi ailesinden sonra, salih olan fakir akrabalara öncelik vermelidir. 
Bir Hadis-i Şerif meali de şöyledir:
“Fakire verilen sadaka, bir sadakayken, akrabaya verilen sadaka, hem sadaka ve hem de Sıla-i Rahim olmak üzere, iki sadakadır.” [Nesai]

“Yakın akraba ve komşuya verilen sadakanın sevabı iki misli fazladır.” [Taberani]
Bir kadın da, Resulullaha, “Fakir kocama hediye versem, sadaka yerine geçer mi?” diye sual ettirdiğinde Peygamber Efendimiz buyurdu ki:
“İki sevab vardır. Biri sadaka, diğeri de Sıla-i Rahim sevabı.” [Buhari]

En üstün sadaka nedir?

Bu, sadaka verenin veya verilenin durumuna göre değişir. Mesela, aç bir kimse varsa, onu doyurmak en üstün sadaka olur. Bir kimsenin, maddi imkânı olmayan, borçlu bir arkadaşı varsa, onun için en üstün sadaka bu arkadaşını borçtan kurtarmak olur. 
Hadis-i Şeriflerde buyuruldu ki:
“En üstün sadaka, su vermektir.” [Nesai]
“En üstün sadaka, aç bir canlıyı doyurmaktır.” [Beyheki]
“En üstün sadaka, iki kişinin arasını bulmaktır.” [Taberani]
“En üstün sadaka, dilini tutmaktır.” [Deylemi]
“En üstün sadaka, gizli verilendir.” [Taberani]
“En üstün sadaka, ilmi yaymaktır.” [Taberani]
“En üstün sadaka, ilim öğrenip, başkasına da öğretmektir.” [İbni Mace]
“En üstün sadaka, kin güden yakınına verilendir.” [Taberani]
“En üstün sadaka, sağlıklı, mala tamahı çok olup, zenginliği umup fakirlikten korkarken verilen sadakadır.” [Müslim]
“En üstün sadaka, doğru sözü yerinde söylemektir.” [Hâkim]
“En üstün sadaka, Ramazan’da verilendir.” [Tirmizi]

Allahu Teâlâ cümlemizi Kendisine layık Kul, Habibine layık Ümmet eylesin. (Amin)

EN GÜZEL VARLIK

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.