Türkiye ve diğer Müslüman ülkelerin batıyla olan ilişkileri, NATO’ da yaşanan problemler, üzerinde önemle durulması gereken hususlardır. Batının tabiatını iyi tahlil edemediğimiz müddetçe kendimizi de doğru tanıma ve tanımlamamız mümkün olmaz. Dolayısıyla doğru konumlanmadığımız sürece de her defasında yeniden ve yeni vaatlerle, bu dünyadan kopmamız, kendi evimize dönmemiz hem gecikiyor hem de engelleniyor.
Elbette ki NATO şemsiyesi altında, kendi dünyasına/kimliğine ait olan beldelerde bile batıya, şer işlerde yardım etmek aşamasından bıkan ülkelerin, bazı dik durma ve direnme politikaları geliştirmiş olmaları yeterli olmamasına rağmen sevindiricidir. Yine de bu evriliş; yaşanan bunca yıkım ve batının barbar yüzünün iyice ortaya çıkmış olmasına rağmen, hatırı sayılır bir ilerleme olarak değerlendirilemez. Buna rağmen batının, güçlü ve organize olmuş muktedirlerden oluşması göz önünde bulundurulduğunda, dik durabilme ve pazarlık yapabilmek; daha ileriye gitme umudu açısından önemli bir aşama sayılabilir. Bu yazıda bu konuları da değişik yaklaşımlarla içeren ve kendimizle ilgili de bazı yaklaşımları barındıran bir kitaptan bahsetmek istiyorum: İmkansız Devlet/Wael B. Hallaq
“Batı Avrupa’da ortaya çıkıp tüm dünyayı içine çeken modern proje, bilim ve teknikteki başarılarına ve bunların insan yaşamını kolaylaştırıcı sonuçlarına rağmen bilim, ekonomi ve hukuk gibi alanları ahlâktan ayrıştırarak ahlâkı ikincil konuma itmesi; böylece doğal çevrenin yok edilmesinden sosyal çözülmeye, birçok probleme yol açmasıyla gittikçe artan bir şekilde eleştirilerin konusu haline gelmiştir. Modern projeye dair eleştirilerinde Alasdair MacIntyre, Charles Taylor ve Charles Larmore gibi düşünürleri takip etmekle birlikte, çözüm önerilerinin modern öncesi İslâm geleneğine dayanmasıyla onlardan ayrılan Hallaq, Sharia: Theory, Practice, Transformations isimli hacimli eserinin hazırlık sürecinin yan ürünü olarak ortaya çıkan ve zikredilen eserin tamamlayıcısı niteliğindeki bu çalışmasında, modern projenin en önemli aktörü ulus devlet olgusuna odaklanmaktadır. Hallaq, eserde, mezkûr olgunun karşı konulamaz varlığı ile şer’î bir yönetim biçimi oluşturma yükümlülüğü arasında kalan modern müslüman düşünürlerde gözlemlenen ulus devleti,
erken dönem İslâm toplumunda da var olan zamansız bir fenomen olarak görme şeklindeki anakronik yaklaşıma ve bu yaklaşımdan beslenen ulus devletin şeriatın uygulanmasına mani olmadığı kanaatine karşı çıkarak “modern İslâm Araştırmaları Dergisi, 34 (2015): 175-204
188 devlet” ve “İslâmî” ifadelerinin işaret ettiği tasavvurlar arasında zıtlık ilişkisinin bulunduğu, dolayısıyla bu iki tasavvurun bir araya gelmesinin imkânsız olduğu tezini ileri sürmektedir. Argümanlarını geliştirmek için eser boyunca modern devlet ile ancak modern dönemin öncesinde müslümanlarca kurulan sosyo-politik düzenlerde somut olarak tezahür ettiğini düşündüğü İslâmî yönetim arasında karşılaştırmalar yapan yazarın, geniş bir coğrafyada tarihsel bir sürecin ürünü olarak ortaya çıkan ve bu nedenle gerek senkronik gerekse diyakronik varyantlara sahip iki fenomenin karşılaştırılmasının doğurduğu metodolojik problemi paradigmatik bir yaklaşımla aşmaya çalıştığı görülmektedir. Bu bağlamda, eserin paradigma kavramına ayrılan ilk bölümünün ardından, modern devletin tüm varyantlarında aynı kalan, mukayesede esas alınacak özellikleri tespit edilmektedir. Burada, form ve içerik ayrımı yapan yazar,
a. Evrensel ve zamansız olmayıp Avrupa’ya özgü tarihsel bir tecrübenin ürünü olarak ortaya çıkması, b. Ulusun kendi iradesinin ve kaderinin tek belirleyicisi olduğu fikrinin oluşturduğu egemenlik kavramı ve bunun yol açtığı metafizik,
c. Ulusal iradenin somutlaşmış hali olan hukuku belirleme (yasama) ve buna bağlı meşru şiddet uygulama tekeli, d. Rasyonel bürokratik mekanizma ve
e. “Vatandaş”ın üretilmesini mümkün kılan kültürel hegemonyayı modern devletin değişmeyen özelliklerini ifade eden birinci kısımda zikretmektedir.
Modern devlet ve İslâmî yönetimin hukuk sistemi, idarî mekanizma ve siyasetin faaliyet gösterdiği zemini oluşturan anayasal çerçeve açısından farklılıklarını ortaya koymayı amaçlayan, bunun için egemen irade ve hukukun üstünlüğü kavramlarına yoğunlaşan “Üçüncü Bölüm”de, modern devlette yürütme ve yargının özel normların yanı sıra, genel normlar da üreterek yasama faaliyetine ortak olduğu; yargının idarî ve yasal düzenlemeleri iptal etme yetkisine sahip olduğu, yasama ve yürütmenin aynı politik grubun kontrolü altına girebildiği, yargının sosyo-ekonomik açıdan diğer erklere bağımlı olduğu, bu yüzden hukukun üstünlüğü ve anayasal devlet anlayışının omurgasını teşkil eden kuvvetler ayrılığı prensibinin yara aldığı belirtilmektedir. Devletin, halk iradesinin dışavurumu hukukun somutlaşmış hali olduğu ve kültürel hegemonya yoluyla kendi toplumunu ürettiği; böylece hukuk, siyaset ve toplumda birliği temsil ettiği düşünüldüğünde, bu sistemde yazara göre, adı geçen prensibin ideal haliyle tatbik edilmesi imkânsızdır. Buna karşılık, ulusal iradenin yerini Tanrı iradesinin aldığı İslâmî yönetimde, söz konusu irade modern devlettekine benzer şekilde hukukî ve ahlâkî normların bütününde (şeriat) somutlaşsa da, yorumlayıcı faaliyetle bu normları açığa çıkarma yetkisinin sultana veya onun tarafından atanan kadılara değil, sosyo-ekonomik ilişkileri ahlâk temelinde düzenlemeyi amaçlayan şeriatın, toplumu ve Kitâbiyat
189 güçsüzleri gözeten değerleriyle biçimlenen, devletle değil toplumla bütünleşmiş müftü ismindeki sivil hukuk uzmanlarına ait olup mahkemeler devletin değil, şeriat ve toplum merkezli düşünen sivil hukukçular olan müftü ve müellif-fakihlerin otoritesi altında faaliyet göstermektedir. Hukukun sivil bir karaktere sahip olmasının yanında, kadıların sosyo-ekonomik olarak sultana bağımlı olmadığı, sultanın meşruiyetinin dahi sözü edilen âlimlerin desteğine bağlı olduğu bu sistemde yazar, hukukun üstünlüğü ilkesinin ideal haliyle pratiğe yansıdığını savunmaktadır. Modern devlet ve İslâmî yönetimin, hukukun ahlâkî ve politik olanla ilişkisi açısından karşılaştırıldığı “Dördüncü Bölüm”de yazar, Isaac Newton
(1643-1727) ve Robert Boyle (1627-1691) gibi filozoflar tarafından maddenin ruh ve değerden arındırılması neticesinde ortaya çıkan “olan” ve “olması gereken” ayrımı ile objektif bilim anlayışına paralel olarak Thomas Hobbes’un
(1588-1679) bir taraftan ahlâkın gelenek ve metinsel otoriteye değil, insan aklıyla keşfedilen objektif kanunlara dayanması gerektiği düşüncesiyle ahlâkî normların Tanrı’yla ilişkisini koparırken diğer taraftan devlette somutlaşan egemen iradenin hukukun tek kaynağı olduğu fikrini öne sürdüğünü, John
Austin’in (1790-1859) daha da ileri giderek hukuk ile ahlâk arasındaki zorunlu ve doğal ilişkiyi reddeden hukukî pozitivizmin temel varsayımlarından olan, keskin hukuk kuralı-ahlâk kuralı ayrımını geliştirdiğini ifade ederek son tahlilde hukukun Tanrı ve ahlâktan bağımsızlaştığı modern devlet ile Tanrı’nın hukukun tek kaynağı olduğu; buna bağlı olarak hukukî olanla ahlâkî olanın iç içe geçtiği İslâmî yönetim arasındaki içkin uyumsuzluğa dikkat çekmektedir.
