EN UZUN KERBELA

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yeni bir dönemin en uzun soykırımlarından oldu. En sofistike soykırım. Failleri ve yöntemleri çok olan bir soykırım. Alelacele değil; göstere göstere, caydırmak ve iradeyi kırmak için ekranlarda afişe ede ede, fail ve sanık olanların bundan imtina etmedikleri bir soykırım. Üstelik çocuk soykırımı.

Soykırımlar çağı bu çağ. Modern, medeni, edebi, kibar dünyanın gelişmiş teknolojileri kullanıldı, psikolojik, ruhsal, fiziksel, ekonomik ve on yıllara dayanan bir soykırım. Tecrit, tehcir, abluka, kuşatma, uzun zindan hayatları, işkence, açlık, susuzluk, arsızlık ve her türlü orantısızlık. Üstelik ümmet destekli bir soykırım. Yani İslam dünyası veya İslam ülkesi denenlerin çoğunun desteklediği bir soykırım ve en uzun Kerbela. İmha olan ama kırılmayan bir irade, teslim olmayan bir irade. Yani Kerbela.

Suriye ellerine geçer geçmez de iki soykırım gerçekleştirildi ve yer yer düşük yoğunlukta devam ediyor. Tüm soykırımlarda ana aktör, arkada ki el BATI.

Bu uğurda Irak, Libya, Afganistan, Kürdistan/Irak/Halepçe/Enfal, Hindidtan/Keşmir, Myanmar/Arakan, Lübnan ve Batı Asya’nın birçok yerinde ve Güney Afrika’da/Afrika’da/Ruanda’da da işgaller ve soykırımlar yapıldı.

Batı soykırımlarının bu çağda daha masrafsız olan soykırımları da vardı. Mesela Ruanda soykırımı. Ana aktör Fransa. “Ruanda Soykırımı, Ruanda'da 1994 yılında yaklaşık yüz gün içinde 800.000 Tutsi ve ılımlı Hutu'nun, aşırı uç Hutular (Interahamwe) tarafından öldürülmesi olayıdır. Katliam, Tutsi destekli isyancı Ruanda Vatansever Cephesi lideri Paul Kagame'ye bağlı güçlerce, Hutu ağırlıklı hükûmetin düşürülmesi ile son buldu. Ardından yönetimden güç alan Tutsilerin öç bahanesiyle saldırması sonucu yüzbinlerce Hutu, komşu Zaire'e (Kongo Cumhuriyetine) sığındı. Fransa, soykırımı gerçekleştiren Hutu hükûmetinin o dönem içerisinde en yakın dostu ve destekçisi olması sebebiyle Ruanda Soykırımı'ndan en fazla sorumlu tutulan ülkedir.[1]” https://tr.wikipedia.org/wiki/Ruanda_Soyk%C4%B1r%C4%B1m%C4%B1

Daha hafızalarda, daha yeni ve resmi olmayan rakamlar 1 milyonu aşkın insanın arka ellerin sağladıkları palalarla gerçekleşen bir soykırım.

Milyonlarla ölüme karşı bu vurdumduymazlık çağı ve bu algı da Batının eseri. Normal derler, normalleşme derler ve en olmaz deneni, sıradan günlük bir olay gibi cereyan etmesini sağlarlar. Gazze soykırımı da öyle, normal günlük akışta, trafik kazaları tarzında devam ediyor etkilenme olarak, algı olarak…

““Ukrayna’daki çatışmalarda çocuk ölümlerinin oranı yüzde 0,3. Yüzde sıfır virgül üç. Gazze’deki çatışmalarda ise çocuk ölümlerinin oranı yüzde 37,7. Yüzde otuz yedi nokta yedi.”  Dundee Üniversitesi eski rektörü ve emekli diplomat Craig Murray, geçtiğimiz günlerde böyle yazıyordu.

Kuzeyimizde, ölen bin kişiden 3’ünün çocuk olduğu bir çatışma söz konusu iken güneyimizde ölen bin kişiden 377’sinin çocuk olduğu bir çatışma var…  Britanya’nın eski Özbekistan Büyükelçiliğini de yapmış İskoç yazar Murray bu rakamların farkına bakarak şunu ekliyordu sözlerine:

“- Tek bir istatistikte, savaş ile soykırım arasındaki farkı görüyorsunuz!”

