ATEŞKES KAĞIT ÜZERİNDE Mİ KALDI?

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Soykırım cephesi için ateşkesin anlamı şudur: Sen duracaksın; ben bazen hafifletirim. Zaten fiilen uygulanan da budur. Bu olmazsa ne olur? Ateşkes bozulur. İsrail de zaten caymak için bahane arıyor ancak hem Lübnan’da hem Gazze’de bozulacak ateşkesin suçunu direnişe yükleyebilecek bir durum oluşturmak da istiyor. Böylece yeni saldırıları için halkların tepkisini daha azaltabileceğini hesaplıyor…

Ateşkesin kağıt üzerinde kaldığı ortada. Örneğin; Lübnan’da yaklaşık bir yıldır ateşkes yürürlükte olmasına rağmen ateşkesin hemen ardından İsrail, Lübnan'da en az 5 bin kez ateşkesi ihlal etmiş…

Suriye, İsrail'in neredeyse her dediğini yapmasına; seçilmiş hükümeti terör eylemleriyle yönetimden uzaklaştırmasına; İsrail'e her türlü hizmetini yapmasına; itaatte ve saygıda kusur etmemesine; Alevi ve Dürzi soykırımları gerçekleştirmesine; Filistin direnişini ülkeden çıkarmasına ve silahlarını almasına, Suriye’nin her türlü kaynağını, toprağını ve bağımsızlığını İsrail’e hediye etmesine; onurlu insanları ülkeden kovmasına; ordusunun İsrail tarafından imha edilmesine sessiz kalmasına; vardı ise namus ve haysiyetinden eser bırakmamasına rağmen ve

ülkesinin işgaline ses çıkarmamasına ve daha bin türlü münafık ve namussuzla iş tutarak İsrail'e neredeyse secde etmesine rağmen ve yeni yönetimle İsrail arasında resmi ve gayri resmi bir savaş olmamasına rağmen İsrail Suriye'yi de bombalıyor; orada da durmuyor; oraya da saldırırlar düzenliyor…

Gazze’de fiilen bir ateşkes yok; soykırım aynen devam ediyor. ABD, Almanya, Katar ve diğerleri/diğer cephe mensupları da bu saldırıların ateşkesi bozmadığını söylüyor; yani bizim ateşkes dediğimiz budur, diyorlar. Nedir? Biz saldıracağız, soykırım yapmaya devam edeceğiz. Neden? Teslim olup Filistin'i bize teslim etmediğiniz, direnmeye, sahada savaşı kazanmaya devam ettiğiniz, bu soykırımlardan bile zaferle çıktığınız için. Hem bizim tabiatımız ve tarzımız da zayıflara karşı budur. Sözünde durmaz, yalancı, ayartıcı, zayıfı imha edici, hain, haydut ve alçak.

Silah ve diğer üstünlükleri ile insanların onlara kul köle olmasını istiyorlar; karşılarında direnen, itiraz eden kimseyi istemiyorlar. Hele ki; onları yenen, dünyanın vicdanını uyandıran, maskelerini düşürenlere ise hiç tahammülleri olmaz.

DİRENİŞ HAZIR MI?

Soykırım cephesi bir taraftan tüm bu baskıyı arttırıp, tüm düğmelere basmışken öte yandan Batı Şeria’yı da fiilen ilhak ve işgal etmiş durumda ve orayı da Gazze gibi yapmaya istekli ve kararlı…

Ancak bir sorunları var; karşı taraf da yaralarını sarıyor, yeni saldırılara karşı direnç topluyor, eksikliklerini tamamlamaya, hazırlık yapmaya çalışıyor. İşte bunu kabullenemiyorlar, bu durum, özellikle Lübnan direnişinin stratejik sabır politikasında olması onları ciddi ciddi endişelendiriyor ve düşündürüyor.

 Ateşkesi sürekli bozarak bunu engellemeye çalışıyorlar. Bu süreci aksatmaya, önlemeye gayret ediyorlar. Filistin’i ateşkes oyunu ile baskı altında, direnmeyen bir durumda tutarak Lübnan direnişi üzerinde yoğunlaşıyorlar. Fakat fazla seçenekleri yok. Ne silah bırakmaya ikna edebildiler ne de bir iç savaş ortamı oluşturabildiler; tam tersine her kesimden halk ve hatta kısmen hükümet bile direnişin tutumunu anlamaya başladı ve silahları olmasa İsrail’in ne yapma niyetinde olduğunu gördü. Zaten Suriye’de görülüyor…

Direniş, biz hazırız ama savaş başlatıcı taraf olmayacağız, diyorlar.

Bunca ihlal ve saldırılara rağmen direnişin bu hazırlığı kararlılığı, hazır oluşu ve stratejik sabrı İsrail’in uykularını kaçırıyor. O yüzden İsrail/ABD, Lübnan hükümetini, silahsızlandırma isteği üzerinden Lübnan direnişi ile savaştırmak istiyor ve bu yönde baskıyı arttırıyor. Bu baskı sonucu Lübnan içinde bir iç çatışmayı hedefliyor…

Ancak bu yoğun baskının dozajı ve şekli artık daha da farklılaşıyor. İsrail tarafından ABD onaylı olarak gerçekleşen Güney Lübnan’daki Kunine ve Blida kasabalarında sivillerin hedef alındığı saldırı baskınlar bu bağlamda tehlikeli bir örnek sayılabilir. (“Hizbullah, ayrıca Lübnan Devlet Başkanı Joseph Aoun'un İsrail rejiminin ihlallerine karşı orduya karşı direniş örgütünde desteklediğini “ulusal ve cesur bir tutum” olarak nitelendirdi.” https://hurseda.net/dunya/270219-hizbullah-israil-in-blida-ya-saldirisi-abd-nin-onayiyla-gerceklesti.html)

Tüm bu kışkırtmayı arttırma, gerilimi yükseltme ve ihlallerin tam tersi bir etkiye de yol açabileceği ve direniş ile Lübnan halkının birliğine/kenetlenmiş yapısına hükümetin de dahil olmasını beraberinde getirebilir.

Zira yaklaşık 2 saat süren bu küstah işgal ve provokasyonda hükümet de direnişin yanında yer aldı ve olay mahallini kuşatmaya alarak ilk kez bir kararlılık sergiledi. İnşallah, İsrail teröristleri ile çatışan bir pozisyona/yapıya/meşruluğa da ulaşırlar. Bu da büyük ölçüde direnişle uyum içinde olmalarına bağlı. 

ATEŞKES KAĞIT ÜZERİNDE Mİ KALDI?

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.