İslâmî yönetimin paradigması, şeriatın toplumu ve ahlâkî olanı önceleyip yalnızca “olan”la ilgilenen, dost-düşman ayrımı ve güç merkezli politik olanı ikincil plana itmesine karşılık, pozitif hukuk normlarının ahlâk alanından uzaklaşarak politik olanla yakınlaşması, öyle ki vatandaşlık ve devlet dışı varoluşun imkânsızlığı göz önünde bulundurulduğunda, insanî eylemin diğer bütün alanlarıyla birlikte politik olanın kontrolüne girmesi, yazara göre, bu uyumsuzluğu daha da pekiştirmektedir.
Makro düzlemdeki bu farklılıkların mikro seviyedeki tezahürlerinin ele alındığı sonraki bölümde mezkûr iki sosyo-politik sistemin, tabiatları gereği sahip olduğu “benlik teknolojileri” yoluyla ahlâkî, politik, epistemik ve psikolojik açıdan birbirine zıt dünya tasavvurları doğuran farklı öznellik oluşum
alanları ürettiği düşüncesi üzerinde durulmaktadır. Şöyle ki, Avrupa’da sosyoekonomik eşitsizlikler, kötü çalışma koşulları ve mutlakiyetçi monarşik yönetim tarzının toplumsal kargaşa ve isyanlara yol açması, yöneticilerin tarassutundan uzak kırsal kesimlere kadar nüfuz eden polis ve hapishane teşkilâtının kurulmasını tetiklemiştir. Kaba kuvvetin yetersizliği anlaşıldığında ise bireyin İslâm Araştırmaları Dergisi, 34 (2015): 175-204
190 eylemlerinin sonuçlarının kontrol edilmesine yönelik bu projeden, politik iradenin arzusuna uygun eylemlerin ortaya çıkmasını sağlayacak şekilde okul, akademiya, askeriye ve kültür endüstrisi yoluyla bireyi eğitmek suretiyle eylemlerin oluşum sürecini hedef alan, sözü edilen iradenin benlik ve yerel topluluktan değil; politik, dışsal bir güçten kaynaklanması itibariyle premodern ve asketik eğitimden farklılaşan süreç tabanlı bir projeye geçilmiştir. Modern devletin varlığını sürdürmesinin yegâne yolu olan metafizik veya kozmik-mânevî bir düzenle değil, devletin metafiziğiyle bütünleşerek sosyopsikolojik seviyede onun bütün temel özelliklerini yansıtacak “vatandaş”ın, başka bir deyişle “homo modernus”un üretilmesi için uygulanan eğitim, aile, sağlık ve sosyal güvenlik politikaları uzunca bir zaman diliminde ve organik bir şekilde oluşan sosyal düzeni parçalayarak yeniden yapılandırmış; böylece öznede parçalanma ve narsisizm gibi sorunlara yol açmıştır. Bu durum, artık kaybolan geleneksel anlam dünyası ve referans çerçevesinin yerine geçecek metafizik ve psikolojik boyutuyla söz konusu problemleri onarıcı ve bu yönüyle devletin vazgeçilmez bir bileşeni olan milliyetçiliği ortaya çıkarmıştır. Öte yandan, yasama yetkisine ve modern devlettekiyle mukayese edilebilecek gözetleme araçlarına sahip olmayan, eğitimin yönetim mekanizmasından büyük ölçüde bağımsız olduğu, bu nedenle, politik güçle özdeşleşen özneler üretme yeteneği bulunmayan İslâmî yönetimde, bilhassa modern algının aksine hukukun ayrılmaz, hatta öncelikli parçasını teşkil eden, bu nedenle, hukuk kitaplarında ilk olarak ele alınan namaz, oruç, zekât ve hac gibi ibadetler yoluyla ilâhî iradenin somutlaşmış hali olan şeriata, ihtiva ettiği hukukî ve ahlâkî normların tümünde gönüllü itaat eden ahlâk temelli özneler (homo moralis) oluşturulmaktadır.
Günümüz dünyasında paradigmatik İslâmî yönetimin tüm özelliklerini taşıyan bir sosyo-politik düzenin kurulduğu varsayımıyla başlayan “Altıncı
Bölüm”de faiz ve gararı yasaklayan; zekât, sadaka ve vakıf gibi fakir ve güçsüzleri gözeten harcamaları teşvik veya emreden, sahip olunan her şeyi veren Tanrı’ya şükretmek gerektiği ve sermaye biriktirmeyi amaç haline getirmenin onun gazabını celbedeceği düşüncelerinin kârla ilgili bütün düzenlemeleri çevrelediği bir hukuk düzeninde faaliyet gösteren ahlâk tabanlı bir ekonomiye sahip bu yönetimin, gittikçe artan bir şekilde, küreselleşme olarak adlandırılan, nispeten yeni bir güç ilişkisi tarafından domine edilen uluslar arası bir düzende faaliyet göstermek durumunda kalacağına dikkat çekilmektedir. Yazar, burada, İslâmî yönetimin, sermaye birikimi ve kârın maksimizasyonunu yegâne amaç edinen anonim şirketin sürüklediği, ekonomik tarafı ön plana çıkmakla beraber askerî ve kültürel yönü de bulunan, paradigmatik modern devletin tüm özelliklerini gösteren küreselleşmenin doğuracağı Kitâbiyat 191 güçlü ekonomik, kültürel ve askerî meydan okumalarla başa çıkamayacağını,
dolayısıyla sürdürülebilir olmadığını iddia etmektedir. Son bölümde, modern devlet ve İslâmî yönetimin bir araya gelmelerini imkânsız kılan içkin olarak taşıdıkları farklılıkları özetleyerek bunların son tahlilde söz konusu iki fenomenin ahlâk alanıyla kurdukları birbirine zıt ilişkiye indirgenebileceğini ifade eden yazar, sömürge döneminin tüm yıkıcı etkilerine; kurumlarını, kadrolarını ve hermenötiğini geri gelmemek üzere kaybetmesine rağmen şeriatın, bugün bile ahlâk üzerindeki ısrarını inatla sürdürdüğüne dikkat çekerek günümüz açısından paha biçilemez olarak nitelendirdiği bu ahlâkî sistemin, biri içe diğeri dışa dönük iki eylem tarzına imkân verdiğini belirtmektedir. Buna göre, müslüman entelektüeller ve siyasiler, modern öncesi İslâm geleneğinin rehberliğinde, konformist olmayan yerli bir bakış açısı, liberalizmin evrensellik kavramına karşı her toplumun benzersiz olduğu vurgusu ve modern değerlerle söylem bazında diyalektik bir ilişki kurarak yavaşça evrilen istikrarlı bir yaklaşımla ekonomi, eğitim, özel ve kamusal alanlar, daha da önemlisi çevre ve doğa ile nasıl ilişki kurulacağı üzerinde yeniden düşünerek ahlâkı merkeze alan; zamanla gelişerek muhkem hale gelecek yönetim biçimlerini dile getirmeli, hatta inşâ etmeli. Ayrıca bu süreçte, modern dünyada ahlâkî uyanış gerçekleşmeksizin İslâmî yönetimin hayal olduğunu akılda tutarak herkesçe anlaşılabilir ikna edici bir ortak dil oluşturmak ve ahlâkî olanın zaferi için kendileriyle aynı kaygıları taşıyan
Batılı muadilleriyle iş birliğine gitmelidir…”
Murat Sarıtaş/(Arş. Gör., İstanbul Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi) http://www.isam.org.tr
Ahmet Hakan Çakıcı’ nın kendi bloğunda (https://www.ahmethakancakici.com/2019/11/imkansz-devlet-degerlendirme.html) kitapla ilgili ifadeleri: “Wael Hallaq ile Pınar Yayınlarından çıkan İslam Hukukuna Giriş isimli eseri ile tanışmıştım. Eseri bitirdiğimde ömrünün büyük bir çoğunluğunu dini eserler okuyarak geçirmiş biri olarak “şeriat” hakkında öğrendiklerimden şaşırmış biriydim. Özellikle 1750’ler Hindistan’ınında üretilen Şeriatla, daha önceki dönemin Şeriatının birbirlerinden ayrılması gerektiği, şeriat ile İngilizlerin pek düşkün olduğu arsa komisyonculuğu arasındaki mücadele, sömürgeciliğin/kolonyalizmin ekonomik yayılmacılığı ile şeriat arasındaki kavga, bu kavganın Osmanlı, Mısır, İran, Hindistan ve diğer İslam ülkelerindeki boyutları, Hindistan yöneticisi İngiliz Valinin şeriatı bir devlet yönetimi için fazla merhametli ve yumuşak bulduğunu "kimseyi öldürmeye izin vermiyor ki" diyerek hayıflandığını, evlilik müessesesi ve onu koruyan şeriat ile sömürgecilik ilişkilerine dair verdiği bilgiler oldukça ufuk açıcıydı. Bu nedenle Hallaq’ın bu kitabını elime alırken heyecanlıydım. Sağ olsun, hayal kırıklığına uğramadım. Hallaq’ın Şeriat üzerine yazmış olduğu “Şhari’a: theory, practice, transformations” eseri henüz Türkçeye tercüme edilmemiş olsa da, “Modern Devlet” ile “Şeriat Yönetimini” karşılaştırdığı bu kitabında esere yapılmış olan atıflar, asıl kitabın kıymeti hakkında ipucu verir nitelikte.