Doğru mu? Görür müyüz böyle tek bir istatistikle savaş ile soykırım arasındaki farkı?” https://t24.com.tr/yazarlar/akdogan-ozkan/tek-istatistikte-soykirim-gercegi,51195#google_vignette

Gazze soykırımında sadece cesetlerine ulaşılabilenlerin sayısı 60 bin’i geçti. Ancak gerçek rakam telaffuz edilen rakamın 5-6 katı. Zira enkaz altında olan, kayıp olan, tespit edilemeyen ve kayıp olanlar var…

Ve neler oluyor neler. Bu da oldu. Daha doğrusu oluşturuldu: “Birleşmiş Milletler, İsrail’in işgali altındaki Gazze’de kıtlık ilan etti. Böylece Birleşmiş Milletler Orta Doğu’da ilk kez kıtlık olduğunu duyurdu.” https://www.yenicaggazetesi.com.tr/birlesmis-milletler-gazzede-kitlik-ilan-etti-boylesi-ilk-kez-oldu-947176h.htm#google_vignette

Aslında söylenecek her söz çoktan bitmişti…

Evet, dünyanın gözleri önünde tehdit ede ede, sahiplenilerek gerçekleşen bir soykırım. Bir koalisyon tarafından gerçekleşen ve bir türlü askeri ve stratejik başarı elde edilemeyen, direnen hak sahiplerinin iradesinin kırılamadığı bir soykırım.

 ABD, İngiltere, AB’nin çoğunluğu gibi dünyanın en güçlülerinin, İslam dünyasını da arkalarına alarak ve tüm terör unsurlarını da kullanarak gerçekleştirmekte oldukları bir soykırım. Üstelik bu bir savaş değil, güçler hiç denk değil. Dehşet bir orantısızlık var. Soykırım cephesi en güçlü silah ve teknolojiye sahip; bir avuç kalmış İslam ümmeti ise Allah’a dayanıyor, Allah’tan yardım alıyor ve çelik gibi bir imana ve iradeye sahip. Pes etmiyor. SÜBHANELLAH! ALLAHÜEKBER! ALLAHÜEKBER! ALLAHÜEKBER!

Şimdi de topyekun imha ile, Gazze’nin tamamını işgal etmeye girişmekle son şanslarını deniyorlar ve ilk karşı koyuşu güçlü oldu Filistin direnişinin. İsrail, Gazze’de daha çok kayıp verdirebilir ancak, her saniye kendisi de yok oluşa gidiyor ve bu Kerbela’da, bu yalnız bırakılan bir avuç kalmış ümmetin, bu en güçlülere karşı, bu hesaplanmayan, beklenmeyen uzun direnişi, ayakta kalışı bir mucize değilse nedir, Allah’ın açık bir yardımı değilse nedir, bu yaşanan tür olarak dünyanın ilk soykırımı olan ve 2 yıla yakın süren ve hala da kırılmayan irade ve kırılmayan bu destansı direniş, en uzun Kerbela değil de nedir?

Aliya ne güzel söylemişti: “Biz ölüyoruz ama onlar da kazanmıyorlar.”

Ancak onlar da ölüyor, bizim kadar olmasa da ölüyorlar. Biz öldükçe çoğalırız; onlar azalır ve yok oluşa gider.

Allah’ım, sen bizleri, Müslümanım diyen bu bir avuç kalmış ümmetten uzağa ve ateşe sürükleme. Görmezden gelenlerden, körlerden, umursamazlardan, hissizlerden, sahiplenmeyenlerden kılma. Yapılan soykırımın kendimize yapılıyor olduğu şuurundan uzaklaştırma ve aidiyetten koparma.  

Son olarak şunu umuyor ve inanıyoruz ki; İsrail ve onun sahipleri küresel soykırım cephesi, küresel emperyalizm, küresel hegemonya, Siyonizm kaybedecektir; sadece bir avuç kalmış İslam ümmetinin direnişi zaferle sonuçlanacak ve İslam ümmeti kazanacaktır. İsrail, hayatta kalsa bile 7 Ekim Devrimi ile aldığı bu ölümcül yara ile uzun süre yaşayamayacaktır. İsrail yok olacaktır, yok olmaya mahkumdur. Bu artık bir kaderdir. 

EN UZUN KERBELA

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.