Kitap “Modern zamanlarda bir İslam Devleti” mümkün mü?” sorusuna cevap arıyor. İlk andan itibaren bu sorunun cevabını veriyor: Bu mümkün değil! Çünkü modern devlet ile İslam devletinin arasında giderilemeyecek uyumsuzluklar var, diyor. Kitabın anlaşılmasında en ciddi engel ise modern zamanların Devleti (state) kavramı ile Kur’an’i bir kavram olan “devletin” bizim toplumumuzda örtüşmesi ve ayırt edilememesi olduğunu düşünüyoruz. Şer’i idare; yöneticilerin, “hazırlanmasına” hiçbir katkılarının olmadığı Tanrı makamından bir yasaya (şeriata), bir üst otoriteye (Tanrı’ya) boyun eğdikleri, toplumun ortak sermeyesinin adalet üzerine dağıtılmaya çalışıldığı, tekelleşmelere ve servet yığınlarına izin verilmeyerek toplumun bir kısmının mutlak fakirliğe mahkûm edilmediği, “olan” ile “olması gereken” yani “ahlak” ile “hukukun” arasının ayrılmadığı, huzur ve sükûn ortamına verilen isim. Bu sağlanırsa topluma “devlet” gelmiş oluyor. Yani devlet,” yönetici bir zümrenin ya da teşkilatın” ismi değil, yöneticilerin topluma sağlamak zorunda oldukları huzur ikliminin adı. Sık kullanılan bir deyimle ifade edersek, toplumun başına “devlet” kuşu konuyor. Toplum şeriatın, huzurun, selamın (barışın) gelmesi ile “devlete”, esenliğe kavuşuyor. Zulmün gelmesi ile “başındaki devlet” gidiyor. Modern State (devlet) ise modernizmin bir ürünü olarak sadece son 250 yıldır var olan bir kurum. Bu kurum kendisinden daha yüce bir otorite kabul etmiyor. Bir efsunun bir gizin arkasında; görülmez, dokunulmaz, hissedilmez ancak her yerdedir. Devletin ölümsüz olduğu ve ilelebet yaşayacağı, her an herkesi gözetlediği, eğer bir hata yapan olursa bir gün karşısında devleti bulacağı sürekli vurgulanır. Devlet görülemez ancak kurumlarından, icraatlarından ve eserlerinden bilinir. O bir TANRIDIR. Her ne kadar meclise, parlamentoya ya da üçlü bir kuvvet dengesine (yasama, yürütme, yargı) dayandığını ve bir gücün hizmetine girmediğini iddia ediyorsa da, bu hiçbir toplumda gerçekleştirilememiş bir ütopyadan ibarettir. Çünkü devleti idare eden güç merkezleri ve çıkar grupları her zaman meclise veya bu üçlü yapıya özel haller, olağan üstü durumlar vs. ile müdahale ederek onu kontrol eder olmuşlardır. Bu anlamda modern devlet (state) yönetici zümrenin hizmetindedir ve onların menfaatlerini korumaya odaklanmıştır. Yasama bu dengeler üzerinden anayasayı hazırlar. Devlet ilerleme tanrısına tapınır. Bu tanrı uğrunda feda edilemeyecek hiç bir değer yoktur. Vatandaş devlete hizmet etmek için vardır. Ve ondan gerektiği anda devletine kurban olması beklenir. Herkes devletine minnet duymalı ve ona karşı kendisini borçlu hissetmelidir. Modern devletin vergi uygulamaları (ABD, Kanada, Almanya, İngiltere, Fransa, Danimarka, Norveç vs.) kişisel gelirin %30-%60’ına el koyma arasında değişir.
Şeriat yönetiminde idareci şeriata tabi olup topluma hizmet eder. Meşruiyetini şeriata yani topluma hizmetten alır. Bu hizmeti verdiği sürece de toplumdan vergi/zekât toplamaya hak kazanır. Bu oran kırkta birdir. (%2,5) Bu vergi tarih boyunca savaş hastalık gibi özel hallerde bile en fazla %15’lere çıkmıştır. Yönetici, toplumun mülkünü (mülk Allah’ındır) yönetmesi karşılığında pay alır. Devletinde, zenginin de fakirin de mülkü Allah'ındır, dolayısı ile onu pay etme hakkı da Allah'ındır. Bu nedenle kimsenin devlete ya da başka birine mihnet borcu yoktur. Aksine idarenin topluma karşı “iman, can, mal, akıl ve nesil” emniyetini sağlama borcu varken zenginin malında da fakirlerin hakkı vardır. Bu durum meşruiyetini herkesin Allah’a borçlu olduğu, görev taksimatını Allah’ın yaptığı bilinçten alır. Bu İslamın 5 şartı denen bilinç teknolojileri ile teminat altına alınmıştır. Kişinin yöneticiye kendisini kurban etmesi beklenmez. Dilerse kendisini orduya yazdırır ve galibiyet olursa ganimetten pay alır. Şeriat yönetici elitten ayrı bir olan, kendi geçimlerini sağlayabilen ve toplumun içinde sıradan vatandaşlar olan fakihler tarafından yapılır. Şeriat fakihlere yoksul, güçsüz, yetim ve dulları İLK elde korumalarını emreder. Yöneticinin asli sorumluluklarından biri de fakir, dul ve yetimlerin velisi olmaktır. Şeriatın zemini bu düşüncenin üzerine oturtulur. Modern yargı sisteminde dava açmak, fakir tabakayı ciddi oranda sarsacak bir maliyettir. Avukat masrafına gelmeden daha dosya açma aşamasında çok fakirler elenir. Kurgulanmış bürokrat dil, kişiye kendisini savunma imkânı vermez. Sürekli değişen kanunları takip etmek tam bir profesyonelleşme gerektirir. Mutlaka yüksek ücretli avukatlara ihtiyaç olur. Davalar yıllarca sürebilir. Hâkimler sürekli maaş aldıkları dolayısı ile maaşlarının kesilmesi tehdidi ile karşı karşıya oldukları devletin memuru olarak yönetici elitin çıkarları ile toplumun çıkarlarının çatıştığı her yerde cüzdanları ile vicdanları arasında sıkışmış olurlar.
Şeri toplumda herkesin kolayca ulaşabileceği hâkimlere/kadılara herkes derdini kendi dili ve seviyesi ile anlatabilir. Davasını savunmak için profesyonel birine (avukata) ya da toplumun anlamadığı bir dili ya da bürokrasiyi bilmeye gerek yoktur. 1200 yıllık şer’i prensipler bütün topluma ezberletilmiştir. Dava açanların genelde davalarını kazanmış olmaları şeriatın toplum tarafından iyi biliniyor olmasından kaynaklanır. Bu nedenle davalar çok kısa sürede ve davacıyı yıllarca mağdur etmeden çözülür. Kadı’nın toplum içinden biri olması muhataplarının özel hallerine de vakıf olmasını sağladığı için adaletin sopa gibi kullanılması yani ailelere, ortaklara ya da toplumsal diğer ilişki biçimlerine zarar vererek davacının adalet ararken daha büyük zarara uğraması önlenmiş olur. Kadının kendi geçimini sağlayabilecek bir geliri olması, onun egemenin karşısındaki gücü ve adaletin en önemli teminatıdır. Kadının ana görevlerinden biri de toplum içindeki fakir, yetim ve dulların vasiliğini yapmaktır.
State’de (devlette) her şey devletin (yönetici elitin) menfaatine çalışır. Devlet kendi için var olmuş bir kurumdur. Polis teşkilatı ve eğitim süreci şeriat düzeninin anlayamayacağı ve içine sindiremeyeceği bir tebalaştırma sürecidir. Şiddet tekeli ondadır. Öldürme tekelini sorgulayacak bir başka makam yoktur.
(Şeriat’ta zalim hükümdara boyun eğmemek ve onu kılıçlar ile düzeltmek ümmetin sorumluluğudur.-AHÇ) Bu nedenle böyle biri iktidara gelse de kısa sürede devrilir ya da suikastla devre dışı bırakılır.
Hallaq, Batının son üç yüz yılda, önce Tanrı’yı öldürüp ardından aşama aşama ahlakı hayatın içerisinden çıkartmasının, insanlığı getirdiği yerin bir uçurumun kenarı olduğunu; artık insanın, insan olarak kalmakta bile zorlandığı, sıradan insanın egemenler ve state (devlet) karşısında bir hiç hükmü kalmayan kıymetsiz bir varlığa dönüşmekte olduğunu söylüyor. (Hayvanların İnsan olmayan KİŞİ sayılmaları ile insanların hayvan durumuna düşürülmesi süreci bir taraftan işliyor-AHÇ) Buna karşı çare üretilemediğini çünkü Tanrının olmadığı yerde hiçbir değer üzerinde anlaşılamadığını, “Güçlünün” tüm erki ele geçirerek kendisinin sorgulanamadığı ancak kendinden başka herkesi gözetim ve denetim altında tuttuğu bir yapı kurduğunu bunun mücessem halinin devlette biçim aldığının altını çiziyor. (Bu kelimeleri Negri ve Hardt, A. Touraine, Terry Eagleton, Bauman ve Noah Harari'nin bahsettikleri süper diktatörlüğe doğru gitmekte olduğumuzun bir uyarısı olarak da okumak mümkün.-AHÇ)
Yeniden ahlakı merkeze alan; egemenlerin de daha üst makama karşı sorumluluklarının tanımlandığı, egemenlik sınırlandığı, güçsüzleri gözeten, insanın hem iç yolculuğuna hem dış dünyadaki yolculuğuna rehberlik edecek bir düşünceye, bir sisteme ihtiyacımız var. Bu sistem tüm kurumları, bürokrasisi ve hizmetlileri tarihe karışmış olsa da benliklerdeki izleri ile modern dünyaya itiraz etmeye devam eden şeriatta (ahlak temelli hukuk yapılanmasında) var. Unutulmaması ve ihmal edilmemesi gerekir ki, içine düştüğümüz büyük çıkmaz sadece Müslümanların sorunu değil, diyor sayın Hallaq…
Giriş
Bu kitabın oldukça basit bir savı var: Temsil ettiği değerlere göre yapılmış herhangi bir modern devlet tanımına göre ‘İslami devlet’ hem bir imkânsızlık barındırır hem de çelişkili bir tanımlamadır. (İslami bir yönetim mümkün değildir demiyor, Modern Devlet tanımlarına İslami model sığdırılamaz, diyor –AHÇ)
On iki yy. boyunca İslam’ın ahlaki yasası olan şeriat, örfi hukuk ve yerel örfi pratiklerle başa çıkmış ve hem toplumu hem de yönetimi düzenleyen en üst ahlaki ve yasal kuvvet olmuştu. John Rawls’un ‘iyi düzenlenmiş toplum ‘ kuran ve idare ettiren ahlaki bir yasaydı. Ancak 19 yy. itibaren şeriat tarafından düzenlenen sosyo-ekonomik ve politik sistem kolonyalist Avrupa’nın elinde yapısal olarak parçalandı. İçi boşaltılan şeriat, artık kişinin hukuki durumunun modern devlet tarafından konumlandırılabilmesi için gerekli bazı hammaddelerin tedarikine indirgenmişti. Şeriat modern devlet karşısında kaybetti. Bu noktadan sonra şeriata, belirli hükümleri -modern çıkarlara göre yeniden ele alınan ve oluşturulan hükümleri- topluma kabul ettirmek için devletin yasama girişimlerini meşrulaştırdığı dar bir ölçüde ihtiyaç duyuldu.
Bugün Müslümanlar, onları yönlendiren entelektüeller de dâhil olmak üzere, modern devleti kanıksamakta ve doğal bir gerçeklik olarak kabul etmektedir. (s:14)
…
Bu süreçte angaje olmuş Müslümanların, evrenselliğin ve hakların evrensel teorisinin nihai başarısızlıktan başka kaderi olmadığına ikna olmaları ve diğerlerini –Müslüman liberaller dahil- ikna etmek için azami entelektüel enerjiyi harcamaları gerekir… Modern ahlaki anlayışı yeniden biçimlendirmeye katkıda bulunmak için Müslümanların yapabileceği çok şey var.
Taylar’lar MacIntryre’lara dönüşmek için yeterince entelektüel cesaret kazanabilir mi? Batıl, Batılı olmayan, hepsi birlikte mahvedici medeniyetler çatışmasını yerle bir edebilir mi? Ancak bunun gerçekten tarihsel bir ihtimal olması için sadece Aydınlanma değil, modernite ve ayrıca daha temelde Batı Medeniyetinin merkezi geleneklerini oluşturan belli kavramlar ve taahhütler düzeltilmeli ya da terk edilmelidir. Aydınlanma kültürlerinin temel unsuru olan ahlakın temel kavramlarının yanı sıra bilimin temel kavramları da bırakılmalıdır. Batı geleneklerinde uzun süredir yerleşmiş olan belli din anlayışları, belirli bir yaşam tarzının taşıyıcısı oldukları değil, evrensel otoriteye sahip olan hakikatlerin taşıyıcısı olarak, terk edilmelidir.
Doğal çevremizle, yeryüzüyle ve insanın öznelliğinin her şeyin ölçüsü olarak alınmadığı bir dünyayı paylaştığımız diğer canlılarla yeni bir ilişki kurarak tevarüs ettiğimiz düşünce geleneğinde yaşanacak bir dönüşüm başarılı olabilir ki bu birbirinden çok farklı yorumlar için dünyada birlikte huzur içinde yaşama ihtimali doğurur.
Dünyada birlikte yaşamak kesinlikle zor bir iş, belki de başka bir modern ütopya. Ancak moderniteyi ahlaki eleştirinin yeniden yapılandırmasına tabi kılmak, sadece İslami yönetimin yeniden doğuşu için değil, bizim maddi ve manevi yaşamımız için de en önemli gerekliliktir. Kriz, İslami yönetime ve Müslümanlara mahsus değildir. “ Kamil Güller / Ahmet H. ÇAkıcı Rebiülahir 1441 / ALANYA
Kitabın; bize, çağa, batıya, modernizme ve dine/şeriata dair yaklaşımları açısından dikkate değer olduğu kanaatindeyim. Selam ve dua ile.
Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin
Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.
Reklam Alanı
Diğer Yazıları
- BELKİ DE GÜNEŞ BATI’ DAN DOĞACAK 27 Nis 2024, 10:17
- “İRAN’A TEŞEKKÜRLER” 20 Nis 2024, 10:34
- BEKLEYİŞ - 2 13 Nis 2024, 10:24
- BEKLEYİŞ 06 Nis 2024, 10:35
- ‘BİR SOYKIRIMIN ANATOMİSİ’ 30 Mar 2024, 10:41
- ARTIK VAR 23 Mar 2024, 10:42
- SÜRPRİZLER 16 Mar 2024, 10:32
- BU SOYKIRIM KİMİN ESERİ? 09 Mar 2024, 11:02
- AÇLIK OYUNLARI – 2 02 Mar 2024, 10:23
- UMUTLU OLMALI MIYIZ? 24 Şub 2024, 10:56
- İLK NORMALLEŞME: CAMP DAVİD 17 Şub 2024, 10:20
- KAYBEDENLER 10 Şub 2024, 10:20
- “AÇLIK OYUNLARI” 03 Şub 2024, 10:19
- HER İHTİMAL MÜMKÜN 27 Oca 2024, 10:22
- SOYKIRIMA ALIŞMAK! 20 Oca 2024, 10:24
- İNSANLIK VİCDANI, KÜRESEL SİYONİZM’DEN DAVACI 13 Oca 2024, 10:30
- İSRAİL, ÖLÜM DÖŞEĞİNDE ÖLMEK İSTEMİYOR 06 Oca 2024, 10:22
- SURİYE'NİN KASIM SÜLEYMANİ'Sİ 30 Ara 2023, 10:31
- 7 EKİM DEVRİMİ BİR UMUTTUR 23 Ara 2023, 10:57
- GEMİLER 16 Ara 2023, 10:25
- BÜYÜYÜNCE NE OLMAK İSTİYORSUN? 09 Ara 2023, 10:08
- HEPİNİZ ORDAYDINIZ 02 Ara 2023, 10:13
- AKSA TUFANI VE GAZZE ÇOCUK SOYKIRIMI’NDA BUNDAN SONRASI 25 Kas 2023, 10:09
- YENİ BİR ÇAĞIN İLK SOYKIRIMI: GAZZE ÇOCUK SOYKIRIMI-2 18 Kas 2023, 10:46
- GAZZE’ DE KİM KAYBETMELİ? 11 Kas 2023, 09:44
- SON SAVAŞ 04 Kas 2023, 10:03
- YENİ BİR ÇAĞIN İLK SOYKIRIMI: GAZZE ÇOCUK SOYKIRIMI 28 Eki 2023, 10:09
- MUHAKEME YETİSİ KAYBI VE KÜRESEL İNTİFADA 21 Eki 2023, 09:59
- 7 EKİM/ YENİ BİR ÇAĞIN BAŞLANGICI 14 Eki 2023, 12:25
- BİR TAŞLA KAÇ KUŞ ÖLÜR? 07 Eki 2023, 12:38
- ZAMAN 30 Eyl 2023, 12:06
- 'SUSUN ÖĞRETMENİM' 23 Eyl 2023, 12:32
- EKONOMİK YAPTIRIM 16 Eyl 2023, 14:12
- KİMDİR KESEN PARMAKLARIMIZI? 09 Eyl 2023, 15:16
- LA/HAYIR 02 Eyl 2023, 13:05
- 'YOL BİR YERE GİDER' 26 Ağu 2023, 14:26
- “EY KAVMİM!” 19 Ağu 2023, 13:03
- İNSAN- OTORİTE İLİŞKİSİ 12 Ağu 2023, 12:50
- “ARADIĞINA AMA BULAMADIĞINA…” 05 Ağu 2023, 12:29
- HER MEVSİM “MEVSİMLİK” DRAM 29 Tem 2023, 16:47
- SERMAYE 22 Tem 2023, 19:23
- ÖZGÜRLÜK MÜ, HÜRRİYET Mİ? – 2 15 Tem 2023, 16:19
- ÖZGÜRLÜK MÜ, HÜRRİYET Mİ? 08 Tem 2023, 09:51
- ATLANTİK/KÖTÜLÜK VE KÜRESEL KÖLELİK 01 Tem 2023, 12:34
- ABDURRAHMAN ARSLAN, LİBERALİZM VE MUHAFAZAKARLIK 24 Haz 2023, 10:30
- ÇOCUKLAR ÖLÜR MÜ? 17 Haz 2023, 14:43
- DİJİTAL ÇAĞDA DEMOKRASİLERİN UYUŞTURUCU ETKİSİ 10 Haz 2023, 14:00
- BÜTÜN SEÇENEKLER MASADA MI? 04 Haz 2023, 15:11
- İSLAMİ VAROLUŞ VE ENGELLER – 3 27 May 2023, 18:12
- NAKBE BİTER Mİ? 20 May 2023, 12:21
- EVET, ONLAR KAZANMIYOR 13 May 2023, 13:08
- MİDE BULANDIRICI BİR ZAMAN 06 May 2023, 12:13
- SORUNLAR, KÜRESEL SİSTEMDEN KAYNAKLANIYOR 29 Nis 2023, 12:25
- BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN 22 Nis 2023, 15:29
- DEPREMZEDELER, DÜNYA KUDÜS GÜNÜ VE KUDÜS MEYDANI 15 Nis 2023, 12:26
- SONUN BAŞLANGICI 08 Nis 2023, 12:26
- ÇÖZÜM: KİŞİSEL/TOPLUMSAL/SİSTEMSEL DEĞİŞİM 01 Nis 2023, 12:20
- İSLAMİ VAROLUŞ VE ENGELLER – 2 25 Mar 2023, 12:21
- AHLAKİ KOLONLARIMIZ SAĞLAM MI? 18 Mar 2023, 12:36
- İSLAMİ VAROLUŞ VE ENGELLER 11 Mar 2023, 12:11
- ‘BİLİNÇ VE ONUR YOKSULLUĞU’ 04 Mar 2023, 12:48
- ZAMANI MIYDI YANİ? 25 Şub 2023, 12:47
- DEPREMİN DİNİ, IRKI YOKTUR 18 Şub 2023, 12:02
- DEPREM VE UMUT 11 Şub 2023, 13:05
- İÇİMİZDEKİ MAHKEME: VİCDAN 04 Şub 2023, 12:49
- KUR'AN' I YAKAN BİZİZ 28 Oca 2023, 12:16
- ALLAH’ IN İPİ 21 Oca 2023, 12:41
- BÜTÜN DÜĞMELER 14 Oca 2023, 12:14
- BİLİM İSLAMLA ÇELİŞEMEZ 07 Oca 2023, 12:27
- ‘SERMAYESİ ERİYEN ADAM’ 31 Ara 2022, 12:38
- İSLAM, TABİAT, FITRAT 24 Ara 2022, 12:13
- HİBRİT SAVAŞ, ‘NORMALLEŞME’ VE ÇARESİZLİK ALGISI 17 Ara 2022, 12:34
- ZORBALIK 10 Ara 2022, 12:13
- YALAN ÇAĞI 03 Ara 2022, 12:27
- YOKSUL ÖĞRETMENLER GÜNÜ 26 Kas 2022, 12:07
- “ONUN İNANCINI ONDAN ÖTÜRÜ SEVDİM” 19 Kas 2022, 13:02
- TÜRKİYE VE İRAN' IN ORTAK KADERİ 12 Kas 2022, 12:06
- KÜRESEL MUKTEDİRLERİN JEOPOLİTİK HEDEFLERİ/BÜYÜK RESİM 05 Kas 2022, 12:22
- EŞREF-İ MAHLUKAT 29 Eki 2022, 12:12
- ‘DEĞERLERİNİZİ SATMAYIN ..!’ 22 Eki 2022, 12:10
- YOKSULLUK KADER Mİ, SİSTEMSEL Mİ? 15 Eki 2022, 15:34
- HAYRET, NEDEN KİMSE HAYRET ETMİYOR? 08 Eki 2022, 12:09
- 'ZEYTİN AĞACI PLATFORMU' NEDEN YALNIZ BIRAKILDI? 01 Eki 2022, 12:29
- EVRENSEL DİRENİŞ BİLİNCİ VE MAHSA AMİNİ ' İ PROVOKASYONUNDA ISKALANANLAR 24 Eyl 2022, 12:35
- ÇOCUK, BAKKAL VE SOKAK 17 Eyl 2022, 12:51
- SÜREGELEN SORUNLAR EĞİTİMİ UMUT OLMAKTAN ÇIKARIYOR 10 Eyl 2022, 11:53
- URFA SAHİPSİZ Mİ? 03 Eyl 2022, 12:53
- YOLDAKİ İŞARETLER 27 Ağu 2022, 12:14
- YURT VE BARINMA SORUNU 20 Ağu 2022, 12:17
- KUL HAKKI 13 Ağu 2022, 12:09
- EĞİTİM, SINAVLAR VE GENÇLERİMİZ 06 Ağu 2022, 12:13
- DİN TOPLUM KURAR, İNSAN İNŞA EDER 30 Tem 2022, 11:52
- ASTANA DEĞİL, "TAHRAN ZİRVESİ" 23 Tem 2022, 11:51
- MÜMKÜN VE GEREKLİ BİR ÖNERİ 16 Tem 2022, 12:51
- SORUN ÜRETİM Mİ? 02 Tem 2022, 12:22
- ‘BÜYÜK HABER’ 25 Haz 2022, 12:48
- ZARİF BİR YAPRAK DAHA RÜZGARA BIRAKIRKEN KENDİNİ/Mevlana İdris Zengin 18 Haz 2022, 13:04
- EKONOMİYİ SARSAN NEDENLER 11 Haz 2022, 12:24
- ÜÇ BAYRAK YÜRÜYÜŞÜ 04 Haz 2022, 12:28
- ULUSLARARASI SİVEREK SEMPOZYUMU 28 May 2022, 12:42
- BİR YIL DEĞİL; HER YIL GÖBEKLİTEPE YILI! 21 May 2022, 12:45
- BİLİM, POZİTİVİST BİLGİ VE VAHİY 14 May 2022, 12:46
- ŞAHSİYETLER, OLAYLAR VE HAKİKATLER – 4 ABDURRAHMAN ARSLAN/1. KISIM 07 May 2022, 13:11
- HÜZÜNLER SEVİNCE DÖNSÜN BU BAYRAM 30 Nis 2022, 13:05
- ADİTASYON KAĞIDI 23 Nis 2022, 13:39
- “CİVE PAKİSTAN, CİVE TÜRKİYE” 16 Nis 2022, 12:19
- YOKSULLUĞUN SİSTEMSEL BOYUTLARI 09 Nis 2022, 12:45
- RAMAZAN’ A GİRERKEN 02 Nis 2022, 12:56
- “TARLADA BALIK” MI? 26 Mar 2022, 12:25
- HALEPÇE’DEN ERBİL'E KÜRTLER VE BÖLGENİN KADERİ 19 Mar 2022, 12:26
- İSRAİL, HANGİ SORUNUMUZUN RESMİDİR? 12 Mar 2022, 12:33
- İŞGALE KARŞI MIYIZ? 05 Mar 2022, 12:20
- NATO, UKRAYNA VE BİZ 26 Şub 2022, 12:39
- SAVRULMALAR 19 Şub 2022, 12:41
- ACİL TEDBİRLER 12 Şub 2022, 12:27
- BİR TOPLUMSAL YARA OLARAK “MEVSİMLİK TARIM İŞÇİLİĞİ” 05 Şub 2022, 12:23
- ZARRAB DAVASI, NEYİN DAVASI? 18 Kas 2017, 13:34
- AYNI GEMİDE OLMA/MA BİLİNCİ 10 Tem 2020, 12:42
- FELAKET KAPİTALİZMİ VE ŞOK UYGULAMALAR – 3 12 May 2020, 18:05
- ŞAHSİYETLER, OLAYLAR VE HAKİKATLER- 1 16 Eki 2021, 11:36
- 1 MAYIS BİLİNCİ VE ÜCRETLENDİRME SİSTEMİ 04 May 2018, 15:23
- Sınav Odaklı Eğitime Son Verilmeli 15 Mar 2017, 13:29
- BÜYÜK GÜNAHLAR 24 May 2019, 12:40
- ÇOCUKLAR, CAMİ, GÖRMEZ/DİYANET AMCA 02 Ağu 2017, 13:48
- TEFECİLİK ÖLÜM SAÇIYOR 19 Eki 2018, 12:32
- İNFAK VE PAYLAŞIM 05 Ağu 2017, 19:00
- MURSİ ÖLÜRKEN İZLEMEK! 19 Haz 2020, 15:28
- İSLAMCILIK ELEŞTİRİLERİ 25 Mar 2018, 16:04
- EMEK VE ADALET BİLİNCİ 03 May 2017, 15:13
- BİZE NE OLDU? 12 Tem 2017, 14:07
- 28 ŞUBAT/”İKNA” ZULMÜ VE 8 MART 08 Mar 2019, 12:26
- KUDÜS ŞAİRİ 08 Oca 2021, 13:29
- SİYONİST İSLAM-3 07 Şub 2020, 13:10
- URFA YEŞİLE MECBUR 23 Ağu 2019, 12:36
- 2018 ÇOCUK İŞÇİLİĞİ İLE MÜCADELE YILI 24 Şub 2018, 12:48
- AİLEDE BABANIN ROLÜ 21 Ara 2018, 14:21
- ÖZGÜRLÜK MÜ, SAPKINLIK MI? 11 Oca 2019, 12:23
- “YÜRÜ GİDELİM ABİ…” 28 Şub 2020, 12:42
- Eğitimde temel sorunlar 21 Oca 2017, 12:56
- GENÇLERİMİZ 22 Oca 2022, 11:43
- SREBRENİTSA, ALİYA VE GENÇLİK 12 Tem 2019, 13:54
- SORUN “KADINA ŞİDDET” Mİ? 29 Kas 2019, 14:18
- ORUÇ; İNŞA, YARDIMLAŞMA VE DUA 24 Nis 2020, 13:28
- URFA, ÜLKENİN GIDA İHTİYACINA CEVAP VEREBİLİR Mİ? 15 Mar 2019, 12:59
- Seçim ve İstikrar 11 Şub 2017, 13:00
- FELAKET KAPİTALİZMİ VE ŞOK UYGULAMALAR - 4 15 May 2020, 14:59
- URFA’ DA EMLAK PAHALILIĞI VE KİRACILIK 03 Tem 2021, 13:14
- İSLAMCILIK NEREYE? 22 Şub 2019, 12:16
- SORGULAMA VE HATIRLAMA 25 Eyl 2020, 12:32
- DUA 11 Eki 2019, 16:47
- KÜRESEL KUŞATMA VE HAMAS 07 May 2017, 15:18
- Yeni il milli eğitim müdürü ve beklentiler 01 Şub 2017, 13:08
- KAŞMER PROJESİ RAFTAN İNDİRİLMELİ 09 Eki 2021, 12:01
- NEYİ KAYBETTİK, EKSİK NE? 06 Kas 2021, 11:10
- BİN BELLA'DAN BUGÜNE 01 Haz 2018, 13:59
- KURBAN 17 Tem 2021, 12:29
- RAHMETLİ ERBAKAN HOCA NEDEN ÖZLENİYOR? 01 Mar 2019, 12:52
- İYİYİ MÜMKÜN KILMAK 13 Ara 2019, 16:42
- BÜYÜK RESİM KÖTÜ AMA DAYANMALIYIZ 24 Nis 2021, 12:26
- Yanlışlar ve Doğrular 07 Oca 2017, 13:36
- “ERCÜMEND ABİ” 29 Oca 2021, 12:18
- TAHRİFAT VE DEJENERASYON 31 Mar 2018, 15:41
- MERHAMET 23 Eki 2021, 11:18
- Türkiye'nin Medeniyet Potansiyeli 29 Mar 2017, 14:28
- ÇÜRÜMEYİ FARK ETMEK 09 Eki 2020, 13:31
- KUDÜS’ ÜN KILICI DENKLEMİ DEĞİŞTİRİRKEN – II 22 May 2021, 11:31
- SEÇİMLERİMİZ VE BEKAMIZ 05 Nis 2019, 12:30
- KÜRESEL ISINMA VE KURAKLIK 14 Oca 2018, 19:58
- ZİHNİ İNŞA SÜRECİNDE, BOZGUNCULUKLA MÜCADELE 20 Tem 2018, 14:47
- Yanlışlar ve Doğrular 3 14 Oca 2017, 12:55
- “BAĞ EVLERİ VE HOBİ BAHÇELERİ YIKILMASIN” 19 Şub 2021, 11:40
- ALLAH SORUYOR: “SAKINMAZ MISINIZ?” 17 Nis 2021, 15:20
- FUAT SEZGİN KİMDİ? 06 Tem 2018, 13:41
- 8 MART, KADIN VE YAŞAM HAKKI İHLALLERİ 11 Mar 2018, 13:51
- Türkiye ve Küresel Faşizm 01 Nis 2017, 12:40
- TERÖRÜN ANA KAYNAĞI ABD VE 'KARANLIK PRENS': MİCHAEL D'ANDREA 07 Haz 2017, 13:47
- İŞSİZLİĞE GEÇİT VERME! 08 Kas 2019, 16:35
- İNGİLİZ ŞİİLİĞİ 30 Nis 2017, 15:37
- DEDAŞ, ETME! 17 Tem 2020, 13:21
- TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ-2 14 Mar 2020, 13:33
- MUSİBETLER KARŞISINDA İNSAN 28 Ara 2018, 12:22
- KUDÜS’ ÜN KILICI DENKLEMİ DEĞİŞTİRİRKEN 18 May 2021, 11:00
- FAZİLETLİ OLMAK VE NİTELİKLİ SUSKUNLUK 26 Ağu 2018, 17:30
- DUYARLILIK/GÜVEN/UMUT/ADALET = HAYAT 21 Şub 2020, 12:25
- PANDEMİ, EKONOMİ, EĞİTİM 07 Ağu 2020, 16:18
- EĞİTİM SİSTEMİMİZ MUTSUZLUK ÜRETİYOR 23 Nis 2017, 19:35
- DOĞRU YERDE DURMAK VE ARAKAN 09 Eyl 2017, 18:31
- Bu Ülkenin Üç Genci 25 Mar 2017, 13:28
- ÇOCUKLAR VE KARNELER 14 Haz 2019, 13:36
- EĞİTİM, ÜRETİM, İSTİHDAM- II 15 Oca 2022, 11:43
- SİYONİST İSLAM-4 14 Şub 2020, 12:42
- YENİ DİNLER 21 Haz 2017, 13:43
- YENİ EĞİTİM ÖĞRETİM YILI VE AR-GE 18 Eyl 2017, 15:10
- KONFORMİZM 13 Kas 2020, 14:17
- KUDÜS 18 May 2018, 15:15
- 28 Şubat Başarılı Bir Darbedir 01 Mar 2017, 13:11
- URFA'NIN KALKINMASI, İŞSİZLİK VE FUAR ALANI 16 Nis 2018, 11:50
- Yeni müfredat taslağı eğitime ne katar ? 18 Oca 2017, 12:47
- ZİHNİ İNŞA SÜRECİNDE “VATAN/EVİMİZ” BİLİNCİ 28 Eyl 2018, 15:46
- ADALET TOPLUMU OLMALIYIZ 25 May 2018, 17:20
- 20. ZIRHLI TUGAY KOMUTANLIĞININ TAŞINMAMASI HALKA EZİYETTİR 08 Tem 2017, 14:32
- DUVARLARI YIKMAK 10 May 2017, 13:54
- SAF İYİ / POTANSIYEL İYİ 27 May 2017, 14:55
- TÜRKİYE İRAN İLİŞKİLERİ VE BÖLGESEL GİDİŞAT 07 Eki 2017, 21:03
- ZORLUKLARI BİRLİKTE AŞABİLİRİZ 27 Mar 2021, 12:43
- TOLUMSAL KONSENSUS, BİRLİKTE YAŞAMA VE BİRLİK OLMA 26 Eki 2018, 12:30
- REFERANDUM'A YAKLAŞIM POLİTİKALARI BİZLERİ AYRIŞTICI OLAMAMALI 30 Eyl 2017, 12:40
- BATININ DÖNÜŞÜM ARAYIŞLARI VE KUDÜS GÜNÜ 31 May 2019, 12:54
- ŞİDDET TOPLUMU OLMAYI ÖNLEMELİYİZ/ŞİDDETE SIFIR TOLERANS 20 Oca 2018, 14:42
- BÜYÜYEN TEHLİKE: UYUŞTURUCU BAĞIMLILIĞI 17 Şub 2018, 13:34
- ÜÇÜNCÜ YOL 03 Haz 2017, 18:36
- KUR'AN SAHNELERİ VE İNSAN 17 Nis 2017, 14:20
- KÜRESEL GERGİNLİK VE TÜRKIYE 05 Nis 2017, 17:23
- ASTANA SÜRECİNİN ÖNEMİ 01 Tem 2017, 18:42
- FİYATLAR, NEDEN JET HIZIYLA DÜŞMÜYOR? 25 Ara 2021, 11:41
- “BİR ASKER” /ŞEHİD/ KASIM SÜLEYMANİ/HAC KASIM 10 Oca 2020, 12:04
- ŞİMDİ İNFAK VAKTİ 03 Nis 2020, 15:56
- AMERİKAN ZORBALIĞI 25 Oca 2019, 12:28
- 'İSRAİL, BİR TERÖR DEVLETİDİR' 16 Ara 2017, 16:55
- “GELİN TANIŞ OLALIM” 08 Şub 2021, 11:34
- KORONAVİRÜSLE MÜCADELE BİTMEDİ 14 Ağu 2021, 12:56
- ERKEN SEÇİM 20 Nis 2018, 14:00
- KUALA LUMPUR D8 OLABİLİR Mİ? 27 Ara 2019, 16:03
- UYUŞTURUCU VE MADDE BAĞIMLILIĞI 04 Eyl 2020, 16:57
- EĞİTİM SİSTEMİMİZ MUTSUZLUK ÜRETİYOR 23 Nis 2017, 15:35
- SON MESAJ 26 Nis 2017, 13:31
- ŞAHSİYETLER, OLAYLAR VE HAKİKATLER – 2 30 Eki 2021, 11:15
- İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNEMESİ 14. MADDE: “ZULÜM ALTINDAKİ HERKES BAŞKA ÜLKEYE SIĞINMA HAKKINA SAHİPTİR” 31 Tem 2021, 12:18
- ZİHNİYET DEĞİŞİKLİĞİ VE SORULAR 05 Tem 2017, 13:48
- ŞANLIURFA’ NIN ÇÖZÜM BEKLEYEN SORUNLARI 04 Eyl 2021, 12:21
- TÜRKİYE İRAN İLİŞKİLERİ VE BÖLGESEL GİDİŞAT 08 Eki 2017, 14:36
- MERHAMET MEDENİYETİ HAC FARİZASI VE YANLIŞ DİN ANLAYIŞLARI 02 Ağu 2019, 14:44
- İNTERNET VE TEKNOLOJİ BAĞIMLILIĞI 28 Oca 2018, 14:51
- ELİMİZDEKİ EN BÜYÜK GÜÇ: KUR’AN 01 Şub 2019, 15:16
- Şüphesiz ki islam, Batıyı da kurtaracaktır 04 Şub 2017, 14:52
- “TEMİZ AKIL” 20 Eyl 2019, 13:06
- İSLAM'IN ŞARTLARI: EMPATİ 29 Tem 2017, 12:35
- BAYRAM SONRASI UMUTLAR 28 Haz 2017, 13:26
- ENGELLİLER HAFTASI 13 May 2017, 14:58
- SİYONİST İSLAM-2 31 Oca 2020, 13:08
- "NORMALLEŞME" İÇİN NE DEDİLER? 21 Ağu 2020, 12:45
- YENİ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI BURUK BAŞLADI 15 Eyl 2019, 19:56
- ERDEMLİ OLMAK VE İLKESEL DÜŞÜNMEK 11 May 2018, 13:50
- İSLAM MUTLAK İYİLİKTİR 10 Nis 2020, 12:26
- "İMKANSIZ DEVLET" 06 Ara 2019, 16:16
- MUHAMMED MURSİ 19 Haz 2021, 12:42
- ÜRETİM, İSTİHDAM VE URFA 25 Ara 2020, 13:12
- HAYIR DİYELİM Mİ? 30 Kas 2017, 12:25
- YENİLENEBİLİR ENERJİ VE ELEKTRİK SORUNU 14 Haz 2017, 13:35
- HER ALANDA KÖKLÜ POLİTİKALAR 03 Tem 2020, 13:22
- MESELE GIDA MI? 25 Eyl 2021, 12:04
- 28 ŞUBAT NEYDİ? 26 Şub 2021, 11:59
- KÜRESEL VE BÖLGESEL ÖLÇEKTE HALİMİZ 05 Tem 2019, 13:19
- YARIN BAYRAM OLSUN MU? 07 Haz 2019, 14:36
- AĞAÇLANDIRMA SEFERBERLİĞİ 07 Ağu 2021, 12:10
- YALNIZLIK DOSYASI 07 Mar 2021, 12:54
- 18 ARALIK ULUSLARARASI GÖÇMENLER GÜNÜ VE SURİYELİ 'MİSAFİRLERİMİZ' 28 Ara 2017, 14:46
- GÖBEKLİTEPE YILI 02 Kas 2018, 12:06
- KARNEMİZ 18 Oca 2019, 12:20
- İfade Özgürlüğü 11 Mar 2017, 13:51
- ALİMLER TOPLUMUN REHBERLERİDİR 25 Eki 2019, 16:14
- “EVDE KAL” 20 Mar 2020, 12:42
- ORYANTALİST TUZAKLAR VE ALİMLERİN SAYGINLIĞI 18 Ara 2020, 14:07
- 2020 BİTTİ Mİ? 31 Ara 2020, 19:24
- EĞİTİMİN TEMEL SORUNLARI, SİSTEM ARAYIŞLARI VE YENİ MİLLİ EĞİTİM BAKANI 13 Tem 2018, 13:09
- ZİHNİ İNŞA SÜRECİNDE OKUMAK VE KİTAP 21 Eyl 2018, 13:15
- EĞİTİM, ÜRETİM, İSTİHDAM 08 Oca 2022, 11:42
- OKULLAR AÇILIRKEN 14 Eyl 2018, 13:42
- SARI YELEKLİLER, YENİ BİR DiRENiŞ MODELİ OLABİLİR Mİ? 07 Ara 2018, 12:57
- HAK VE SABIR 16 Eki 2020, 20:43
- SEZAİ KARAKOÇ/SON OSMANLI 20 Kas 2021, 11:28
- BRZEZİNZKİ 31 May 2017, 15:00
- 2017'DE DÜNYA VE MAZLUMLAR 30 Ara 2017, 13:08
- Anayasaların Ana Problemleri 27 Şub 2017, 13:39
- REFERANDUM NASIL SONUÇLANMALI? 12 Nis 2017, 14:21
- IRKÇILIK TEHLİKESİ VE KÜRESEL TERÖRİZM 20 Ağu 2017, 15:56
- MASUM DEĞİLİZ HİÇ BİRİMİZ 06 Eyl 2019, 13:33
- WİKİLEAKS BELGELERİ 19 Nis 2019, 13:41
- OLUMLU MESAJLARLA KENETLENMEK 12 Haz 2020, 19:13
- SEMAVİ ÖĞRETİLER 24 Tem 2021, 12:51
- İbadet Felsefemiz 22 Şub 2017, 12:55
- 1 MAYIS KUTLANIRKEN 03 May 2019, 19:04
- GENÇLER İŞSİZ VE PARASIZ, AİLELER BORÇ BATAĞINDA 16 Ağu 2019, 13:57
- KİTAP FUARI DEVAM EDİYOR 03 Ara 2018, 13:18
- ZİHNİ DEĞİŞİM 24 Tem 2020, 15:43
- AMBARGO-II 03 Ağu 2018, 18:09
- Batıya/Kaosa geçit yok 04 Oca 2017, 12:53
- Ötekileştirme ve Irkçılık 08 Şub 2017, 12:33
- AMBARGO-I 02 Ağu 2018, 15:29
- PERİKLES'TEN BUGÜNE DÜNYA 15 Şub 2019, 12:25
- AYLARIN SULTANI RAMAZAN 10 Nis 2021, 12:08
- ŞAHSİYETLER, OLAYLAR VE HAKİKATLER – 3 13 Kas 2021, 11:31
- BÖLGESEL KENETLENME GECİKTİRİLMEMELİ 19 Tem 2017, 13:46
- ANNE; “ANNE” DİR 17 May 2019, 12:28
- HATA YAPANLARI UYARALIM VE BİRBİRİMİZE DESTEK OLALIM...!!!! NORMALLEŞTİRMEYİN!.. 21 Ağu 2020, 12:41
- Eğitimde Teknoloji Kullanımı ve Yeni Müfredat 18 Şub 2017, 14:28
- ŞİMDİ NE YAPMALI? 02 Haz 2020, 20:19
- “FARKINDALIĞIN DİLİ” 26 Tem 2019, 14:13
- SIĞINMACI MİSAFİRLERİMİZ/ÖTEKİLER 17 May 2017, 13:12
- RABBİN KULDAN İSTEDİĞİ/İNSANIN DEĞERLİLİĞİ 13 Mar 2021, 13:30
- 24 HAZİRAN 22 Haz 2018, 15:35
- “HOŞ GELDİN KARDEŞİM” 28 Ağu 2020, 13:23
- MEMURLARIN HAK ARAYIŞI 21 Ağu 2021, 12:36
- MADDE BAĞIMLILIĞINI ÖNLEME VE OKUL/AMATEM-ÇEMATEM 09 Kas 2018, 12:17
- ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN YURT VE BARINMA SORUNLARI 18 Eyl 2021, 12:30
- TATİL, EĞİTİM VE ÇOCUKLARIMIZ 08 Haz 2018, 14:43
- KİTAP OKUMAK 27 Mar 2020, 12:28
- ÜRPERTEN BİR SUSKUNLUKTUR GOLAN! 29 Mar 2019, 12:57
- 2020 VE BEKLENTİLER 03 Oca 2020, 15:39
- ENGELLİLERE YAKLAŞIMIMIZ NASIL OLMALI? 15 Kas 2019, 17:28
- GÖBEKLİ TEPE YILI, REKABET YILI OLABİLİR Mİ? 12 Nis 2019, 12:41
- BÜYÜK FELAKET 24 May 2017, 14:06
- 2019'DA UMUTLAR VE KAYGILAR 04 Oca 2019, 12:35
- DİJİTAL ÇAĞDA BİLGİYE YAKLAŞIM 29 Oca 2022, 12:29
- DAHA GÜZEL URFA 17 Ağu 2018, 13:53
- Türkiye ve Avrupa İlişkileri 22 Mar 2017, 12:37
- YARIN BAYRAM! 09 Ağu 2019, 13:17
- KÜRESEL OYUNLARI VE TEHDİTLERİ DOĞRU OKUMA 03 Şub 2018, 13:59
- FELAKET KAPİTALİZMİ VE ŞOK UYGULAMALAR – 5 19 May 2020, 12:20
- Belirsizliğin diğer adı: Trump 28 Oca 2017, 13:20
- SOSYAL YARALARIMIZ DERİNLEŞİYOR 03 Mar 2018, 12:43
- ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNİN İTİBARI VE 24 KASIM 27 Kas 2020, 16:18
- MEMUR VE EMEKLİYE YİNE 'BUÇUK'LU ZAMLAR, HAYIRLI OLSUN! 27 Ağu 2017, 14:52
- ORUÇ VE HAK BİLİNCİ 23 May 2017, 13:58
- FELAKET KAPİTALİZMİ VE ŞOK UYGULAMALAR – 7 (SON) 21 May 2020, 14:10
- KARUN 01 Oca 2022, 11:38
- FELAKET KAPİTALİZMİ VE ŞOK UYGULAMALAR - 6 20 May 2020, 21:06
- HASAR TESPİTİ 18 Eyl 2020, 13:56
- GELENEKSEL TABULAR 07 Eyl 2018, 13:47
- URFALI BAKAN: FAKIBABA 23 Tem 2017, 15:29
- İhvan 15 Şub 2017, 12:44
- EKSEN KRİZİ 14 Eki 2017, 13:42
- NE HALDEYİZ? 15 Oca 2021, 13:11
- ALGI YÖNETİMİ VE MANİPÜLASYON 18 Ara 2021, 13:01
- KARNEMİZ 10 Haz 2017, 12:54
- “NEFES ALAMIYORUM” 04 Haz 2020, 18:24
- YAŞAM YÜKÜ AĞIRLAŞIYOR 11 Eyl 2021, 12:11
- GAZZE DİRENİŞİ BİR MİLAT MI? 16 Kas 2018, 12:09
- KENTİMİZE SAHİP ÇIKALIM! 22 Oca 2021, 12:09
- ALİMİN ÖLÜMÜ 14 Ağu 2020, 13:27
- KÜRESEL KURAKLIK, İKLİM VE DENGE 12 Haz 2021, 12:52
- Belirsizliğin diğer adı: Trump 28 Oca 2017, 13:52
- PEYGAMBERE SAHİP ÇIKMAK 30 Eki 2020, 13:37
- SİYONİST İSLAM 24 Oca 2020, 13:21
- BİR SİVEREK GÖNÜLLÜSÜ: KOÇALİ AYMAZ 08 Şub 2019, 12:33
- PANDEMİ TEDBİRLERİ VE DEZAVANTAJLI KESİMLER 20 Kas 2020, 13:21
- SAF İYİ / POTANSIYEL İYİ 27 May 2017, 14:50
- BİLGİ, BİLİNÇ VE CAHİLİYYE 27 Eyl 2019, 16:11
- REFERANDUM NASIL SONUÇLANMALI? (II) 19 Nis 2017, 13:52
- STEPHEN HAWKİNG, ALBERT EİNSTEİN, RACHEL CORRİE, TANRI VE ALLAH 17 Mar 2018, 12:37
- İNSANLIK VE UMUT 23 Eki 2020, 14:17
- SURİYELİ SIĞINMACILAR VE BİZ 05 Eki 2018, 18:45
- İşsizlik 18 Mar 2017, 12:43
- GAP HAVA LİMANI VE UÇAK SEFERLERİMİZ 17 Haz 2017, 13:04
- URFALI BAKAN: FAKIBABA – II 26 Tem 2017, 14:33
- YEŞİL, KIRMIZI ÇİZGİMİZ Mİ? 02 Ara 2017, 14:18
- EKONOMİK ŞİDDET VE EKONOMİK KURTULUŞ SAVAŞI 27 Kas 2021, 11:34
- EMANET VE İHANET 02 Eki 2021, 15:15
- DEPREM 04 Eki 2019, 16:50
- ABD BÖLGEYİ BÜYÜK KAOSA SÜRÜKLEMEK İSTİYOR 09 Nis 2017, 15:04
- İNSAN HAKLARI YALANI 14 Ara 2018, 12:22
- YAŞAM ALANLARINDAKİ ENGELLER 04 Ara 2020, 14:03
- “ALLAH BİZE YETER/ O, NE GÜZEL VEKİLDİR” 28 Haz 2019, 13:24
- KENDİNİ VE ALLAH'I BİLMEK 08 Nis 2018, 13:46
- MURSİ’ NİN ŞEHADETİ, BİZE NEYİ ÖĞRETMELİ? 21 Haz 2019, 14:24
- ÖĞRETMENLER VE HİBRİT EĞİTİM 11 Eyl 2020, 13:44
- ORUÇ / TUTMAK 10 May 2019, 12:31
- KARANLIK VE UMUT 03 Nis 2021, 11:57
- GEÇMİŞİN RUHUNU TANIMAK 30 Ağu 2019, 13:15
- KEŞKE! 10 Tem 2021, 13:08
- "OĞLUM GİBİ" 11 Ara 2021, 11:51
- Yanlışlar ve Doğrular 2 11 Oca 2017, 13:07
- GIDA POLİTİKAMIZ NASIL OLMALI? 11 Şub 2018, 13:20
- ÇALIŞAN VE "ÇALIŞMAYAN" KADIN 18 Eki 2019, 15:54
- İNSAN MEHMET ALAGAŞ/”ÖYLE DEĞİLDİ BU TÜRKÜ BİLRİM” 20 Mar 2021, 13:29
- 8 Mart ve Kadınlarımız 08 Mar 2017, 12:24
- ÇOCUKLAR 26 Nis 2019, 14:32
- DİNLEMEK 22 Kas 2019, 18:24
- YARIN BAYRAM 24 Haz 2017, 20:03
- KORONA NEYİ DEĞİŞTİRMELİ? 18 Nis 2020, 15:25
- 15 TEMMUZ BİR FIRSATTI 16 Tem 2017, 15:49
- Rakka / Yeni Bir Evre ve Riskler 04 Mar 2017, 13:49
- İSLAM KARDEŞLIĞINI ENGELLEYEN PUTLAR 05 Haz 2021, 12:08
- “HOŞ GELDİN KARDEŞİM” SALDIRININ ANLAMI, MAHİYETİ VE NEDENİ 22 Mar 2019, 12:48
- ŞİDDETİ FARK ETMEMEK 01 Kas 2019, 15:40
- BÖLGESEL SAVAŞTA YENİ HEDEF SADECE LÜBNAN MI? 11 Kas 2017, 14:09
- DOĞRU BAKMAK, DOĞRU DÜŞÜNMEK 19 Tem 2019, 13:08
- SEYYİD KUTUB’ U ANLAMAK 31 Ağu 2018, 13:34
- EĞİTİMDE SİSTEM ARAYIŞLARI VE KAYIP NESİLLER 23 Eyl 2017, 12:34
- FURKAN CELEP NEYİN RESMİ? 02 Eki 2020, 16:16
- FELAKET KAPİTALİZMİ VE ŞOK UYGULAMALAR - 2 07 May 2020, 15:00
- HOBİ BAHÇELERİ 12 Şub 2021, 13:43
- GENÇLERİN İSTİKBALİ VE ÜNİVERSİTE SINAVLARI 01 Tem 2020, 21:34
- AMBARGO - III 10 Ağu 2018, 14:15
- MERG BER AMERİKA! / AMERİKAN EMPERYALİZMİNE ÖLÜM! 07 Oca 2018, 19:25
- KÜRESEL SÖMÜRÜ SİSTEMİ KARŞISINDA LOKAL KONUMLANMALAR 20 Ara 2019, 15:41
- DÜNYA ÇOCUK GÜNÜ VE KADININ KONUMU 23 Kas 2018, 12:18
- 3 ARALIK DÜNYA ENGELLİLER GÜNÜ 04 Ara 2021, 11:55
- ÖĞRETMENİN RIZKINA/EK DERSİNE DOKUNMAYIN! 30 Nis 2021, 12:03
- YEREL YÖNETİMLERİN DENETLENMESİ VE İMAR İLE İLGİLİ SİSTEMSEL SORUNLAR KAŞMER DAĞINDA YENİ BİR UYDU KENT 12 Eki 2018, 13:05
- OKULLAR AÇILMALI/MI? 28 Ağu 2021, 12:55
- FELAKET KAPİTALİZMİ VE ŞOK UYGULAMALAR 03 May 2020, 21:31
- TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ 06 Mar 2020, 12:26
- UMUDUMUZU YİTİRMEYELİM 26 Haz 2021, 13:34
- RAMAZAN BİTERKEN 08 May 2021, 14:20
- “İNSAN HAKLARI”, PANDEMİ VE DAYANIŞMA SEFERBERLİĞİ 11 Ara 2020, 15:11
- “BİR ASKER”/ŞEHİD/ KASIM SÜLEYMANİ/HAC KASIM-2 17 Oca 2020, 13:16
- Astana süreci iyi değerlendirilmeli 25 Oca 2017, 13:18
- ÖĞRETMENLER MUTLU MU? 27 Kas 2017, 13:12
- EN KÖTÜ ŞER: EHVENİ ŞER 29 Haz 2018, 13:18
- PROJELER MEVSİMİ 28 Nis 2018, 15:22
- KIŞ YAKLAŞIRKEN URFA 06 Kas 2020, 19:00
Popüler Haberler
Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!
Tekrar deneyiniz.
0 Yorum